Piera Gelardi, Refinery29'ı anlattı
MODA

Piera Gelardi, Refinery29'ı anlattı

Piera Gelardi'nin ufak tefek, kırılgan görüntüsünün altında bitimsiz bir yaratıcılık kaynağı ve hayat aşkı var.

GÜNCELLEME TARİHİ: 27 Nisan 2018

Piera Gelardi, 12 yıl önce Refinery29'ın kurucuları arasına katılırken, bir gün 550 milyon kişiye ulaşacaklarını bilmiyordu. Zaten güzel olan da böylesi; biraz bilip biraz bilmeyerek, bitmeyen bir aşk ve hayatla.

Işık Cansu Canayak

Bazı insanlarla tanıştığınızda öyle uzun zaman geçirmeye bile gerek kalmadan, o güne dek onlara benzeyen kimseyi tanımadığınızı sezersiniz. Piera ile yaklaşık dört yıl önce bir kültür festivalinde konuşma yapmak üzere İstanbul'a geldiğinde tanışmıştık. O zamanlar kendi deyimiyle, "Debbie Harry yüzü" ve platin sarısı saçlarıyla bugünkünden farklı görünüyordu. R29 ise New York ve Los Angeles'tan sonra Londra'da, Avrupa'daki ilk lokasyonunu açmak üzereydi. Piera da haliyle çok meşgul ama her zamanki gibi hayatın içinde, enerjik, sakin ve sıcaktı.

Şimdi, Refinery29'ın Manhattan'daki lokasyonunda Piera'yı karşımda görünce, bu minyon fiziğin içine binlerce yaratıcı fikir, çalışma azmi, insan doğasına duyulan safça merak, seyahat hevesi, eşine duyduğu aşk ve New York'a hissettiği tutkunun sığabildiğine bir kez daha şaşırıyorum.

Refinery29'ı en başından beri takip ediyorum. Gerçek insanlara gerçek içerikler hazırladıkları, dürüst olmaktan imtina etmedikleri ve 12 sene önce 500 dolarla hayata geçirdikleri girişimleri, bugün 550 milyon kişiye ulaşan bir güce evrildi. Bu arada, Londra'dan sonra Berlin'e de bir ofis açtılar.

Refinery29'ın stil, kültür ve teknoloji alanındaki interaktif eğlence evi 29Rooms ise her sene değişen bir grup sanatçının bir tema etrafında 29 odada yarattığı interaktif işlerden oluşan bir sanat lunaparkı gibi. O kadar özgün ve eğlenceli bir deneyim vadediyor ki; New York'tan sonra kısa sürede Los Angeles'a da taştılar. Bunu bu yıl Chicago ve San Francisco takip edecek.

Günümüzün en önemli kadın girişimcilerinden biri olarak kabul edilen, prestijli Forbes dergisinin, "Refinery29'dan alabileceğiniz beş ders" minvalinde konular hazırladığı şirketin kurucu ortağı ve kreatif gücü olan Piera için hikaye, City Magazine dergisinde fotoğraf editörlüğü yaptığı zamanlarda başlamış. "Beş seneyi aşkın bir süredir aynı dergide çalışıyordum. Eşim Philippe von Borries ve ortağım Justin Stefano ise New York'a yeni taşınmış, iş arıyorlardı. O zaman da şimdiki gibi Williamsburg/Greenpoint bölgesinde yaşıyorduk. Sokakların değiştiğini, her gün yeni bir tasarımcının doğduğunu görüyorduk. Gözümüzün önünde özgün bir topluluk oluşuyordu ama kendilerini tanıtabilecekleri bir pazarlama bütçeleri yoktu. Onlara yer verebilecek online bir alanımız olsa diye düşünmeye başladık. Herkes bu planın başarısız olacağını söylüyordu. Ama bizi destekleyen, tam da o bağımsız tasarımcılar oldu. Göründüğünden çok daha derin bir yeri kazmaya başlamıştık çünkü aslında yeni bir dönem başlıyordu."

Bugünlerde Instagram'da şöyle bir gezinince, girişimcilik sanki herkesin harcıymış gibi görünse de, arkasındaki iş yükü aslında değişmedi: Kendi işini kurmak hâlâ günlerce aralıksız çalışmak, elini işin üzerinden hiç çekememek demek. Bu, en ufak disiplinsizliği kaldırabilecek bir kariyer seçimi değil. "Dergide çalışırken bir gün arkadaşlarım beni Six Flags eğlence parkına çağırmıştı. Normalde bahaneyle izin almayan biriydim ama o gün ne olduysa aldım ve onlarla gittim. Şimdi kendimi arayıp, 'Selam Piera, bugün işe gelemeyeceğim' deyip öksürüyor gibi mi yapacağım?"

Bugünlerde Instagram'da şöyle bir gezinince, girişimcilik sanki herkesin harcıymış gibi görünse de, arkasındaki iş yükü aslında değişmedi: Kendi işini kurmak hâlâ günlerce aralıksız çalışmak, elini işin üzerinden hiç çekememek demek. Bu, en ufak disiplinsizliği kaldırabilecek bir kariyer seçimi değil. "Dergide çalışırken bir gün arkadaşlarım beni Six Flags eğlence parkına çağırmıştı. Normalde bahaneyle izin almayan biriydim ama o gün ne olduysa aldım ve onlarla gittim. Şimdi kendimi arayıp, 'Selam Piera, bugün işe gelemeyeceğim' deyip öksürüyor gibi mi yapacağım?"

R29, şimdilik dört lokasyonda 500 kişilik bir ekiple hazırladığı içeriklerle 550 milyon kişiye ulaşıyor. Bu çılgınca bir sorumluluk değil mi? "Tabii ki öyle. Ortaklarımızla birlikte kendimizi sürekli denetliyoruz. Başından beri özgün, özgür, yaratıcı, gerçek, bireyselliğini koruyan iş ve kişileri destekliyoruz. Kimi zaman bir makaleyle, kimi zaman 29 Rooms için hazırladığımız bir konseptle veya daha farklı bir şekilde. Dünya ve endüstri o kadar hızlı değişiyor ki! Her yeni duruma cevap geliştirmek ve esnek olmak gerekiyor."

Peki, 12 sene önce sadece 500 dolar ile yola çıktığında, biri gelip işlerin bu denli büyüyeceğini söyleseydi yine de bu işe girişir miydi? Bazen sonunu baştan bilmemek insana cesaret veriyor olabilir mi? "Eğer biri bana, 'Selam 23 yaşındaki Piera, senden bir gün 500 çalışanıyla 550 milyon kişiye ulaşacak bir şirket kurmanı istiyorum' deseydi, nereden başlanır böyle bir şeye diye panik olurdum. Belki bu kadar başarılı da olmazdık. Çünkü yürürken büyüdük biz. Büyük planlarımız olmadı. Hayatta da böyle olmuyor mu? Elbette bir haritanız olmalı ama oraya nasıl varacağınızı biraz da yolun kendisi belirliyor. Billie Jean King, 'Baskı altında hissetmek, bir ayrıcalıktır' der. Bu çok kafama yatıyor. Çünkü emek harcayarak işleri büyüttüğünüz anlamına geliyor."

Piera'nın ofisteki odası; biraz içine, biraz da dışarıya dönük, hayalleri büyük bir genç kızın alçakgönüllü odası gibi. Bir yöneticinin odasında olduğunuzu düşünmenize imkan yok. Şeftali-pembe tonlarındaki duvarları, sevip de sakladığı türlü türlü görsel ilhamla dolu. Kitapların çoğu, kişisel olarak büyük destek verdiği Me Too ve Time's Up hareketlerine dair. "Bu oluşumlar sayesinde tarihi bir dönemden geçiyoruz. Kadınları kendilerini bulmaya teşvik etmeyi görev edinmiş bir marka olarak, bu bizim için ayrıca muazzam. Çünkü bildiğimiz dünya erkekler tarafından erkekler için dizayn edildi. Ekonomi kadınlara dayalı değil. Ataerkilliği kırmak, erkeklere de yarayacak çünkü maskülen olma zorunluluğu, kendileri olmalarını engelliyor. Bu, onlar için de bir yenilenme fırsatı. Aradığımız boş tuval, erkeklerin zihni olacak."

2018'e girdiği Meksika, mutlaka gitmek istediği Peru gibi yerleri alt alta koyunca şunu görüyorum: Sevdiği ülkeler, kendisine benziyor. Renkli, sanata ve ruhani derinliklere yakın, neşeli... Aslında Pierra'nın bugün olduğu kişi olmasında ailesinin her üyesinin, bilhassa büyükannesi Nonna'nın payı büyük. "Dedemin işi gereği babaannem, üç çocuğuyla birlikte Tayvan'dan Libya'ya neredeyse tüm dünyada yaşamış. Düşünsenize, birkaç senede bir askeri trenle haftalarca yol gidip her şeye sil baştan başlıyorsunuz. Kaldıkları ülkelerden topladıkları objelerle dolu evlerine her gittiğimde, dışarıdaki o dünyaya dair merakla dolardım. Bu, beni tanımlayan şeylerden biridir. Bazen o eve dair öyle canlı rüyalarım oluyor ki... Ruhani konularla ilgilenenler, rüyaların atalarımızdan aktarılmış anılar olduğunu söyler. Bence mümkün."

Hayranlık uyandıran yönlerinden biri de duygusallığına rağmen son derece kontrollü bir iş kadını olabilmesi. "Duygusal olmakla duygular arasında sürüklenmek arasında fark var. Duygulara, neye ihtiyacınız olduğunu gösteren araçlar olarak bakınca işler kolaylaşıyor. Artık hayattaki ve R29'daki amacımı daha iyi biliyorum. Takipçilerimizin, içlerindeki yaratıcılığı keşfedip, bunu pozitif değişimler yaratmak üzere kullanabilmelerini sağlamak."

Yıllarla birlikte dünyaya dair zevklerinin nasıl değiştiğini soruyorum. "Bazı şeyler aynı kaldı. Genç kızken alternatif gençlik dergisi Sassy Magazine'in delisiydim. Bunu yapın, şunu yapmayın demiyorlardı. Bu R29 olarak bizim de hiç yapmadığımız bir şey. John Waters'ın filmlerini, Yayoi Kusama'nın işlerini, Björk'ü, Kate Bush'u, David Bowie'yi seviyordum. Hâlâ seviyorum. Sanırım esas fark, zamanla daha sorgulayıcı ve spiritüel biri haline gelmem. Bir şey için, 'Bu neden tabu?' diye sormak değerli. İlk başladığımızda moda dergileri, mesela Gucci ile Zara'yı aynı çekimde kullanmazdı. Biz, 'Neden olmasın?' diyerek tam da bunu yaptık. Farklılıkların birbirleriyle iletişimi ilgimizi çekiyor."