Tarihin şahitleri
MODA

Tarihin şahitleri

Antik Çağ’dan günümüze, taşları dizmek derin bir anlam taşıyor. İşte, sanatsal dışavurumları zamana meydan okumak olan manidar mücevherlerden en yenileri.

GÜNCELLEME TARİHİ: 30 Mayıs 2019

Güneş Uysalefe

Modanın sanat olup olmadığı tartışması sürerken, bazı mücevherler gerçek birer eser olduklarına dair şüpheleri hak etmiyorlar; Vhernier'nin yalın hatlarında Constantin Brancusi'yi veya Victoire de Castellane imzası taşıyan son Dior koleksiyonu Dior Dior Dior'da Alberto Giacometti'ye özgü ham formları gözlemlememek elde değil. Heykel ile zanaat arasındaki sınırların belirsiz olduğu kesin; her ikisi de el izi taşıyan, yıllara meydan okuması için yaratılmış dışavurumlar. Peki, nedir taşlardan bir simge yaratmanın anlam ve değeri? Eski Ahit'te geçen olaylarda, iki taraf arasında varılan bir anlaşmayı mühürlemek ve simgelemek için birer anıt olarak taşlar üst üste konarken; mücevherde değerli taşlar, tıpkı alyanslarda olduğu gibi yan yana dizilerek, benzer şekilde bir sözü ve mihenk taşı bir olayı temsil edebiliyorlar. Mücevher ile sanatı buluşturan ve böylece farklılıklarını daha da bulanıklaştıran kurumda, Fondation Cartier'de 16 Haziran'a kadar süren Metamorphosis, Art in Europe Now sergisindeki Marion Verboom'a ait çalışma da durumu özetliyor; sanatçı, reçine ve bronz gibi farklı malzemeler kullanarak üst üste koyduğu kalıntı benzeri objelerden piramitleri ve katedralleri çağrıştıran yapıtlar hazırlıyor ve kendi dilinde alternatif bir dünya tarihi kurguluyor. Bu zamana karşı sanatsal duruş, konu evlilik yüzüğü ve düğün gününe tanıklık edecek mücevherler olunca bambaşka bir manaya kavuşuyor.


Bridal Couture, Harry Winston'ın evlilik yüzüklerinden oluşan yeni koleksiyonuna verdiği isim

Mücevherin ilham aldığı tek disiplin elbette heykelle sınırlı değil. Adler, klasik dansa övgü niteliğindeki Ballerina adlı altın kolyesinde 20.59 karatlık 38 adet damla kesim pırlantayı, adeta kendisinin belirlediği bir koreografide 12.13 karatlık 158 adet pırlantayla buluşturuyor. İnsanoğlunun türettiği sanat dalları yerine doğa ananın şaheserine gönderme yapmayı seçenler de var; tıpkı İtalyan marka Bulgari'nin çiçek formlu Fiorever koleksiyonu gibi. Boucheron, doğayı ustalıkla ele alan diğer bir isim, hatta daha koleksiyonun adından itibaren yeşili yüceltmeye başlıyor; Nature Triomphante (Doğanın Zaferi), özellikle bir parçasıyla her gelin adayının dikkatini hak ediyor. Kulağı çevreleyen sarmaşık yapraklarından Lierre de Paris küpe; topuz veya açık bir saçta, kır düğünü hayali kuran bohem-şık bir karakteri, pırlantalarla süslü altından bir çiçekle süsleme potansiyeli taşıyor. Ancak her çevre dostu, bahçeden çiçek koparıp kulağının arkasına takan bir romantik olmak zorunda değil.


Chanel'in ear-cuff'a getirdiği incili yorum

Vahşi yaşamı da unutmamalı. Cartier, sembolü olan panterin yer aldığı Captivating in White koleksiyonunda, oniks ve zümrütün hareketlendirdiği, 562 adet pırlantanın mıhlandığı, tek kulağı çevreleyen küpe tasarımıyla bu görevi iddialı bir tavırla üstleniyor.


Hem taç hem bilezik olarak kullanılabilen ve toplam 25.01 karat değerinde pırlanta taşıyan tasarım Cartier'ye ait

Hem doğa hem de ear cuff trendlerine ayak uydurmayı başaran isim ise elbette bir moda markası. Chanel'in son koleksiyonu Camelia 1.5'te ucundan incilerin sallandığı pırlantalı kamelya küpe, bir gelinin çehresini zarafetle çevreleyebilir. Chaumet ise doğanın kusursuz eseri inciyi, taca benzeyen asil Joséphine yüzüklerinde yorumluyor. Giacometti'yi çağrıştırsa da aslında Haute Couture geçmişine saygı duruşunda bulunduğu Dior koleksiyonu için uçuk Victoire de Castellane dahi klasik inciye yer vermenin bir yolunu buluyor.


Joséphine yüzüğün yeni versiyonlarında Chaumet incilere de yer vermiş - Dior'un safir ve pırlantalı yüzüğü, markanın moda geçmişinden ilhamla tasarlanmış

Mücevherden konuşurken yine dönüp dolaşıp moda markalarını anmak oldukça manidar. Haklarını vermeli; tasarımlarının yaratıcılığı veya sunum biçimleriyle pek çok köklü mücevher evine meydan okuyorlar. Elmas efsanesi Harry Winston dahi evlilik yüzüklerinden oluşan özel koleksiyonuna Bridal Couture adını vererek terziliğe göz kırpıyorsa veya İsviçreli Chopard yüksek mücevher kreasyonlarını, Cannes Film Festivali'ne verdiği desteğe ithafen Red Carpet diye adlandırıyorsa, en azından mücevher camiasının, farklı dönemlere ışık tutan modayı bir sanat formu olarak gördüğü kanaatine varabiliriz.