90'ların beklenen dönüşü
MODA

90'ların beklenen dönüşü

Bir veda, yeni başlangıçlara dair bir umut ve müziğin peşinden giden moda.

GÜNCELLEME TARİHİ: 26 Haziran 2019

Çağla Bingöl

Bir yüzyılı iyisiyle, kötüsüyle geride bırakırken ve Milenyum'un getireceklerine dair hayaller kurarken, modanın da ilham aldığı birçok farklı akım vardı. Ama bunların çoğu tek bir kaynaktan, MTV'nin dünyaya yaydığı müzik türlerinden geliyordu. 80'lerin sonu Chicago'dan çıkan ve club müziğin atalarından olan Acid'in hâlâ hüküm sürdüğü yıllardı. Bu akım, smiley emojilerini ve neon tonları kıyafetlerimize taşımaya devam ediyordu. Fakat hemen sonrasında, bu sefer Seattle'dan çıkan, Grunge'ın poster çifti Kurt-Courtney Cobain ile karelilerin, kargo pantolonların, zincirlerin, kaykaycı Vans'lerinin, layering trendinin ve eskitilmiş her şeyin zirveye çıktığı bir dönem başladı.

Nirvana, ikonik tişörtünde Acid'in gülen yüzüne ölümün simgesi çarpı gözler koyarak Acid bitti mesajı veriyor; diğer bir tarafta R&B ve Hiphop'çular, bol kesim tulumları ve logomanyak tişörtleriyle Doğu-Batı yakaları arasında kendi çatışmalarını sürdürüyordu. Amerika'dan gelen tüm bu çok sesliliğe Avrupa Britpop ile cevap verdi. Pulp, Verve, Oasis gibi gruplar tracksuit'leri ve tartan mirasına gönderme yapan gömlekleri ile Anglomania'yı dünyaya tanıtıyordu. Rock müziğin temsilcileri ise kendilerini şövalyelerin kol gezdiği eski çağlara öykünen kliplerle anlatıyorlardı. Tüm bu MTV jenerasyonun podyumda da tabii ki bir karşılığı vardı. Dönemin yeni parlayan yıldızlarından Marc Jacobs, Perri Ellis markasında Grunge'ın lobiciliğini yaparken; John Galliano, Jean Paul Gaultier, Mugler gibi isimler şaşaalı dönem kostümlerinden ilham alıyorlardı.

Fakat hepsinin karşısında duran bir de sadelik timsali grup mevcuttu. Calvin Klein Jeans, sokak modasını ve sokaktaki insanı koleksiyonlarına nasıl enjekte edebileceğinin o sihirli matematiğini çoktan çözmüştü. Hatta bunu bize CK One parfümü ile koklatmıştı bile. Bu matematik, bugünkü Vetements, Off-white, Balenciaga estetiğinin de iskeletini oluşturuyor. Sokaktaki insana yakınlık derken, bir grup Kate Moss benzeri uniseks insandan bahsediyoruz. 90'lar estetiğinin en önemli temsilcileri olan top modelleri hatırlayın. Cindy Crawford, Linda Evangelista, Claudia Schiffer… Gerek vücutları ve sağlıklı kasları, gerekse hatasız yüz hatları ile kusursuzluğun hayat bulmuş halleri. Versace defilelerinde Gianni ile kol kola podyumda tur atan bu modeller bir anda estetik cerrahi alanında patlama yaşanmasına neden olmuş, burun düzeltme ve meme silikonları dergi sayfalarının en ateşli konuları haline gelmişti. Silikona erişemeyenler ise çözümü dönemin en kadın dostu icadı Wonderbra'larda bulmuştu.
Bu sağlıklı vücut bilinci step, aerobik, cardio gibi salon sporlarının kıyafetlerini hayatımıza sokmuş, bir anlamda bugün çok sevilen Athleisure trendinin temelini oluşturmuştu. Minimalizm saflarında ise Helmut Lang, Martin Margiela, Jil Sanders karşı tarafın tüm o abartılı 90'lar füzyonuna karşı savaş veriyordu. Yanlarında ise Great Expectations filmindeki kombinleri ile Gwyneth Paltrow vardı.

90'LARIN TV İKONLARI İLE ŞEKİLLENEN GARDIROPLAR
1990'lar, sorunlu gençliğin hedef alındığı filmler ve diziler yönünden de oldukça zengindi. Televizyon karşısına mıhlanmış, dönemin genç yıldızlarını idolleştiren bir nesil, podyumdaki modanın günlük hayata nasıl uygulanabileceği konusunda onlardan ilham alıyordu. Beverly Hills'teki Donna gibi cropped tişörtler giymek, Reality Bites'ın Winona Ryder'ı gibi feminen çiçekli elbiseleri tezat asker botları ile kombinlemek, Clueless'taki Alicia Silverstone gibi mini ekose eteklerle okulun en popüler kızı olmak istiyordu. Konsensüs ise askılı, dar kesim, geceliği andıran, saten ipek elbiseler ile oluşmuştu. İster tek başına, ister üzerine otrişli bir triko ile ya da en militerinden postallarla herkes slip elbise giymek istiyordu. Tüm modaevleri kendi versiyonlarını koleksiyonlarına ekliyordu. Kısacası bir yüzyılı kapatmanın telaşı ile 90'lı yıllar tüm dönemlerden birçok ilhamı harmanlayan, eklektik bir moda akımı yaratmıştı. Derken Times Square'deki yılbaşı saatinin gongu gece yarısını vurdu, havai fişekler patladı, Y2K yani 2000'ler geldi. Korkunun adı bilgisayarların 2000 senesine geçmeyeceğiydi ve yaratıcı kıyamet kurguları eşliğinde sahneye Paris Hilton ile Britney Spears'ın ekstra düşük belli jeanleri ile Juicy Couture eşofmanları çıktı.

ŞİMDİ NEDEN 90'LARA GERİ DÖNÜYORUZ?
"Tarih tekerrürden ibarettir" sözü şüphesiz tarih bilimcilerin en iyi sloganıdır. Onlara kulak kesilmenizi sağlar ve size der ki, "Tarihten ders alın". Ama konu moda olunca işin içine biraz daha duygusallık ve nostalji hissi giriyor. Ders alma kısmı da pek geçerli değil çünkü zamanında çok arkasından konuşulan, sıkça karalanan, hatta dalga geçilen vatkalar bile yeri geldiğinde 80'ciler için geri dönmüştür, hiç ders alınmamışçasına. Nostalji özlemini de her sektörde olduğu gibi kendi ticari kaygıları yönlendirir. Moda bir döngü içinde geri döner çünkü biz her seferinde kendi çocukluğumuzun naifliğini özleriz. Zamanlar her zaman iyi ya da kötüdür, hep savaşlar vardır, hep krizler yaşanır, iktidarlar yapılır/yıkılır, hastalıklar yayılır ama merkezinde değilseniz, bunlar sizi çocukken ve gençken pek etkilemez. Siz hep iyi hatırlarsınız o lekesiz çocukluk günlerini ve tabii otomatik olarak yetişkin hayatının tüm ağırlığı üzerinize çökünce o günlere kaçmak istersiniz zihninizde. İşte, moda flashback'leri ile buna yardımcı olur. Şimdi Milenyum jenerasyonu, devrin yeni yetişkinleri olarak kendi çocukluğunun modasına dönmek istiyor. Modacılar da her zaman olduğu gibi oyunu onlarla beraber oynuyor. Ne demişler, parayı veren düdüğü çalar.

JACOBS, CELİNE VE LANG PODYUMDA, DR. MARTİNS POSTALLAR TEKRAR SOKAKTA
Marc Jacobs bu geri dönüşe en çok sevinenlerden oldu, ne de olsa o yılların yıldız isimlerindendi ve Louis Vuitton sonrası bir türlü yakalayamadığı çıkışı Grunge'ın dönüşü ile yapabilirdi. Geçtiğimiz yıl piyasaya çıkardığı Marc Jacobs Redux Grunge 1993/2018 koleksiyonu çok yoğun bir ilgi ile karşılanmasa da, kroşe yelekleri, çiçekli elbiseleri, bol kesim pantolonları ve çizgili takımları ile fast-fashion markalara 90'lar için iyi bir rol model oldu. Helmut Lang ise kargo pantolonların üzerine beyaz atletlerin yanı sıra 90'ların denim on denim görüntüsünü bol ve sade kesimleri ile, yani tam da kendi tarzında bu sezon geri getiriyor. Grunge havanın takipçilerinden biri de Celine markasına transfer olan Hedi Slimane. Tasarımcı, halihazırda babydoll tarzı rockçı prenses havasını seviyordu, o elbiselerin altına en sert postalları vererek Kurt Cobain'in anısına selam çaktı. Tabii, dönemin tek geri döneni Grunge olmadı şüphesiz. TLC kızları ile büyüyenler, logomanya akımını takip ederek Fendi ve Gucci koleksiyonlarına yönleniyorlar. Kylie Jenner ve Bella Hadid akımın önemli temsilcilerinden. Dönemin alternatif moda ikonlarından Gwen Stefani, Chloe Sevigny, Sofia Coppola, Stella Tennant ve Kate Moss'u sevenler ise bugünün genç yıldızlarından Chloe Grace Moretz, Gigi Hadid ve Alexa Chung gibi uzun elbiseler altına mokasenler, bol kesim spor takımlar ve slip elbiseler ile gardıroplarını yeniliyorlar. Bu alanda Reformation, Ganni ve Toteme gibi çok sayıda (genelde ününü Instagram aracılığı ile yapan) niş marka göze çarpıyor. Bir anda nereden çıktı diye merak ettiğiniz neon yeşiller ise Kim Kardashian ve Blake Lively'nin de yardımı ile bizi Acid günlerinin göz yakan parlaklığına geri ışınlıyor. Peki, neredeyse her Instagram influencer'ının üzerinde mantar gibi biten bel çantaları? Ya da bisikletçi taytları? Yani 90'lar tüm karmaşasıyla geri döndü diyebilir miyiz?

AMA 90'LARA GÖRE BİR FARKLA
90'larda moda ile el ele yürüyen, kader birlikçisi müzik bugün aynı önemde değil. Tek tük, belki Bruno Mars ve Cardi B'nin Finesse klibinde, o da Fresh Prince of Bel Air'daki Will Smith'in kombinlerine gönderme yaparak… Ama O.J. Simpson davasının anlatıldığı dizi ya da Versace cinayetinin konu edildiği TV yapımı başlıca örnekler olmak üzere, 90'lı yıllar daha ziyade görsel medyanın radarında. Ve dönemin sansasyonel konuları deşilmeye devam edildikçe (Leaving Neverland akla geliyor), modaevleri de bir devrin trendlerini bize bölüm bölüm ısıtarak sunmayı sürdürecekler.