Isuwa ile köklere dönüş
MODA

Isuwa ile köklere dönüş

İki kız kardeş, Anadolu’nun gelenek ve el sanatlarından aldıkları ilhamı plastik, çelik, alüminyum gibi endüstriyel malzemelerle birleştirip modern aksesuarlara dönüştürüyor. Taze markaları Isuwa’nın yolculuğunu, Sinem ve Didem Yıldırım’dan dinliyoruz.

GÜNCELLEME TARİHİ: 11 Haziran 2019

Çimen Uzsoy G.

Isuwa çok genç bir marka. Sizi tanıyabilir miyiz?
Sinem Yıldırım:
Mimarlık eğitiminin ardından, mimarlık ofislerinden STK'lara kadar çeşitli yerlerde çalıştım. Fakat iş hayatının hayal ettiğim gibi yürümediğini, zamanla hayallerimden uzaklaşmaya başladığımı fark ettim ve içimde bir sorgulama süreci başladı. Bu sorgulamalar beni üretmeye ve evde küçük bir atölye kurmaya kadar götürdü. Didem ise şehir ve bölge planlama bölümünü bırakmış, hukuk fakültesinden mezun olmuştu. Evdeki atölye onu da cezbetti ve 2016 yılında Studio Zigzag'ı kurarak çağdaş takı alanında üretmeye başladık. Bu alanda eğitim almadığımız, tezgah başında deneme yanılma yöntemiyle ilerlediğimiz için klasik eğitim sınırlarının her zaman dışındaydık. Malzeme, teknik gibi konularda kısıtlamalarımız yoktu. 2017 yılında Benaki Museum'da gerçekleşen Athens Jewelry Week'te birincilik ödülü, 2018 yılında ise Disseny Hub Barcelona'da A-FAD tarafından düzenlenen Enjoia't Awards'da özel ödül aldık. İşlerimiz MoDo müze koleksiyonu ve Katalin Spengler gibi özel koleksiyonlara girdi; SOFA Expo, Zona Maco gibi fuarlarda sergilendi. Halen Avustralya, Meksika, Amerika ve birçok Avrupa ülkesinde temsil edildiğimiz galeriler var. Studio Zigzag ile başladığımız bu yolculuğa 2018'de yarattığımız çağdaş takı markası Isuwa ile devam ediyoruz.

Markanıza adını veren Isuwa, bir dönem Anadolu'da varlığını sürdürmüş bir krallık. Anadolu ile nasıl bir ilişki kuruyorsunuz?
S.Y:
Isuwa, ailemizin de köklerinin uzandığı bölgenin Hititler dönemindeki adı. Isuwa'yı bizim için özel kılan bir başka neden de bu bölgenin, zamanında farklı kültürlerin etkileştiği bir geçiş bölgesi olması. Koleksiyonlarımızı oluştururken bize ilham veren unsurlar, Anadolu'nun bu çok kültürlü yapısından çıkıyor.

Didem Yıldırım: El sanatlarının gelişimini ve değişimini Anadolu'da gözlemlemek kaçınılmaz. Halen geleneğin aktarıldığı atölyelerde üretim devam ediyor. Bu zenginlik bizi besleyen önemli kanallardan biri. Geçmişten referans alarak, geleneği yorumladığımız güncel işler üretiyoruz. Aslında tarihi süreci devam ettirdiğimiz bir misyon yükleniyoruz.

Şu an dört koleksiyonunuz var; Kolan, Oya, Cecim ve Union & Intersection. Anlamlarını ve ilham kaynaklarını öğrenebilir miyiz?
D.Y:
Birçok medeniyete ev sahipliği yapmış ve halen farklı inanışların, dillerin, ırkların, kültürlerin olduğu zengin bir coğrafyada yaşıyoruz. Koleksiyonlarımızı oluştururken bize ilham veren biçimsel, kültürel, tarihsel öğeler de bu mozaikten çıkıyor. Kolan, Karadeniz'de yüklerin taşınmasında kullanılan bir dokuma çeşidi. Bu koleksiyonu ağır koşullar altında çalışan Karadeniz kadınından ilham alarak, kadınların bu dokuma parçaları içinde taşıdıkları yükleri stilize ederek oluşturduk. Kadınların yer tezgahlarında dokuduğu cecim kilimleri ise Cecim'in çıkış noktası oldu. Koleksiyonda, pet şişelerin geri dönüştürülmesiyle elde edilen renkli plastikleri yatay veya dikey olarak bir araya getirdik. Toplumsal baskıya maruz kalan kadınlar, yüzyıllardır söyleyemediklerini iğne oyalarıyla dillendirmiş; her motif farklı bir soruna veya duyguya karşılık geliyor. Biz de Oya koleksiyonunu bu motifleri ve renkleri yorumlayarak yarattık.

S.Y: Union & Intersection ise diğer koleksiyonlar ile düzen ve teknik olarak aynı dili konuşan, farklı ilham kaynakları olan müzeler için hazırladığımız özel bir seri.

Tasarımlarınızın hepsi elde ve sınırlı sayıda üretiliyor. Nasıl bir süreç söz konusu? Kaç kişilik bir ekip çalışıyor?
D.Y:
Her şey bir kelime veya desenle başlıyor. Fikirler ortaya çıktıkça okumalar yapmaya başlıyoruz. Üretim sürecimizi farklı disiplinlerden beslenerek ilerletiyoruz. El işçiliğini merkeze alıp, zanaati üretim sürecine dahil ediyoruz. Koleksiyonlarımızı tezgah başında son haline getiriyoruz.

Alışılagelmiş materyaller yerine plastik, çelik, alüminyum gibi endüstriyel malzemeleri tercih etmenizin sebebi nedir?
D.Y:
Günümüzde malzemeler belli sınıflandırmalar ve kullanım sınırları içinde ele alınarak değerlendiriliyor. Bizim içinse takıda değer yaratan; kavramın, malzemenin ve bedenin nasıl ele alındığı. Bu nedenle takı uygulamalarında sıklıkla kullanılan değerli madenlerin dışına çıkarak, tasarımda özgünlüğü ön plana çıkarmayı ve alternatif malzemelerle yeni değerler yaratmayı hedefliyoruz.