Kim Kardashian ve Kanye West ile soru cevap
MODA

Kim Kardashian ve Kanye West ile soru cevap

Kim Kardashian West ve Kanye West ile soru cevap...

GÜNCELLEME TARİHİ: 12 Şubat 2019

Kim Kardashian West ve Kanye West'in Los Angeles Bel Air'deki evleri dik bir yamacın üstüne konuşlanmış. Kanye evin önünde telefonla konuşurken yürüyor. Yüzünde bir tebessümle bana doğru el sallarken üstünde antreman kıyafetleri (Miami Heat şort ve siyah bir tişört) olduğu için özür diliyor. Aslında burası gerçek evleri değil. Ailenin –West, Kardashian ve çocukları (üç yaşındaki North ile dokuz aylık Saint)- yaşayacağı yeni evin tadilatı tamamlanırken sadece birkaç hafta kalacakları geçici bir mekan. Bundan önce de bir seneden daha uzun bir süre Kim'in annesi Chris Jenner'ın Calabasas'taki evinde kalmışlar. Kim, üstünde haki rengi bir tayt ve uzun bir likra elbise yani bir 'Yeezy numunesi' ile içeri giriyor. Yüzünde her zaman görmeye alışık olduğumuz o özenli, kusursuz makyajı var. Kanye ise devasa iki beyaz koltuğun arasındaki sehpanın üstüne ilişiyor. Masanın üzerinde sanat kitapları duruyor: Annie Leibovitz, mimar Álvaro Siza ve garip ama tüm bunların yanında bir de Great Stud-Farms of the World diye bir kitap var. Kanye "Yok," diyor; "O bizim değil. Çekim için koymuşlar." Zaten çekimlere göre kurgulanmış, hep seyirciler önünde yaşanan bir hayat Kim ve Kanye için hiç de yabancı bir kavram değil.

Kanye West: Bence dışarıya bir tane duş yaptırmalıyız.
Kim Kardashian West: Dışarısı çok soğuk olur. Belki bir içeri bir dışarı olabilir.
KW: Ama istersen camları sunroof gibi açabiliyorsun. Kocaman bir küvet hoş olur.
KKW: Bunu sonra konuşsak.

Laura Brown: Peki, o halde başlayabiliriz... Kanye en çok nereni beğeniyorsun? Ve Kim'in en çok hoşuna giden fiziksel özelliği nedir?
KW:
Yüz vücudun bir bölümü olarak sayılır mı? Bir düşüneyim… Evet, Kim'in en çok kalbini beğeniyorum.
KKW: Şimdi benim de benzer bir şey söylemem gerekiyor. Kendi vücudumda en çok üst karnımı beğeniyorum. Her zaman karın kaslarım olmuştur. Hamile olmadığımda karın kaslarımın gerçekten çekici göründüğünü düşünüyorum (Gülüyor). Kanye'ye gelince; ben de onun kalbini seviyorum. Bir de bacaklarını her zaman beğenmişimdir.

LB: En çok sevdiğiniz şarkı?
KW:
Bir Jimi Hendrix cover'ı: All Along the Wachtower.
KKW: Paul McCartney ile birlikte yaptığınız Only One.

LB: Peki, favori Taylor Swift şarkınız...
KKW:
Benim yok.
KW: Hayranlarından biri olduğumu söyleyebilirim.

LB: En sevdiğiniz kitaplar?
KKW:
Embraced by the Light. Ameliyat sırasında ölüp cennete giden bir kadın hakkında. Böyle bir deneyimin ardından hayata geri dönüyor. Babam (Robert Kardashian) bu kitabı okumam için çok ısrar etmişti ama ben okumamıştım. Sonra vefat etti. Onun evindeki odamı temizlerken kitabı buldum ve okudum. Bana gerçekten çok yardımcı oldu. Babamın iyi ve güvende olduğunu hissetmemi sağladı.
KW: Benim bir cevabım yok.
KKW: Annenin kitabı mı? Yoksa seninki mi?
KW: Evet ama bu çok şey olur...
KKW: Kendi reklamını yapıyor gibi mi olur?
KW: Aynen öyle.

LB: Gençken çok hayran olduğunuz bir ünlü var mıydı?
KKW: Ben Johnny Depp'in çok çekici olduğunu düşünürdüm. Kanye sen de Pamela Anderson'ı beğenirdin değil mi?
KW: Evet! Ben de onu söyleyecektim.

LB: Kendinizle özdeşleştirdiğiniz tarihi bir şahsiyet var mı?
KKW: Bu soru zormuş.
KW: Muhammad Ali ile Marilyn Monroe... Sıradaki soru?

LB: Gizli bir yeteneğiniz var mı?
KKW: Birinin dişinde en ufak bir çürük olsa bile kokusunu alabiliyorum. Öyle kötü bir ağız kokusu gibi bir şey değil ama farklı ve güçlü bir koku.
KW: İnsanların niyetlerinin ne olduğunu anında algılayabiliyorum. Bu bir uyarı. Hem de herkese!

LB: Güvensizlikleriniz var mı? Kendinizi en çok hangi konuda özgüvensiz hissedersiniz?
KKW: Bazen şişman görünmekle ilgili endişelerim oluyor. Bu benim için gerçekten çok önemli. Formda kalmak için yapabileceğim her şeyi yapmaya çalışıyorum. Kilo aldığımda kendimi kötü hissediyorum.
KW: Maddi konularla ilgili kaygılarım vardı. Ama maddi sorunlarım ve borçlarım olduğunu açıkladıktan sonra kendimi daha iyi hissettim.
KKW: Önemli olan tek şey bu konuda kendini iyi hissetmen. Sen bunu başardın.

LB: Secret'vari bir yaklaşım...
KKW: Bunu herkesin başarabileceğini düşünmüyorum.
KW: Maddi problemlerimin olduğu ortaya çıksa kesin bunu bana karşı kullanırlardı. Ama kendim açıkladım, böylece konuşulacak bir şey kalmadı. Kendime bir konuda çok güveniyorum: İnsanların benim hakkımda ne düşündükleri, beni algılayış biçimleri umurumda bile değil. Bu tür şeylere kesinlikle boyun eğmem. Ne demek istediğimi anlatabiliyor muyum?

LB: Evet anlıyorum. Hakkında söylenenleri çok önemsersen ve bunlar üzerine ne kadar çok düşünmeye başlarsan hayatında o kadar büyük bir yer kaplamaya başlarlar.
KW: Genel kanaatin aksine ben düşünmeyi pek sevmem. İnsanların düşünmeyi çok sevdiğimi düşündüklerini düşünüyorum. Benim içinse tam aksi geçerli; düşünmeyi hiç sevmem.

LB: Anladım. Bir konuda çok kafa yormaktan, endişelenmekten hoşlanmıyorsun.
KW: Bazı sorunlarla ilgili düşünmem gerekiyor tabii. Ama onları üstlerine kafa yormayacak bir hale getirmek için kafa yoruyorum. Diyelim ki çok kötü bir annesi olan bir çocuğum var. Doğal olarak iyi bir annesi olsa onunla ilgili daha az endişelenir, bu konuda daha az düşünürüm. Ödevimi önceden yapıyorum ve iyi bir anne olacağını bildiğim birinden çocuk sahibi oluyorum. Daha bugün fitness eğitmenime, 14 yaşında bir çocukla 60 yaşında bir adamın karışımı olduğumu söyledim. Hiçbir zaman 30'lar ya 40'lar değil ama! Ya yüzde yüz 60 ya da yüzde yüz 14... Arası yok!

LB: Bunu bir tişörtün üstüne yazmalısın! Peki ne kadar uyuyorsun? Sosyal medyada hep uyurken görünüyorsun da...
KKW: Her yerde uyuyabilir.
KW: Evet, aynen öyle. Uykuyu çok seviyorum.
KKW: Bir defasında beni Paris'e, bir tasarımcının davetine götürmüştü. Bu insanlarla daha önce hiç karşılaşmadığım için çok gergindim. İlişkimizin ilk zamanlarıydı ve moda dünyasından kimseyi tanımıyordum. Kanye masada uyuyakaldı. "Çok özür dilerim. Jet-lag olduk da." gibi bir şeyler gevelediğimi hatırlıyorum. Bunu ne kadar çok söylemek zorunda kaldığıma inanamazsın. Aylardır evden dışarı bile çıkmamış olsak da hemen jet-lag olduğumuz yalanını söylüyorum. Artık otomatiğe bağladım. (Gülüyor.) Bana gelince; sabahın 6:00'sında kalkarım. Ve ilk yaptığım şey buraya gelirken çıktığınız dik yamacı fitness hocamla beraber koşmaktır.

LB: Kanye bunun sinir bozucu olduğunu düşünüyor olmalı!
KKW: Bence onun esas sinirini bozan şey kıyafet denemekten gerçekten nefret etmem. Hep "Giyecek hiçbir şey bulamıyorum!" diye sızlanıyorum. O kadar yoğunum ki, hep bir koşturmaca hep bir acele içindeyim. Telaşla bir yere yetişmeye çalışmaktan nefret ediyorum. Bir yere geç kalmaktan da!
KW: Kıyafet giyip çıkarmak gerçekten de zorlayıcı oluyor, çünkü insanlara ilham veren ve bize baktıklarında "Renk paletine bayıldım, bu kombinasyonu ben de denemek istiyorum" tarzı şeyler düşünmelerine neden olan seçimler yapmak istiyoruz. O kadar farklı imaj, o kadar farklı moda kodu var ki… Hepsini yansıtan ve tüm bu çeşitliliği bir tek stil dilinde toplayan siluetler yaratmak hiç kolay değil. Bu yüzden de ya bir modaevinin bizimle çalışmasını ya da bir modaevinin başında olmayı tercih ediyorum.

LB: Yani yeni fikirler yaratma gücüne sahip olduğunu söylüyorsun.
KW: Evet, doğru. Moda okuluna gidemeyeceğimi biliyordum. Galliano gibi oturup bir elbise kalıbı çıkaramayacağım son derece açık. Ama daha ilk koleksiyonum için atölyeye girdiğimde Kim, Christine Centenera, Ian Connor, Theophilus London ve Virgil Abloh'yu getirdim. Düşünün hepsi de Demna Gvasalia'nın (Vetements ve Balenciaga'nın tasarımcısı) atölyesinde takıldılar. Ve sonra Demna, Season 1 için çalıştı. Sana, ses getirecek bir şey söyleyeyim mi?

LB: Hazırım.
KKW: Hangi tasarımcı her iki dakikada bir, 40.000 çift ayakkabı satmayı başarabilir? Hatta iki değil, her bir dakikada.

LB: Evet, Yeezy bunu başarıyor! Konuyu değiştiriyorum. Favori selfie pozunuz?
KKW: Ayna karşısında çektiğim pozları seviyorum.
KW: Ben Kim'in çıplak selfie'lerini çok beğeniyorum. Yandan, arkadan ya da önden... Onu çıplak görmeyi çok seviyorum. Genel anlamda çıplaklığı severim. Ve güzel formları da severim. Onun bu pozları bende Rönesans tablosu hissi uyandırıyor. Bir tablonun modern versiyonu gibi. Kim için formunu korumanın çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bunu göstermemek de Adele'in şarkı söylememesi gibi bir şey olurdu.

LB: Kanye sen de nü selfieler çekiyor musun?
KW: Bekar olduğum zamanlarda çekiyordum. O günlerden kalma çok ses getirecek bazı pozlarım olduğunu söyleyebilirim. Eh sahip olduklarınızı göstermelisiniz. (Gülüyor) Başka türlü bir rock yıldızı olamazsınız değil mi?

LB: Hanginiz nasıl göründüğüne, başkalarının onun hakkında ne düşündüğüne daha takık?
KKW: Ben.
KW: Evet. Kim, başkalarının onun hakkında düşündüklerini çok önemser. Tabii nasıl göründüğü de bunun bir parçası. Benim pek umurumda olmaz. Ne düşünürlerse düşünsünler. Ben neysem oyum ve harikayım!

LB: Birbirinize ve kendinize en son ne aldınız?
KKW: Kendime en son bir çift Isabel Marant sandalet aldım. Düz ayakkabı giymiyorum. Bu yüzden de pek sandalet almam ama bunları çok sevdim. Kanye hediye alması en zor insanlardan biridir. En son...
KW: Banyoyu ve yatak odamızı büyüttün.
KKW: Doğum günü için bir ada kiraladım. Bizi kimsenin bulamayacağı çok ama çok uzak bir yerde bir ada.
KW: Bak işte, insanlar "Ben harikayım" tarzı cümlelerden ziyade, böyle açıklamalar yüzünden bizi sevmiyor. "Ya, işte kocama yaşgünü için bir ada kiraladım..." Hani Meet the Parents filmindeki Owen Wilson'ın canlandırdığı karakter; "İşte bakın burada Everest'ten atladığımız zaman. Üstümüzde mor uçuş kıyafetlerimizle." falan der ya. İşte bizim her söylediğimiz böyle sinir bozucu!

LB: Kendinizle ilgili "Keşke tüm dünya bunu bilmeseydi" dediğiniz bir şey var mı?
KKW: Kesinlikle. Mesela çirkin göründüğüm hallerim.
KW: Hamilelikle ilgili bazı şeyler. Ama bu ikinci hamilelikte ortalığı yıktın geçtin. Vücudun harikaydı.
KKW: Keşke özel yaşamım, kendime özel bir alanım olabilseydi.