Sofía Sánchez de Betak ile moda dünyası
MODA

Sofía Sánchez de Betak ile moda dünyası

Sofia Sanchez De Betak için bir couture defilesini en ön sıradan izlemek ile dünyanın en ücra köşesine seyahat etmek aynı derecede heyecan verici. 33 yaşındaki Arjantinli influencer’a annesinden miras kalan seyahat tutkusu, markası Chufy için tasarladığı

GÜNCELLEME TARİHİ: 20 Ekim 2018

Celia Cuervo
Moda editörü Ana Tovar
Fotoğraflar Josefina Andrés

Sofía Sánchez de Betak'ı doğduğu yer olan Buenos Aires dışında pek çok yerde bulabilirsiniz: Manhattan'da, Paris'te, Mayorka'nın uzak bir köyünde, Madrid civarında bir kasabada folklorik cumbia dansı yaparken... Bizi ise Paris'te, The Luxury Collection oteller zincirinin Rue de Berri üzerinde açtığı yeni adreste ağırlıyor. Yorgun olmasına rağmen röportajı geri çevirmediği gibi yüzünden gülümsemesi de eksik olmuyor çünkü pek mutlu. Aynı zamanda lakabı olan Chufy ismini taşıyan markası için son Japonya seyahatinden esinlendiği koleksiyonunu tanıtırken, küçük kızı Sakura onu yan odada bekliyor.

Arjantinli kanı taşıdığından olsa gerek pek cana yakın ve konuşkan biri olan Sofía bir moda danışmanı, grafik tasarımcı, girişimci ve hepsinden önce bir influencer. Ancak bu terimin zihninizde önyargı yaratmasına izin vermeyin, zira onunkisi Instagram'da gördüklerinizden çok farklı. Evet, elbette hesabının hatırı sayılır bir takipçi kitlesi var (235k civarı) ancak bu rakamın işaret ettiği tek şey, kendisinin, markaların yanında moda endüstrisinin önemli figürlerinden biri olduğu. @chufy ilham veriyor ve bunu en doğal yoldan yapıyor. Üzerinde oynanmış fotoğraflarla veya boş içeriklerle değil. Yani anlatacak çok şeyi var.


Kimono elbise, Memories of Japan koleksiyonundan CHUFY X THE LUXURY COLLECTION
Küpeler BRUNA

Sofía, nam-ı diğer Chufy moda sahnesine "şans eseri", Arjantin'de grafik tasarım bölümünden mezunu olduktan sonra şansını denemek için New York'a gitmesiyle dahil olmuş: "Bir ajans beni markalar için imaj tasarımı yapmak üzere işe alana kadar kapı kapı dolaştım ve bol bol pratik yaptım. Birkaç yılın ardından, o dönem Paris'te yaşamakta olan kocamla [moda prodüktörü Alex de Betak] tanıştım. Bir yandan ofiste çalışırken diğer yandan Atlantik'i geçmek beni epey zorlayınca freelance çalışmaya başladım. Instagram sayesinde projelerim giderek daha fazla dikkat çekmeye başladı. Şu an sadece sanat üretmiyor, aynı zamanda bütün konsept, lansman, etkinlik ve iletişim süreçleriyle ilgileniyorum." Başlarda, o ana dek pek de ilgi göstermemiş olduğu bu endüstride çalıştığı işine iki kız kardeşinin kıyafetlerini "çalarak" gidiyormuş. "Onlar inanılmaz zarifti. Bense tam bir felakettim." Fakat sonra işler değişmiş ve Valentino, Rodarte gibi yüksek moda markalarının yanı sıra Harley Viera-Newton, Mango ve elbette kendi markasıyla dolu gardırobunu kardeşleriyle paylaşan kişi Sofia olmuş. "Şu anda ise aklımda daha ziyade bebek markaları var. Önceliklerim değişti! Kızıma bu koleksiyondan arta kalan kumaşlarla bir kimono bile yaptım" diyor.

Chufy'nin yaşamı, tıpkı kendini adamaya karar verdiği moda sektörü gibi hızlı seyrediyor ve buna katlanabilmek için, bizzat itiraf ettiği üzere, kendine "ısrarcı ve disiplinli" olmayı öğretmiş. Çok yakında kesin olarak Fransız başkentine yerleşmeyi planlasa da şimdilik Atlantik'in iki yakası arasında gidip gelerek yaşamaya devam ediyor. İşi dolayısıyla uçaklar onun için ulaşım aracından çok eve dönüşmüş durumda.


Triko AMERICAN VINTAGE Pantolon, Memories of Japan koleksiyonundan CHUFY X THE LUXURY COLLECTION
Ayakkabılar TABITHA SIMMONS

Uluslararası modanın başarılı isimleri arasında yer alan ve sokak stili fotoğrafçılarının yakın takibinde olan Sofía, "Bu benim için gerçek bir onur çünkü genel olarak yeteneğe büyük saygım ve hayranlığım var. Yetenekli birini gördüğüm zaman derhal onunla tanışmak isterim. Kocamla da böyle tanıştım" diyor ve ekliyor; "Modayı ve çevrelediği her şeyi seviyorum ancak ayakları yere basan gerçekçi biri olmayı da seviyorum. Eğer arkadaşım sevgilisinden ayrıldığı için bir defile kaçırmam gerekiyorsa kaçırırım. Tıpkı geçen sezon olduğu gibi; en yakın arkadaşım eşinden ayrılmıştı ve benimle tatile gitmek istiyordu, ben de Dior Haute Couture şovuna katılmak yerine onunla birlikte olmayı tercih ettim.

Elbette yaşadığımız her şey hatırlanmaya değer ve büyüleyici ama ben ekstremist biri değilim, hayatı alabildiğine rahat ve doğal yaşamayı seviyorum. Bazen kıyafetleri ve makyajları kusursuz olan meslektaşlarımı kıskanıyorum: Olivia (Palermo), Chiara (Ferragni)… Hep dört dörtlükler! Onların karşısında kendimi aciz hissediyorum. Ancak ailemle vakit geçirmek için makyaj yapmaya iki dakika daha az zaman ayıracak fırsatım olursa, bunu yaparım."


Kimono, gömlek ve pantolon, Memories of Japan koleksiyonundan CHUFY X THE LUXURY COLLECTION

Sofía'nın geçmişte bütün moda tutkunlarının hayallerini süsleyen markalarla çalışmışlığı var fakat onun gibi biri için gerçek lüks nedir? Bir ipucu: Etiketler ve logolar değil. "Benim için lüks; özgünlük, bulunduğun çevreyle bağ kurmak, o çevrenin kendine has özelliklerini takdir etmek ve ondan ilham almak demek. Ben seyahat ettiğim her yerin yerel dokusuyla bütünleşmeyi seviyorum. Yazı Mayorka'nın bir köyünde geçirirken, ıssızlığın ortasında kocaman bir logo taşımak bana göre değil. Bu çok anlamsız."

Chufy ayrıca yaptığı her alışverişe büyük değer veriyor ve gelip geçici sezon trendlerine değil, gerçekten değeceğini düşündüğü parçalara yatırım yapıyor: "Tahmin edilenin aksine beni markalar giydirmiyor. Eğer bir şey iyi yapılmışsa elbette ona değer veririm ama bunu sırf tanınmış bir markanın logosunu taşıyor diye yapmam" diyor. Kısmen Instagram'ın suçu olan ve devam etmekte olan hızlı tüketim çılgınlığı içinse, "Umarım bir gün yeniden akıllıca alışveriş yapmaya başlarız" diye ekliyor Chufy.

Tam da bu düşünce tarzından dolayı markasını ve koleksiyonlarını dönemler değil, kalbini çalan yerler şekillendiriyor. İlk koleksiyonları için Mayorka, Arjantin ve Yunanistan'dan ilham alan Sofía, The Luxury Collection işbirliğiyle ortaya çıkan son tasarımlarında Japonya seyahatinden etkilenmiş. "Annemin seyahat acentesi sahibi olması sebebiyle gezerek büyüdüm. Hatta annemin, onunla seyahat edebilmem için okul müdürüyle kavga ettiğini hatırlıyorum. Bu yüzden seyahat etmek benim için çok önemli. Gezmek beni yeniliyor: Keşfetmeye, kaybolmaya, öğrenmeye bayılıyorum. Hepsinden öte, geri dönmeyi ve deneyimlerimi benimle benzer ilgi alanlarına sahip kişilerle paylaşmayı çok seviyorum" diyor.


Kimono elbise, Memories of Japan koleksiyonundan CHUFY X THE LUXURY COLLECTION
Küpeler AURÉLIE BIDERMANN

Şu an New York'ta ürettiği parçalar, ziyaret ettiği yerlerin geleneklerinden, renklerinden ve siluetlerinden izler taşıyor; bunları olabilecek en iyi şekilde, çağdaş, kozmopolit bir kadının gözüyle yeniden yorumluyor: "Kimono gibi geleneksel tasarımları daha giyilebilir hale getirme fikrini seviyorum. Peru koleksiyonunu takip eden Kenya koleksiyonunda da, orada gördüğüm sert pamuktan yapılmış kıyafetleri yorumlarken daha hoş sonuçlar elde etmek için keten kullandım."

Japonya seyahatine dönersek; "İnsanlarına, tasarımlarına, kültürüne aşık oldum" diyor. "O kadar eğitimli ve öylesine çılgınlar ki çok etkilediler beni." Japonya'dan, muhteşem bir kimono koleksiyonunun ortaya çıkmasını sağlayan ilhamın yanı sıra hayatının en önemli dönemlerinden birini, anneliğini başlatacak bir ismi de yanında getirmiş. Chufy'nin hayatının ritmine gün be gün yön veren bebeğinin adı Sakura, yani Japonca "kiraz çiçeği".

Kızıyla çok fazla vakit geçirmesinden dolayı, işinde daha verimli olmasını sağlayan yeni bir yetenek geliştirdiğini söylüyor; Sakura'yı her zaman ninniyi andıran tatlı sözlerle sakinleştirdiğinden bahsediyor. Zaten tüm röportaj boyunca bir kez olsun ağladığını duymuyoruz. "Asla anne olmayı düşlemedim ama hiç aklıma gelmeyecek şekilde tadını çıkarıyorum şimdi" diyor gülümseyerek. Söz hayallerden açılmışken; "Hayatı dolu dolu yaşamak istiyorum. Şu an yaşadığıma bayılıyorum ve olabildiğince tadını çıkarıyorum. Fakat aynı zamanda atlar ve keçiler arasında bir köy hayatı istediğimi de biliyorum. İki dünyayı da deneyimleyebilmeyi çok isterdim. Hepsini yaşamak istiyorum."