Net ve yalın birleşim
MODA

Net ve yalın birleşim

Escapefromsofa ortaklarından, iç mimar İrem Başer Oğan, yaşam ve stil seçimleriyle Bazaar'da.

GÜNCELLEME TARİHİ: 20 Temmuz 2019

İrem Başer Oğan, 2006 yılında Milano Istituto Europeo di Design'ın iç mimarlık bölümünden mezun olduktan iki yıl sonra Domus Academy'de ürün tasarımı üzerine yüksek lisansını tamamladı. Ardından da tasarım stüdyosu Escapefromsofa'da çağdaş mekan ve ürünler yaratmaya başladı. Sade materyaller, zamansız tasarımlar ve güncel trendler hem evinin hem de stilinin vazgeçilmez kodlarından. Dekorasyonda akışkanlığa ve konfora önem veren İrem'in gün ışığıyla kucaklayan, konforuyla huzur yayan evine konuk oluyoruz.

Evinin dekorasyonu sana dair neler anlatır?
Yıllar içinde yaşadığım ve çalıştığım alanlar en çok vakit geçirdiğim, beslendiğim mekanlara dönüştü. Doğayla, bitkilerle, canlılarla; paylaşımcı, pratik, konforlu, aynı zamanda şık olan mekanlarda daha verimli ve mutlu oluyorum. Evimde, mekanlar arasındaki renk, doku ve dekor unsurlarında bütüncül bir dil kullandım. Natürel gün ışığını, bahçemizi ve en sevdiğim katalpa ağacımı oturduğum her yerden görebileceğim bir format yarattım. Evin planında ve mobilya yerleşimlerinde akışkanlığa ve konfora önem verdim. Nor malde hiç kullanılmayacak alanlarda, yapının içinde kaybolan sabit mobilya elemanları tasarladım. İşlevsel hobi alanlarına dönüşen bu ölü alanlar, ayak altında olmayan, günlük kullandığımız, zevk aldığımız noktalar haline geldi.

Sence evin, işin ve gardırobun arasında nasıl bir ilişki var?
Mimaride zamansız ve sürdürülebilir malzemeler kullanıyoruz. Bunları dekorasyonda güncel trendleri destekleyen tasarım parçaları, ikonik aydınlatmalar ve aksesuarlarla tamamlıyoruz. Stilimde aslında bu duruşumuz ile paralellikler var. Tenime temas eden materyallerin kalitesi önemli. İpek ve keten favorilerimden. Sade çizgileri, gözü yormayan kombinleri tercih ediyorum. Aktif bir yapım var, şehrin koşuşturmasında ve iş temposunda her zaman konforlu ve rahat olmam gerekiyor.

Fazla aksesuar beni yoruyor. Öyle ki, alyansımı ve saatimi bile çalışırken çıkarıp masanın üstüne koyarım. Ayakkabılarım en detaylı ve süslü aksesuarlarımdan. Ayakkabı biriktirmek, giymek ve bakmak bana keyif verir. Aynı şekilde çantalarla aram iyidir, trendleri takip eder, çok beğendiğim parçaları acımadan hayatımın her evresinde çıkarıp kullanırım.

Escapefromsofa adını nereden alıyor? Markanın tarzını nasıl tanımlarsın?
İsmimiz, Akdeniz insanının tembelliğine bir serzeniş. Ekipçe pek oturmayı sevenlerden değiliz. Üretmekten besleniyoruz, çalışma arkadaşlarımızla, üreticilerimizle, tedarikçilerimizle kaliteli işbirlikleri yapmaya, kaliteli işlere imza atmaya çalışıyoruz. Yarattığımız mekanlar, işin mutfak kısmındaki kaosa kocaman bir kontrast oluşturuyor. Biz bu kadar oturmayı sevmezken, zaman önüne geçilemez bir hızda ilerlerken, mimarideki ve tasarımdaki duruşumuz dinginleşiyor. Pratik çözümlerle kullanıcı deneyiminin kalitesini artırmayı hedefliyoruz. Net ve yalın bir dilde, detaylarla, materyallerle zenginleşen estetik bir kurgumuz var diyebilirim.

Projelerin arkasındaki fikirlerden, motivasyondan ve seni nasıl yansıttığından bahseder misin?
Farklı müşteri profillerine ve ihtiyaçlarına servis veriyoruz. Dolayısıyla konsept yaratma aşamasında kişilere ve kurumlara özgün çalışmalar yapmaktan zevk alıyorum. Projelerimizin bize sunduğu farklı ufuklar bizi besliyor, tasarım dilimizi araç olarak kullanıyoruz. İlham verici fikir alışverişleri yapıyoruz. Çoğu zaman kendinize farklı sektörlerden, yaşam stillerinden yeni donanımlar katabiliyorsunuz. Lanse ettiğimiz her proje, Escapefromsofa tasarım ekibinin güncellenen trendlere bakış açısını yansıtıyor.

Modayla aran nasıl, kişisel stilinden bahseder misin?
Dengeli bir stilim olduğunu söyleyebilirim. Bir sene romantik, ertesi yıl punk rock, sonrasında bohem olmak pek tarzım değil. Trend parçalar ve aksesuarlar ile harmanlanmış sade ve şık bir stile sahibim. Günlük yaşantımda çoğu zaman maskülen parçalar kullanıyorum. Bu maskülen çizgiden biraz çıkmaya çalışsam da, kesinlikle kalıpları daha konforlu oluyor! Ben de çözümü alternatif olarak bol kesim etekler giymekte buldum.

Seni en iyi anlatan ve karakterini yansıttığını düşündüğün üç parça?
İpek bluzlarla eşleştirdiğim etek ve pantolon takımlar. Keten, bol ceket pantolon takımlar ve genel olarak tek desen takımları çok seviyorum. Benim için kurtarıcı ve vazgeçilmezler.

Sonsuza dek sürmesini istediğin trend hangisi?
Bring Phoebe Back! Eski Céline koleksiyonları benim açımdan sonsuza dek sürebilirdi. Phoebe Philo'nun marka üzerinde elini attığı her detay inanılmaz etkileyici ve zarifti; tasarımlar, aksesuar mağazalarının dekorasyonu, sanat seçkileri...

Şehirde kendini evindeymiş gibi hissettiğin mekanlar var mı?
Çok fazla olduğunu söyleyemem. Bu nedenle, yorgunluk hissettiğimde evime kaçmayı tercih ederim. Fakat vakit geçirmekten zevk aldığım ve rahat ettiğim mekanlar mevcut. Mesela ofisim Çukurcuma- Faikpaşa'da ve mahallemizdeki Cuma, en rahat ettiğim ve sevdiğim mekanlardan. Scone'ları ve kendi yaptıkları reçeller şahane. Bebek'te oturduğum dönem müdavimi olduğum Lucca da her zaman ilk adreslerim arasında yer alır.

Escapefromsofa'ya yakın hissettiğin tasarımcılar kimler?
Studio Distil, Paul Matters, Apparatus Studio ve Pierre Yovanovitch'in işlerini ve tasarımcılarını beğenerek takip ediyorum.

Sana heyecan veren yeni projeler neler?
Siz bu sayfaları okurken muhtemelen sonlanmış olacak Bodrum Mandarin'deki 250 metrekare dairemiz en yeni heyecanımız. Projelendirdiğimiz bin metrekarelik yeni bir ofis, konsept bir burger restoran, ayrıca projelendirmekten ve birlikte çalışmaktan son derece keyif aldığımız Zekeriyaköy'deki 500 metrekarelik villa projemiz de yenilikler arasında.

Bu yaz için seyahat planın var mı?
Eşimle beraber Urla'daki evimize kaçarak başlayacağımız aile ziyaretleri, akabinde güneydeki sahil şeridinde devam edecek. Sezon sonu ise Ibiza'ya gitmek bizim için her zaman iyi bir fikir.