Cruise koleksiyonları devri alemde
MODA

Cruise koleksiyonları devri alemde

Bahar yaza dönerken moda takvimleri Cruise zamanını müjdeliyor. Markalar, Cruise 2020 koleksiyonları için kalıplarını kıran iddialı yolculuklara doğru yelken açtılar.

GÜNCELLEME TARİHİ: 12 Haziran 2019

Gökçe Algan

Rota Dior için Marakeş'i, Louis Vuitton ve Prada için New York'u, Gucci için Roma'yı, Chloé için Şanghay'ı, Giorgio Armani için Tokyo'yu ve Max Mara için Berlin'i gösterirken; Karl Lagerfeld'siz ilk Cruise koleksiyonunu sergileyen Chanel, yuvasını, Grand Palais'nin güvenli cam kubbesinin altında yarattığı hayal dünyasını tercih etti. Haziran ayına kadar devam eden defile takviminden öne çıkan 2020 Cruise anlarını bir araya getirdik.

CHANEL: İSTASYON İNSANLARI BURADALAR TESADÜFEN

Karl Lagerfeld'in vedasından sonra Chanel'in yeni kreatif direktörü Virginie Viard'ın ilk solo defilesi olma özelliğini taşıyan Cruise 2020 koleksiyonu, davetlileri Grand Palais çatısı altında canlandırılmış, Art Deco referanslarla bezeli klasik bir Paris garı dekoruyla karşıladı. Seyahatle özdeşleşen Cruise ruhunu mükemmel biçimde tamamlayan Destination Chanel temasında tercih edilen güzergah tabelaları ise markanın geçmişte sunduğu Cruise koleksiyonlarına atıfta bulunuyordu: Saint-Tropez, Roma, Venedik...


Virginie Viard

Tren kondüktörlerinin üniformalarını anımsatan detayların dikkat çektiği koleksiyonda, pastel tonlar Claude Monet'nin Saint-Lazare Garı tablosunun renk paletinden ödünç alınmıştı. Ana ilham kaynağı olan demir yolları ve özellikle Fransız garlarının alametifarikası büyük, yuvarlak saatler, zarif dantel işlemelerle yorumlanmış ve markanın ikonik çift C logosu ile buluşmuştu. Lagerfeld ve Coco Chanel'in mirasını yaşatan monokrom görünümler, beyaz yakalar ve maskülen çizgiler markanın DNA'sını selamlarken, hayali bir yolculuğun izini süren modern, asi ve aynı zamanda elegan parçalar "yeni Chanel"in geleceğine dair ipuçları veriyordu.

LOUIS VUITTON: İKİ ŞEHRİN HİKAYESİ

Cruise koleksiyonları Louis Vuitton'a her zaman çok yakışıyor. Hikayesi yolculukla ve yolculuk sanatıyla özdeşleşmiş olan marka, 2020 Cruise koleksiyonuyla bu mirası sahipleniyor ve Nicolas Ghesquière önderliğinde New York'a doğru bir seyahate çıkıyor. Defilenin sürpriz mekanı ise John F. Kennedy'nin mimar Eero Saarinen imzalı, efsanevi TWA Flight Center binası. 20 yılı aşkın zamandır sessiz sedasız kaderine terk edilmiş olan, 60'lar mimari estetiğini tüm detaylarında taşıyan TWA Flight Center bu özellikleriyle Ghesquière'in aklını çelmiş: "90'ların sonunda TWA Flight Center'ı uçuşlarda kullanabilmiş olduğum için kenimi şanslı hissediyorum, benim için unutulmazdı" diyen Ghesquière, Cruise 2020 koleksiyonunu da Paris ve
New York şehirleri arasında bir diyalog hikayesi olarak kurgulamış.

Işıklar Şehri ile Büyük Elma arasında, iki şehrin enerjisinin, estetiğinin etkileşimine vurgu yapan koleksiyonda New York'un görkemli Art Deco binaları Chrysler ve Empire State, Star Trek'i andıran omuz detayları, altın ve gümüş jakar kumaşlarla tasarımlara yansıyor. Amerika'nın sokak giyiminde öncü olduğunu, hatta sokak giyimini yarattığını savunan Ghesquière, bu stile Fransız zanaatkarlığını, savoir-faire'ini ekleyebileceğini düşünmüş ve ortaya tüm detaylarda kimi zaman couture mükemmeliyetçiliğini yansıtan bir terzilik ve işçilik çıkmış. 80'lerin fütüristik akımını, özellikle Batman ve Blade Runner gibi kült filmlerin tekinsiz atmosferini yansıtan tasarımlar, eklektik bir Louis Vuitton'u podyuma taşımış.

PRADA: SADELİĞİN İSYANKARLIĞINDA

Cruise 2020 koleksiyonu için dümeni New York'a kıran bir diğer marka Prada oldu. Prada'nın Herzog & de Meuron tarafından tasarlanan New York merkezi Piano Factory'de gerçekleşen defile, Miuccia Prada'nın kendine ait mekanlara olan tutkusunun bir uzantısıydı. Bu tercihini, "Kendi mekanlarımda kendimi daha güvende hissediyorum çünkü ne istersem yapabiliyorum" cümleleriyle açıklayan tasarımcı, bu sezon da koleksiyonunda tezatların peşine düştü: Zengin ya da mütevazı, genç ya da tarihi, farklı stilleri bir araya getiren tasarımlar erkek kıyafetlerini ve spor giyim estetiğini yeniden yorumluyor ve Prada usulü bir minimalizmin arayışını yansıtıyor. Koleksiyonu, "Aşırılıklara karşı bir protesto biçimi olarak sadelik" sözüyle özetleyen Miuccia Prada, Cruise koleksiyonlarını görkemli dekorlar, egzotik yolculuklar eşliğinde sunan markalardan farklı olarak bu sezon kendi içine dönmeyi ve yalnızca kıyafetlere odaklanmayı seçmiş.

Ağırbaşlı oversized paltolar, A kesim etekler, birlikte kullanılan kareli ve çizgili kumaşlar ve neredeyse tüm görünümleri tamamlayan yüksek konçlu sneaker'lar, konyak renginden beje doğal tonların, mavi ve yeşillerle sessiz birlikteliğini temsil ediyor. New York'un 80'li yıllardaki dinamizmini, sanatla iç içe halet-i ruhiyesini akıllarda canlandıran ve "haykırmak" yerine mahremiyete odaklanan koleksiyon, davetlileri ve moda takipçilerini dikkatlerini detaylar üzerinde toplamaya davet ediyordu.