Macerayı yeniden sevdiren adam: Cenk Kayakuş
ÜNLÜ STİLİ

Macerayı yeniden sevdiren adam: Cenk Kayakuş

Türkiye’de macera polisiye türünü canlandıran genç isimlerden olan Cenk Kayakuş’un son romanı Piri Reis’in Sırrı ve macera romancılığı üzerine küçük bir söyleşi yaptık.

GÜNCELLEME TARİHİ: 28 Mart 2014

Nilüfer TÜRKOĞLU
nilufer.turkoglu@caferuj.com.tr

Daha önce kitaplarınızı hiç okumamış birine son romanınız Piri Reis'in Sırrı'nı nasıl anlatırdınız?


Piri Reis'in ünlü haritası neden parçalanmıştı? Başarısızlıkla sonuçlanan Hürmüz Kuşatmasında aslında neler yaşanmıştı? Ünlü denizciyi çok seven Kanuni Sultan Süleyman, neden başının vurulması emrini verecek kadar ondan nefret etmişti?
Bu sorulara ve daha fazlasına tarih hakkında bir şeyler öğrenmek için tarih kitaplarına gömülmek yerine popüler kültürden yararlanmak daha keyifli olabiliyor.

Piri Reis'in Sırrı'nı yazarken yaptığınız araştırmalarda kişisel olarak en ilginizi çeken kısım neydi?

Hürmüz Kuşatması ve sonrasında yaşananlar aslında oldukça ilginç. Osmanlı İmparatorluğu'nun topraklarında ortaya çıkmış böyle değerli bir karakterin siyasi oyunlara kurban giderek seksen yaşında idam edilmesi çok trajik. Denizcilerin başarısızlıkları böyle sonuçlar doğurmasaydı ve adamların gözü korkmasaydı, Osmanlı denizciliği çok daha ilerleyebilir ve okyanus aşırı seferlere çıkabilirlerdi.

Kitaplarınızda hep aynı kahramanın adını görüyoruz; Hakan Geda. Peki kim bu Hakan Geda?

Hakan Geda eski bir özel birlik askeri ve arkeolog. Özellikle, karanlık askerlik döneminde yaşadıkları karakterini oldukça etkilemiş. Bunu kendi adaletini arama çabasında, başına buyrukluğunda, insanlara güvensizliğinde ve evrenin kurallarına tepeden bakmasını sağlayan nihilist mizacında görebilir okuyucu. Yine de hayata devam edebilmesi için yerine getirmesi gereken bazı sorumlulukların olduğunun da farkında bir adam. Tarihi ve kayak yapmayı çok seviyor. Ama dört romanda da başına ne geldiyse bu ikisi yüzünden geldi. Bir gün ciddi şekilde yaralanacağından korkuyorum.



Kitap Antalya'da başlıyor ve olaylar Hint Okyanusu'nun doğusuna kadar uzanıyor. Alışılmadık bir şey aslında bu. Yani dünyanın farklı bölgelerinde korkusuzca maceraya atılan bir Türk.


Evet. Yıllarca yabancı bir film izlerken İstanbul adını duyunca bile sevinen bir millet olduk. Bu duyguyu hepimiz biliriz. Ama artık sinema ve edebiyat bu topraklarda hiç olmadığı kadar yükseldi. Ülkeler arasında internet ve sosyal medya sayesinde inanılmaz ölçüde homojen bir yapı var. Tıpkı biz nasıl her iki filmden birinde Türkiye'yi ve İstanbul'u izliyor ya da bir kitapta kendi kültürümüze dair pek çok detay okuyorsak, bir Türk de yaşadığı ülkenin sınırlarının çok ötesine elbet uzanabilir. Ben aynı şehre veya kültüre saplanıp kalmak yerine okuyucuları farklı ülkeler ve kültürlerde gezdirmeyi seviyorum. Bence sahip olduğumuz seyahat etme arzusu, barınma, yemek ve uyku gibi ihtiyaçlarımızdan hemen sonra gelmelidir.

Daha önce, yeni romanınızın Atatürk ve o dönemde Türklerin kökeni üzerine yapılan araştırmalarla ilgili olacağından bahsetmiştiniz. Bu kitap da tarihin gölgesinde kalmış komplo teorileri üzerinden mi yol alacak?

Kısmen. Ama tasarladığım hikâyenin her geçen gün oldukça farklı ve şaşırtıcı bir yere doğru gittiğini söylemeliyim. Daha fazlasını söylemek için henüz erken.

Ne zaman okuyabileceğiz?

Bir terslik olmazsa 2015 ortasını bulur.

Şu anda ne okuyorsunuz ve yazın hayatınız üzerinde etki sağlamış olan isimler kimler?

Şu anda yeni roman için araştırma safhasında olduğumdan fazlaca Türklerin kökeni, Sümerler ve Atatürk döneminde yapılan tarih araştırmaları hakkında dört kitabı paralel olarak okuyorum. Bir kurgu yazarı olarak bunu söylemek biraz tuhaf kaçacak belki ama yeni bir kitap üzerinde çalışırken kurgu kitaplara fazla vakit ayıramıyorum.

Yılda kaç kitap okuyorsunuz?

Fazla değil, altmış civarı. Aynı zamanda reklam yazarlığı yapıyorum ve vaktimin bir kısmını o alıyor. Bir roman için okuduğunuz kitaplardan malzeme toplamak ve çeşitli yerlerde notlar almak da normal bir okuma hızının altına düşürüyor insanı ister istemez.

Yazarken bir şeyler dinliyor musunuz?

Evet, çoğunlukla. Aksiyon sahneleri için sert parçalar, Hakan'ın yeni tanıştığı bir kadınla yediği akşam yemeği esnasında ise tam tersi etkili olabiliyor. Bir sahneyi tasarlarken de mutlak bir sessizliğe ihtiyacım oluyor.