Sandra Choi ile soru cevap
MODA

Sandra Choi ile soru cevap

Jimmy Choo 20. yılını kutlarken markanın kreatif direktörü Sandra Choi ayakkabılar ve kırmızı halı ile ilgili sorularımızı yanıtlıyor.

GÜNCELLEME TARİHİ: 7 Şubat 2019

Jimmy Choo ile yolunuz nasıl kesişti?
Sırt çantamı alıp "Londra'ya gitmek istiyorum çünkü böyle istiyorum." diyerek evi terk ettim. Jimmy Choo teyzemle evli olduğu için atölyesinde ona yardım etmeye başladım. Etrafım dikiş makineleri, kumaşlar ve çeşitli materyallerle çevriliydi ve hepsi de heyecan vericiydi. Bir ayakkabının nasıl üretildiğini bile bilmiyordum ama sonunda öğrendim. Ürünü aklımda da canlandırabildim çünkü üç boyutlu düşünüyorum.

Ne üzerine eğitim aldınız?
Bir ay boyunca moda okudum. Hayatım boyunca Central Saint Martins'te moda dersi almak istemiştim ve bu gerçekleştiği sırada Jimmy Choo işi oldu. Stella McCartney ile aynı dönemde öğrenciydik ama yolumuz hiç kesişmedi. Lisedeyken öğretmenim; "Moda okuma çünkü ürün tasarımında çok iyi olacaksın demişti." Bu açıdan ayakkabıya odaklanmak hem moda hem de ürün tasarımını aynı anda yapabildiğim için harika.

Geçtiğimiz 20 yıl içinde giyim tarzınızda ne gibi değişiklikler oldu?
1998 Kasım'da New York'ta ilk mağazamızı açtığımızda uçları kırmızı, uzun saçlarım vardı. Kabus gibi! Sonra 2004'te kısacık kestirdim. Yanlış hatırlamıyorsam erkek arkadaşımdan ayrıldığım içindi…

Unutamadığınız kırmızı halı anı hangisi?
Sanırım Prenses Diana ile ilgiliydi. Atölyenin bir kısmı kraliyet ailesinin elbiselerine uygun ayakkabı yaratmak için kullanılıyordu. O zamanlar kombin yaparken herkes kıyafetlerini ve aksesuarlarını eşleştirirdi. Dolayısıyla kıyafet tasarımcıları ayakkabılar için bize kumaş verirdi. Bir keresinde –hangi etkinlikte giydiğini hatırlamıyorum- mor bir elbise ve aynı kumaştan topuktan bağlı, çapraz bantlı Jimmy Choo ayakkabılarıyla Mercedes'inden inmişti.

Kusursuz bir gününüzü betimler misiniz?
Yaz aylarında genellikle Avrupa'da tatilde oluyoruz. Özellikle Güney Fransa'ya bayılıyorum. Kusursuz bir günde üç ve altı yaşlarındaki kızlarım beni uyandırır. Öğle saatlerine kadar kahvaltı yaparız ve sonrasında köye inip akşam yemeği için alışveriş yaparız. Akşam da kalabalık arkadaş grubumuzla yemek yemek için bir araya geliriz.

İki küçük kızınızın olmasının en zor yanı nedir?
En zor yanı her şeyin pembe olması.

Seyahat etmekten en çok hoşlandığınız yer neresi?
Tokyo. Kültür, sonsuz bir ilham kaynağı olarak sürekli gözünüzün önünde. Tasarıma bakış açılarını da çok seviyorum. Tokyo havaalanına ilk bebeğimle indiğim anı hatırlıyorum. Tuvalete gittik ve bir baktım bebekleri oturtma bölümü var!

Hayran olduğunuz ünlüler var mı?
Çok utanç verici ama ben insanları tanımıyorum. İlk kez Oscar ödül törenine Los Angeles'a gittiğimizde bir süitimiz vardı ben hep tek başımaydım. Jet-lag mi olmuştum yoksa garip bir yerde olduğum için miydi bilmiyorum ama odaya Angelina Jolie girdi ve kim olduğunu anlamadım! Sanırım 1999 yılıydı. Geldi, numunelere göz attı ve aralarından bazı ayakkabıları satın almak istediğini söyledi. Ben de ona; "Bunlar daha önce giyildiği için almak istemezsiniz ama ödünç verebilirim." demiştim.