Hiva Atelier'in hikayesi
MODA

Hiva Atelier'in hikayesi

Dostluklarını iş ortaklığına dönüştüren Ecem Halitağaoğlu ve Dilara Ertan, ilk mağazalarını Teşvikiye’de açtılar. Hiva Atelier’yi yaratıcılarından dinlemek ve çantaları yakından incelemek için mağazadaydık.

GÜNCELLEME TARİHİ: 7 Ağustos 2019

Çimen Uzsoy G.
Fotoğraflar Kutup Dalgakıran

Hiva Atelier çok taze bir marka. Nasıl bir araya geldiniz ve bu serüvene yelken açmaya karar verdiniz?
Ecem Halitağaoğlu:
Bu işe üç sene önce başladık ama dostluğumuz 17. senesine girdi. Her zaman dileğimiz, ileride beraber bir iş yapmaktı. Hep 30'larımızdan sonra yaparız diye düşünmüştük ama biraz daha erken adım attık diyebiliriz. Başladığımızda ilk söylediğimiz şey, iyisiyle kötüsüyle her şeyi beraber yaşayıp, öğreneceğimiz oldu. O yüzden ailelerimizden sadece manevi destek alarak yola çıktık. İlk olarak ufak tefek etkinliklere katıldık. Sattığımız ürünler ile para biriktirerek sonrakilere katıldık. Bazen giymediğimiz kıyafetlerimizi sattık, bazen etkinlik seçerek para biriktirmeye çalıştık. Bu yolda tanıştığımız insanları, tasarımcıları, kurduğumuz dostlukları, verilen destekleri bir hikaye gibi biriktirdik ve biriktirmeye devam ediyoruz.

Dilara Ertan: Bu etkinliklerden biri, bizi Nişantaşı'nda bir pop-up store'la tanıştırdı ve burada markamız için bir alana sahip olduk. İlk defa adresimiz belli bir şekilde ürünlerimizi satmaya başladık. Bir şeyi gerçekten istiyorsanız ve emek veriyorsanız, en önemlisi de yaşadığınız tüm olumsuzluklara rağmen inat edebiliyorsanız, inanın ki başaramayacağınız şey yok. Çünkü aslında bizi bu noktaya getiren şey her şeyin mükemmel olması değildi, yaşadığımız tüm olumsuzluklara kahkaha ile gülüp, onları olumlu hale getirmekti. İki buçuk sene boyunca müşterilerimizi, iş ortaklarımızı ve kendi iş gelişimimizi kazandık orada. Pop-up store'dayken Vakkorama'ya ürün vermeye başladık. Sonra New York, Londra, Kuveyt ve Cenevre'de de ürünlerimiz satılmaya başlandı.

İsminizin bir hikayesi var mı?
E.H:
İsmimizin açılımı "hikayemiz var"dan geliyor. 17 senelik dostluğumuzda yaşadığımız olaylardan esinlenerek seçmiştik ancak asıl hikaye sonrasında başladı diyebiliriz. Bu işi yaparken yaşadığımız her olay, tanıştığımız her insan hikayemize kendi hikayelerini katarak büyüdü ve bu zamana kadar geldi. Bu hayatta herkesin bir hikayesi vardır. Amacımız, hikayemiz ile herkese ulaşıp beraber büyümek.

D.E: Her gülümseme, her eleştiri, her mutluluk bize çok iyi geldi. Her histen bir ders çıkardık diyebiliriz. Bizim mottomuz da buradan geliyor işte; "Her insan bir hikaye." Her insanın farklı hikayeleri gibi renkli bir dünya yarattık çantalardan. Hikayeler gibi herkesin de kendine ait bir rengi olduğuna inanıyoruz çünkü.

Şu anki koleksiyonunuzdan bahsedelim; neler var, hangi renk ve malzemeler kullanıldı?
D.E:
Sezon renklerine göre ilerlemek, tercih etmediğimiz bir bakış açısı. Bizim için o sezonun rengi, kendimizi en yakın hissettiğimiz, "Bu sezon bu renkler bizim renklerimiz olsun" dediğimiz tonlar. Renkleri tamamen hislere bağlı seçiyoruz kısacası. Sanırım o hislerin sıcaklığı insanlara geçiyor ki, seçimlerimiz konusunda asla yanılmadığımızı her sezon bir kez daha görüyoruz. Malzeme olarak deriden şaşmadık, zaten markamız Hiva Atelier'nin ortaya çıkışında da ürünlerle alakalı en çok vurguladığımız özellik deri ve yüzde 100 el yapımı olmalarıydı. Renk olarak bu sezon benim kendimi en yakın hissettiğim renk sarıydı mesela, Ecem'in ise turuncuydu. Genel olarak bu iki rengi yoğun olarak kullandık.