Flörtöz parizyen
MODA

Flörtöz parizyen

Maje markasının arkasındaki isim Judith Milgrom ile Fas’tan Paris’e uzanan yaşamına, konuşacak pek çok konumuz var.

GÜNCELLEME TARİHİ: 10 Ocak 2018

Ayça Dost

Maje aslında genç bir marka olsa da sanki uzun yıllardır hayatımızdaymış gibi günlük giyimde kurtarıcımıza dönüşmüş durumda. Ablası Sandro'nun kurucusu Evelyne Chétrite ile 10 yıl çalışarak başarılı bir moda markası yaratmanın tüm detaylarını öğrenen ve ardından Maje'ı yaratmaya karar veren Judith Milgrom, Fransız giyimine bir tezat olarak ilk koleksiyonlarında hiç siyaha yer vermemiş ve yuvarlak formlara yönelmişti. Bir günde birden fazla hayat yaşayan biz kadınların, kıyafetlerini değiştirmeden akşam dışarı çıkabilmelerini isteyen Judith Milgrom'un tasarım anlayışı üzerine sohbetimiz başlıyor.

Fas'ta doğup gençlik yıllarınızda Paris'e taşınmak ve dolayısıyla edindiğiniz farklı kültürlerle dolu geçmişiniz çalışmalarınızı nasıl etkiledi?
Fas'a dayanan köklerim, bana çocukluğumu hatırlatan parlak renkleri ve cesur desenleri içeren çalışmalarımdan anlaşılabilir. Fakat Maje tam anlamıyla Pariziyen bir marka. Merkezimiz de markanın doğduğu, atölyemizin ve stüdyomuzun bulunduğu, ilk butiğin açıldığı şehir olan Paris'te.

Spesifik olarak hangi etken modayı kariyer olarak seçmenizde etkili oldu?
Hep zanaatkarlıkla alakalı ya da sanatsal projelerde yer almak istemişimdir. Küçüklüğümde okula gitmeden önce görünüşüme çok efor ve zaman harcadığımı hatırlıyorum. Ayrıca babamın gömleklerini çalıp düğümleyerek giymeyi de çok severdim.

Ablanızın kurduğu ve sizin de 10 yıl çalıştığınız Sandro ve Maje hangi yönden benziyor, ne açıdan birbirinden ayrılıyorlar?
Sandro erkek giyim tasarlamasının da etkisiyle, Maje'a göre daha çok yönlü. Sandro'nun estetiği daha erkeksi iken Maje daha bohem, biraz daha flörtöz, feminen. Ama iki marka da her çeşit kadın için trend olduğu kadar giyilebilir koleksiyonlar geliştirme amacını paylaşıyor.

Fransız ruhunun estetik anlayışına yansıdığını düşünüyor musunuz?
Bana göre Fransa'dan çok Paris'le ilgili bir durum bu. Parizyen kadın bir miktar gizem katmayı sever, hayatı pratikleştirir, uyumsuzluğun uyumunu en doğal haliyle stiline yansıtır. Kusurlar güzel ve seksidir ve Paris'in kadınları bunu bilir; bu çekiciliği kullanmaktan çekinmezler.

Temel ilham kaynağınız nedir?
Benim ilham aldığım, fikir aradığım yer sokaklar. Kadınları izlemeyi, nasıl giyindiklerini, parçaları nasıl kombinlediklerini, nasıl hareket ettiklerini ve yürüdüklerini gözlemlemeyi çok seviyorum… Onları incelemeye çok vakit harcıyorum.

Kış koleksiyonunuzdaki favori üç parçanız?
Dış giyimimize bayılıyorum; pırıltılı ceketler, yapay kürk paltolar, militer ceketler, sıcak tutan kalın kabanlar… Kalın yünler, yüksek deri çizmeler ve deri zımbalı bir etekle kullanılmalılar da. Ayrıca AD kampanyamızdan büyük çiçek desenli elbisenin renk karışımına, 40'lardan ilham alınmış omuzlarına, drapelerine bayılıyorum. Renkleri seviyorsanız işte giyebilir, akşam dışarı çıktığınızda üzerinize geçirebilir ve içinde tüm gece dans edebilirsiniz.

İlkbahar/Yaz 2018 koleksiyonunuz?
Parlak renkleri bloklar halinde karıştırırken aynı zamanda erkek gömlekleriyle de biraz oynadım ve ortaya gömlek elbiseler çıktı. Çizgili desenleri yoğun grafik efekti için uyarladım.

Gardırobunuzda mutlaka olması gereken üç şey?
Azzedine Alaïa'nın vintage yün elbisesi, bele oturan ve hacimli eteği olan Maje kokteyl elbisesi ve sabahtan akşama kadar giyebileceğim Maje leopar desenli ceket.