Karanlığın içinden
MODA

Karanlığın içinden

Rick Owens, hep akıntının aksi yönünde yüzen ve girdaplara yol açan bir isim oldu. Unutulmaz tasarım ve şovlarla geçen neo-gotik hikayesi, şimdi özel bir sergiyle onurlandırılıyor.

GÜNCELLEME TARİHİ: 27 Mart 2018

Güneş Uysalefe



Tasarımcının 2017-18 Sonbahar/Kış koleksiyonundan, spiritüel ve mimari çizgisini özetleyen bir siluet.

Patlayan flaşlar ve spot ışıklarından uzakta, gölgeler içinde bir yerde Rick Owens. Gözü dönmüş moda canavarları, tıpkı pervanelerin ışığa çekilmesi gibi, sezon ve podyumların parlak trend'lerine saldırırken, o sanki kendi tasarladığı mimari koltuklardan birinin üstünde yayılmış, karanlıklar içinde olan biteni hayranlıkla gözlemliyor.


RICK OWENS SONBAHAR / KIŞ 2017



Rick Owens

Owens'ı işte böyle bir çerçevede düşlemek ona çok yakışıyor; farklı bir güç ve gizemle kutsanmış, çılgın kalabalıktan uzakta tahtına kurulmuş, yaratıcı bir beyin... Bu kurgudan diğerlerinin gölgesinde kaldığı çıkarımı da yapılmamalı; Owens, çalkantılı iç dünyasını, oldukça kişisel bir çizgide ortaya koyduğu estetik zevki paylaşanları etrafında toplamış, zamanla bir klana dönüşen bu takipçileriyle de bir yandan büyürken ana akımın hep dışında kalmış ve böylece yaşayan bir efsaneye dönüşmüş bir isim.


Amerikalı tasarımcının ikonik geyik boynuzlu mobilya tasarımları da sergide yerini aldı.

Milano Trienali'nde özel bir sergiyle kutlamaya hazırlandığı 24 yıllık tasarım kariyerinin neden ve nasıl bir fenomene dönüştüğü ise 90'ların grunge akımına getirdiği asi-şık stile bağlanabilir. Sürdürülebilir olduğu zaman içinde anlaşılan başarısını ise farklı unsurlar açıklayabilir. Markasını genelgeçer güzellik anlayışını alt üst etmek için kullanışı, bunu gündem dışı duygusal olguları ele alarak yapması, işindeki şiirsellik... Rick Owens Subhuman Inhuman Superhuman adını verdiği retrospektifinde, modanın kıyafetten çok daha fazlası, sanata yakın bir manifesto olduğunu anlatan işbu kariyerini keşfe açıyor.


Yaz podyumunda birbirini sırtlarında taşıyan modeller 2016 Yaz sunumunda kadınlar arası desteği simgeliyordu.

Rick Owens 1994 yılında iş ortağı, ilham perisi ve eşi Michèle Lamy ile markasını kurduğunda moda eğitimini yarım bırakmış, kalıp ve dikiş işinde yetenekli 30'larında bir gençti. Ailesi ve toplum tarafından gerek cinsel kimliği gerekse giyim tarzı baskı altında büyüyen Owens'a karşılık kendisinden 20 yaş büyük olan Lamy, uçarı karakterini mücevherleri ve dövmeleriyle dışa vuran neo-gotik bir restoran işletmecisi ve moda tasarımcısıydı.


Step dansçıları 2014 Yaz defilesini bir manifestoya çevirmişlerdi.

Los Angeles'ın underground kültüründen doğan markası, önce deri ceketleriyle nam saldı, sonra gerisi geldi; minimalist rahibeleri andıran siluetlerinden podyumunda ağırladığı step dansçılarına, genital bölgeleri dekolteli erkek modellerden meslektaşını bir sırt çantası gibi taşıyarak podyuma çıkan kadın mankenlere, Owens işin sunum kısmından da iyi anladığını her defilesinde gösterdi.

2003 yılında Paris'e bir kürk markasına kreatif direktörlük yapma vesilesiyle taşındıktan sonra tasarımcı bir daha 'ışıklar şehri'ni terketmedi; asimetrik drapeler, fermuarlar ve antigeleneksel formlar konusunda bir referansa dönüşürken 2005 yılında mermer ve geyik boynuzlarının öne çıktığı mobilya koleksiyonunu lanse etti. Kendi bedeniyle barışma sürecinde hayatına giren spor ise günümüzün sneaker merakına yola açacak ilk ikonlarına yol açtı. Rick Owens şimdi kısa bir zaman dilimine sığdırdığı bu başarılarını küratörlüğünü kendisinin yaptığı Subhuman Inhuman Superhuman'da gözler önüne seriyor. 25 Mart'a kadar görülebilecek olan serginin en çarpıcı özelliklerinden biri çimento, kum, zambak ve Owens'ın kendi saç tellerinden yaratılan ve tüm sergi alanını bir yılan gibi saran, duman benzeri heykel çalışması. Karanlıktan nasıl ışık doğduğuna dair, bir moda dehası aracılığıyla gelen önemli bir mihenk taşı.