New York Moda Haftası'ndan Urun geçti
MODA

New York Moda Haftası'ndan Urun geçti

2014’te kurduğu Urun markasıyla ses getiren tasarım ve şovlara imza atan Ece Kavran, son koleksiyonunu New York Moda Haftası’nda sergiledi.

GÜNCELLEME TARİHİ: 9 Nisan 2019

Çimen Uzsoy G.

Geçen ay New York Moda Haftası'nda Sonbahar/Kış 2019/20 koleksiyonunuzu sergilediniz. Nasıl geçti?
New York benim için özel, İstanbul'a çok benzettiğim, ruhunu anladığım bir şehir. Urun için yabancı değildi zaten, sanırım bu frekans sebebiyle de çok güzel dönüşler aldık, çok iyi anlaşıldık. Bu yüzden tekrar NYFW'de göreceksiniz bizi.

Koleksiyonu "otobiyografik" olarak nitelendiriyorsunuz.
Evet, otobiyografik bir koleksiyon. İlk defa Ece'nin içine düşme cesaretinde bulunarak ürettiğim, çok içeriden, çok gerçek, çok düz bir koleksiyon. En iyi bildiğim, en az anladığım, en çok anlamak istediğim hikayeyi anlatmak istediğim için tasarladığım... Tasarladıkça yaklaştığım, anlaştığım bir kadını tekrar tanıma yolculuğum. Her şeyin olduğundan başka gösterildiği bir zamanda, kendimden bir şeyi, bildiğim en gerçek şeyi vermek istedim izleyiciye. Çok özel bir şeyi paylaşma isteğiydi bu.


Ece Kavran

Koleksiyon sıradışı materyaller ve farklı bir dikiş tekniği ile öne çıkıyor. Biraz bahseder misiniz?
Koleksiyonun tamamı elde dikildi; bunu istedi bizden. Ortaya çıkan modeller ancak elle dikilebilecek, çok ince detaylara sahip, makinenin altında anlaşılmayacak, oluşamayacak modellerdi. Materyaller ise deyim yerindeyse kendileri geldiler bize. Birçok modelin içinde demir strüktürler kullanıldı. Sadece dikilmedi bu koleksiyon, vidalandı, kaynaklandı aynı zamanda.

İçinde bulunduğumuz sezona dönecek olursak; İlkbahar/Yaz 2019 koleksiyonunuzda hangi renkler ve formlar ön planda? Hazırlık esnasında ilham panonuzda neler vardı?
Panom kafamın içinde benim ve Plenum koleksiyonunu üretirken aşk vardı yalnızca orada. Hem ilahi, hem beşeri, hem yıkan, hem yapan aşkın hikayesini anlattı Plenum. Bu yüzden bir yandan Özdemir Asaf, diğer yandan E.E Cummings okuyarak, Lacrimosa dinlerken, Kuran'ı, İncil'i ve Tevrat'ı tekrar inceleyerek, Dante Alighieri ile çok haşır neşir geçti o süreç. Yumuşak tonları ve kumaşları tercih etmemiz bu yüzden. Hem varmış hem yokmuş gibi, ikinci bir deriymiş gibi hissettiren kumaşları, vücudu hem saran hem de serbest bırakan modellerle, toprak tonlarından kırık beyaza uzanan bir renk paleti ile yorumladık.

Sizin favori parçanız hangisi?
New York Moda Haftası'nda gördüğünüz koleksiyon Ece'nin hikayesinin küçük bir fragmanıydı aslında. Her ürünün bir parçası Ece'nin, ayıramam. Yine de katlı etek diyebiliriz; o benim etrafımdaki daireleri, onlarla yürümeyi, taşıdığımız daireleri, hem yürüdükçe bize çarpan, acıtan taraflarını, hem de o ince dengeyi anlatıyor.

Şu aralar gündeminizde neler var? Ne dinliyor, ne okuyor, nerelere seyahat ediyorsunuz?
Geçtiğimiz aylarda Urun evine döndü. Küçük Çiflik Park var gündemimizde. Şehrin en iyi etkinlik alanında, çağın en önemli müzik gruplarını, sanatçılarını dinleyerek üretiyoruz artık. Her zaman klasik müzik dinliyorum ben, bu hiç değişmiyor Bach, Debussy, Brahms başı çekiyor. Ama bu notalara artık Küçük Çiflik Park'ın zengin paleti karışıyor. Bu sıralar Alan Watts, Eric Berne gibi isimler okuma listemde,. Çoğunlukla aynı anda, karşılaştırarak okuduğum zengin bir seçki var başucumda.

Yeni projeleriniz?
Her zaman yenileniyor, her koleksiyonu yeni bir algı ile tasarlıyor ve üretiyoruz. Urun bir tasarım evi ve okulu. Doğduğu günden beri sanatın her dalından beslenerek üreten bir marka. Sadece moda ile sınırlı kalamayacağımızı söyledim her zaman; 2019'da Urun mimari köklerini onurlandıracak ve içinde hem obje hem mobilya olan bir koleksiyon ile karşınızda olacak.