Aysu Akagündüz, finans sektöründen modaya geçiş yapma kararı aldığında tarih 2009'u gösteriyordu. Radikal bir kariyer hamlesiyle tru. adlı basic giyim markasını hayata geçirdiğinde onu en çok moda sektörünün dinamikliği cezbetmiş. Her anlamda sürekli bir araştırma ve geliştirme gerektiren bu tempoya dahil olan Akagündüz, sekiz yılın ardından artan heyecanıyla .tru serüvenine devam ediyor. Tabii zaman zaman bu temponun içinde koşuştururken yorulduğunu hissediyor; "Çünkü geçmiş, günümüz, gelecek derken modada sezonlar ve yıllar iyice birbirine girmiş durumda. Hangi yıldayız, hangi sezondayız, şu an mağazalarda hangi sezon ürünleri satışta? Hangi sezonu hazırlıyoruz? Anın tadını çıkaramadan bir sonraki sezonu ve hatta seneyi düşünmek gerekiyor." Kısacası moda dünyasının içindeki herkes gibi o da dinamizmin çıkış-düşüş eğrisini deneyimliyor. Tru. Sonbahar/Kış 2017- 18 koleksiyonuyla da işte o 'yükseliş' anlarından birini yaşıyor.

Sonbahar/Kış 2017-18 tru. koleksiyonunu hazırlarken referanslarınız nelerdi?

Sevdiğim tasarımcı ve markaların yarattıkları koleksiyonlardan ortaya çıkan kış trendlerini ve en sevdiğim dönem olan 70'lerin tonlarını kendi giymek istediğim form ve dokularla tru. çizgisinde yorumladım. Kaşmir ve trikolara en çok yakışan camel, militer yeşili, krem ve gri melanj, fırçalanmış kotondan sweatshirt ve pantolon serisi, kadife taytlar ve trikoları en iyi tamamlayacak tayt pantolonlar koleksiyonun en yenileri.

Koleksiyonda yer alan ve kurtarıcı niteliğinde olan parçalar sizce hangileri?

Bana göre zamansız ve minimal şıklığın, ayrıca benim gardırobumun üç T'si: Tişört, triko ve tayt. Giyinirken seçtiğim ilk parça tişört oluyor ve geri kalanını ona göre belirliyorum. Kış sezonunda da tişörtün yerini İtalyan kaşmir trikolarımız alıyor. Kadifeden vegan deriye, parlak disko tayttan fırçalanmış pamuk kumaşa bu sezon taytı farklı kumaş ve renklerle çalıştık.

Moda alanında üretim yaparken diğer hangi disiplinlerle iletişim içine giriyorsunuz?

Gördüğüm her şey bir kaynak. Olabildiğince güzel şeyleri görmeye çalışıyorum ama maalesef günümüzde bu gittikçe zorlaşıyor. Bazen göz yoruluyor; uzaklaşmak, gözü yenilemek gerekiyor. Kış koleksiyon hazırlıklarına başlamadan önce özellikle sokak giyim tarzını sevdiğim şehirlere seyahat etmeye çalışıyorum. Yaz koleksiyonları için de deniz, kum, palmiye şart. Onun dışında ev konforunda dijital dünyada dolanmak, araştırma yapmak saatlerce sıkılmadan yapabildiğim bir şey.

Tru.com'da aynı zamanda ilham kaynaklarınızın yer aldığı bir blog da var. Helmut Lang Journal, Acne Paper gibi örnekleri de göz önüne bulundurduğumuzda size göre markaların görsel ve yazınsal içerik üretmesi neden önemli?

Gözümüze ve kalbimize hitap eden, koleksiyon hazırlıkları aşamasında esinlendiğimiz ve beğendiğimiz her şeyi truproject.tumblr.com adresindeki moodboard'umuzda topluyoruz. Bir gün tru.'nun da kendi dergi/ gazetesi olması en büyük hayalim. Öncelikle markanın kendi ruhu ve gözü olması şart. Ve tabii kendi dünyasını, mood'unu, gördüklerini en net şekilde anlatıp paylaşabileceği bir kanal ve dil de oluşturmalı. Ürün kadar önemli bence markanın iç dünyası… Ancak o şekilde ayrışabiliyorsunuz çünkü. Eğer ruhu ve dünyası size hitap etmiyorsa, ürün ne olursa olsun ilginizi çekmiyor. Bunun bilinciyle tru.'nun hayat stilini ve ruhunu kendi gözünden az ama öz bir şekilde paylaşmaya çalışıyoruz.

Stiline hayran olduğunuz kadınlar kimler öğrenebilir miyiz?

Phoebe Philo, Stella Tennant, Kate Moss, Caroline de Maigret, Lou Doillon, Emmanuelle Alt.