Fendi: Karl’a ve Roma’ya sevgilerle
MODA

Fendi: Karl’a ve Roma’ya sevgilerle

Fendi'nin Karl Lagerfeld'e adadığı Sonbahar/Kış 2019/20 Haute Couture koleksiyonunu Silvia Venturini Fendi anlatıyor.

GÜNCELLEME TARİHİ: 13 Ağustos 2019

Bir yanda tüm ihtişamıyla yükselen Colosseum, diğer yanda nefes kesici Venüs ve Roma Tapınağı... Roma'nın büyüleyici tarihine tanıklık eden Palatine Hill'de sunulan Fendi Sonbahar/Kış 2019/20 Haute Couture koleksiyonu, Karl Lagerfeld'in markanın başında geçirdiği 54 yıla ithaf edilen 54 görünüm ile podyumdaydı. Uzun yıllar Lagerfeld ile omuz omuza çalışan Fendi kreatif direktörü Silvia Venturini Fendi, Lagerfeld'in son buluşmalarında kendisine verdiği, Viyana sesesyonistleri üzerine bir kitaptan aldığı ilhamı -çünkü Karl ayrılıkçılara ve onların eserlerine her zaman hayranlık duydu- Fendi'nin yuvası olan Roma ile birleştirdi.

Zira Fendi çatısı altındaki 54 senelik kariyerinde, markanın tüm dönüm noktalarında imzası bulunan Lagerfeld'in, hep bir tatil ve kaçış şehri olarak gördüğü Roma'ya tutkusunu da sıklıkla dile getirdiği bilinirdi. Antik Roma döneminin görkemli mermerleri, zemin mozaikleri baskılarda yeniden hayat bulurken, defile için yeniden canlandırılan hayali bir İtalyan bahçesi dekoru koleksiyonun ruhunu ve klasik mimariye övgüyü tamamlıyordu.

Renk paletinde zümrüt yeşili, limon sarısı, kuartz pembesi gibi pastel tonlar, altın renginin debdebesi ile birlikte kullanılırken; toprak tonları koleksiyona dingin bir dokunuş katıyordu. Couture haftasına damgasını vuran defileye İtalyan besteci Caterina Barbieri'nin canlı performansı eşlik etti.

Defile aynı zamanda Fendi'nin Roma'ya bağlılığını ve şehre desteğini kutlama özelliği de taşıyordu: Köklerine sahip çıkmayı temel değerlerinden biri addeden marka, Venüs ve Roma Tapınağı'nın bakım ve koruma çalışmalarına 2,5 milyon Euro'luk bir destek sağlayacağını açıkladı.

EXCLUSIVE: SILVIA VENTURINI FENDI

Bu koleksiyonu tasarlamaya Karl Lagerfeld ile birlikte başladınız. Tasarımcının vefatının ardından bir fikir değişikliğine gittiniz mi?
Karl her zaman ailenin bir parçasıydı. İlk olarak 1960'lı yıllarda annem ve kız kardeşleri ile çalışmaya başladı, Karl'ın onları her zaman dost gördüğünü düşünüyorum. Hiçbir zaman onun fikirlerini reddetmediler, hatta lüks bir kürkü küçük parçalara ayırmak istediğinde bile! Ve Karl bu şekilde kürkte bir devrim yarattı. Karl'ın her zaman olağanüstü çıkış noktaları ve ilham kaynakları vardı ve herkes en son ana kadar bunları mükemmelleştirmek için çalışırdı.

Roma'ya dair referanslar hem koleksiyonun hem de defilenin önemli bir parçasıydı. Roma mirasının Fendi ve bu koleksiyon için önemi nedir?
Bu şehir bir tasarımcı için mükemmel bir yer. Adeta bir açık hava müzesi gibi. Benim ve ailem için sonsuz bir ilham kaynağı. Roma'da yaşıyor ve çalışıyoruz, o yüzden Paris ve Milano'nun o klasik moda döngüsünden uzaktayız. Kendimizi çemberin dışında hissediyoruz, aslında çemberin dışında olmayı istiyoruz. Bu da bizi diğerlerinin sahip olmadığı mekanlara bakmaya, farklı yolları izlemeye ve yeni deneyimlere açık olmaya itiyor.

Koleksiyon aynı zamanda Karl Lagerfeld'e bir saygı duruşu niteliğinde...
Karl ile birlikte çok fazla anı paylaştık. Onu ilk gördüğümde daha çocuktum. Görünümü, beyaz önlüğü bana onun bir ressam olduğunu düşündürmüştü. Karşılıklı duygusal derinliğe sahip, çok özel bir ilişkimiz vardı. Birbirimize saygı gösterir ve birbirimizi takdir ederdik. Birlikte çalışma şeklimiz çok özgür ve yaratıcıydı. Çıkış noktamız, kürk olmayan materyalleri kürkü andıracak şekilde bir araya getirmek oldu: Mesela moher yünden kürk görünümlü pelerin palto ya da kaşmir fırfırlardan kürk görünümlü, ikonik Astuccio kürkünü anımsatan palto gibi.

Koleksiyonda geri dönüşümlü materyaller kullandınız mı? Couture'de sürdürülebilirliğe inanıyor musunuz?
Fendi Couture'de hep daha iyinin peşinden koşuyoruz: Olağanüstü bir yüksek moda hizmeti, alışılmışın dışında, kişiye özel kıyafetler... İlk başta koleksiyon kürk odaklı olarak yola çıkmıştı ama zaman içinde fikirler dönüştü, modaevinin ustalığını kucakladı ve farklı materyallere doğru bir yolculuğa çıktı. Bu koleksiyonda moher, kaşmir gibi dokuları kürk görünümü yaratmak için kullandık. Kürk, Fendi için bir ikon. Ama sürekli gelişiyoruz, daha fazla müşteriye hitap etmek ve ustalığımızı yansıtmak üzere farklı materyaller kullanmaya çalışıyoruz. Kürk ticaretinin tartışmalı bir konu olduğunu biliyoruz ve herkesin düşünce ve seçimlerine sonsuz saygı duyuyoruz. Bizim özelimizde ise kürke talep, Milenyum kuşağı da dahil olmak üzere farklı yaş gruplarından müşterileri kapsıyor.

Mekan seçiminiz çok anlamlıydı. Bize Palatino Hill'den ve burayı tecih etme sebebinizden bahseder misiniz?
Roma için bu mekan, Sonsuz Şehir'in kalbi ve ruhu, Colosseum ile birlikte kendisini çevreleyen yedi tepenin merkezi. Bu mirasımızı defileye taşıyabildiğimiz ve koleksiyonumuzu tapınakta gerçekleştirebildiğimiz için çok ama çok gururluyuz. Şehir bu tepenin üstüne kurulmuş ve şehrin ilk taşı Romulus tarafından buraya konulmuş. Şehre burdan hükmedilmiş. Geçen Ekim'de Karl'a bu mekanı önermiştik ve çok heyecanlanmıştı. Onu onurlandırmak ve Aşk Çeşmesi'nden sonra tapınağın da restorasyonunu desteklemek bizim için büyük bir gurur.

Geçmişin mirasını geleceğin vizyonuyla birleştirmek modaevleri için büyük bir sınav. Köklü bir mirasa sahip Fendi bunu nasıl başarıyor?
Fendi, yaratıcılık ve araştırma ile eş anlamlı. Burada benzersiz bir zanaatkarlık üstün bir kalite ve değerli materyallerle birleştiriliyor. Geleneklerin geleceğe baktığı bir yer. Tüm bu konsept ve kelimelerin kesişim noktası da Fendi'yi Fendi yapıyor.

Modaevinin geleceğine dair öngörüleriniz neler?
Fendi durmaksızın gelişiyor ama aynı zamanda geçmişin mirasını ve geleneklerini taşımayı, zanaatkarlarının yeteneklerini sergilemeyi sürdürüyor. Her zaman deneysellik ve yenilikçiliğin izindeyiz. Geleceği araştırmak ve bilinmezlik beni heyecanlandırıyor, sanki çok fazla yeni şey yaratmada özgürüm. Fendi'de bizim için imkansız diye bir kavram yok. Asla hayır demiyoruz, yeni fikirlere ve yeniliklere hep açığız.