Genç şehirli
MODA

Genç şehirli

Modanın değişim gücünden feyz alan Naz Çakır’ın global bir zevki yansıtan stilini ve hayata dair umutlarını keşfettik.

GÜNCELLEME TARİHİ: 29 Ekim 2018

Güneş Uysalefe
Fotoğraflar Selin Saral

Naz Çakır, "Bu nasıl sarışın" dedirten, ters köşe bir genç kadın. Ne minyon hatları ne de küçük yaşı sizi şaşırtsın; ne istediğini bilen, ağırbaşlı bir tarafı var onun. Stilini keşfetmek için tanıştığımızda gördük ki, güçlü bir moda algısına ve iyi bir göze sahip. Belki de bunları Vakko Esmod veya New York Parsons'da aldığı moda eğitimlerine veya sadece sosyal medya jenerasyonuna mensup olmasına borçludur.

Çakır, objektif karşısında çok rahat ve kendine güvenli. Ancak bu ayakları yere sağlam basma gücü, sadece böyle anlarda sergilediği bir tavırdan ziyade, hayata karşı geliştirdiği, belki de öğrendiği bir karakter özelliği gibi.

Kendisi aynı zamanda gerçek bir eğitim aşığı. Koç Üniversitesi endüstri mühendisliği ve ekonomi bölümlerinden çift anadal diploma ile mezun olmuş, şimdilerde ise akademik kariyer yapmayı düşünüyor. Biz de onu Kings College'da siyasi iktisat üzerine yüksek lisans yapmak üzere Londra'ya yola çıkmadan yakaladık.

Yakında İstanbul'dan ayrılıyormuşsun. Bize bu şehrin senin için neleri temsil ettiğini söylerdin?
İstanbul doğup büyüdüğüm şehir. Nereye gidersem gideyim, burası her zaman evim olarak kalacak. Sokakta gördüğüm herhangi bir şey beni anında çocukluğuma götürebiliyor. İstanbul anılarla dolu ve bu beni çok duygusallaştırıyor. Sürekli kendinden şikayet ettirse de, bütün kaosuna, karmaşasına rağmen bana her gün iyi ki burada doğmuşum dedirtiyor.

Londra'da yaşayacağın yer bu eve hangi özellikleriyle benzeyecek? Kendine nasıl bir yaşam ortamı hazırlıyorsun dekorasyon ve enerji olarak?
Bulunduğum yer in yaşaması çok önemli benim için. Otel gibi dekore edilmiş soğuk evleri hiç sevmiyorum. Yaşadığı yer o insanı anlatmalı bence. Londra'ya öğrenci olarak gittiğim için yeni adresim öğrenci evi g ibi olsun istiyorum. Gereksiz süs eşyalarının olmadığı, her yerde kitapların, kahve kokularının olduğu, her gelenin kendini rahat hissedeceği bir ev...

Londra'ya gidiş sebebin eğitim. Hangi ideal ile siyasi iktisat üzerine yüksek lisans yapmaya karar verdin?
Öğrenci olmak, sürekli yeni şeyler öğrenmek hayatta en sevdiğim şey. Bundan dolayı master yapmaya çok önceden karar vermiştim. Ekonominin tam anlaşılması için sadece matematiksel olarak değil, tarih, sosyoloji, politika gibi konularla beraber ele alınması gerektiğini düşünüyorum. Zaten bu yüzden Political Economy alanında master yapmak istiyordum. Kesin kararımı verdiğim gün, Türkiye'de bir seçim sabahıydı, herkes sonuçları tartışıyordu. O gün başvuru yazımı yolladım ve süreç başlamış oldu.

Endüstri mühendisliği ve ekonomi bölümlerinde çift anadal yaparak üniversiteyi bitirmiş olmana rağmen arada moda üzerine de eğitim almışsın. Seni moda alanına çeken ve ardından bu sektörde çalışma fikrinden vazgeçiren neydi?
Bir vazgeçmişlik yok aslında. Bence moda inanılmaz keyifli bir sektör; sürekli kendini yenilemesi, dinamizmi, tüm bu yenilikler içinde kendini periyodik olarak tekrarlaması... Parsons'da çizim ve tasarım dersleri almıştım, çok da güzeldi ama önceliklerim f arklı olduğundan moda benim için bir hobi olarak kaldı. Belki bir gün bu alanda da bir şeyler yapabilirim.

Bize biraz stilinden bahseder misin; gardırobunun ruhunu nasıl tanımlarsın?
Farklı parçaları karıştırmayı seviyorum, o yüzden dolabımda her tarzda kıyafet bulabilirsiniz. Genelde sıcak renkleri tercih ediyorum. Sezonun öne çıkan birkaç anahtar parçasını alıp, diğer kıyafetlerimle kombinlemeyi seviyorum. Yine de dolabımda yaz-kış ençok olan şey crop-top trikolar ve co-ord setler.

Çekim sırasında çantalardan sıkıldığından, neredeyse hiç taşımadığından bahsettin. Sanırım marka çanta çılgınlığı biraz seni soğuttu. Şimdilerde, kullandığın takdirde nasıl tasarımlara yöneliyorsun?
Bir iki sene önce sorsaydınız bu halimin tam tersiydim. Herhalde dönemsel bir şey. Şu aralar marka çanta çılgınlığından tiksinme geldi. Yazın sadece hasır çanta ve clutch kullandım. Kış içinse klasik modeller yerine sezon trendi olan daha genç tasarımları tercih ediyorum.

Bir de topuklu ayakkabıları çok tercih etmediğini söyledin. Giyecek olduğunda genelde hangi tarza yöneliyorsun? Sneaker tarafında nasıl tercihlerin var?
Dans etmeyi, eğlenmeyi çok seviyorum. Topuklu giyince beni çok kısıtlıyor ve sanki güzel görünmek uğruna eğlenerek geçireceğim zamandan çalıyormuşum gibi hissediyorum. Bu yüzden topuklu giymem gerekiyorsa kalın topuklu modelleri ya da çok minik topuklu stilettoları tercih ediyorum. Spor ayakkabının her türlüsüne varım ama cırt cırtlı Stan Smith'lerim her zaman favorim.

Moda ve aksesuar tasarımı alanında son zamanlarda ilgini çeken yeni yetenekler var mı?
Gül Hürgel'in tasarımlarına bayılıyorum. Rengarenk elbiselerinin içinde kendimi masal kahramanı gibi hissediyorum. Bir de Mehry Mu çantaları çok beğeniyorum.

Stiline ilham veren başlıca isimler kimler?
Caroline Daur, Camila Coelho, Blake Lively ve Brigitte Bardot.