Paris Moda Haftası'ndan kalanlar
MODA

Paris Moda Haftası'ndan kalanlar

İlkbahar/Yaz 2020 koleksiyonlarının sunulduğu ‘kutsal’ moda ayı, Paris Moda Haftası ile sona erdi. Davetlilerin Paris’in daha önce moda eli değmemiş mekanlarını keşfettiği, açık havada moda deneyimlerine doyduğu, kimi zaman yağmurun azizliğine uğradığı, g

GÜNCELLEME TARİHİ: 3 Kasım 2019

Gökçe Algan

ÇATIDAN ÇATIYA CHANEL
Grand Palais'nin büyülü atmosferinde bu defa Paris'in gri çatıları gökyüzüne yükseliyor, çatılar arasında esen özgürlük ve gençlik rüzgarları davetlileri Chanel'in İlkbahar/Yaz 2020 koleksiyonunu keşfetmeye çağırıyordu. Karl Lagerfeld'in vefatının ardından markanın kreatif direktörlüğünü üstlenen Virginie Viard'ın tek başına hazırladığı ilk Chanel koleksiyonunun sunulduğu defile, "Fransız kızı" tanımını deneysel ve cesur bir çizgiye yansıttı. "Paris'in çatıları bana Yeni Dalga akımını çağrıştırıyor.

Kristin Stewart'ı; Jean Seberg'i ve Gabrielle Chanel'in giydirdiği tüm oyuncuları canlandırırken hayal ediyorum" diyen Viard, koleksiyonunda bu ilhamı tüm detaylarıyla hissettirdi. Kısa tulum olarak yorumlanan ikonik tüvitler, kırmızı ve siyaha eşlik eden nude ve pembeler, ipek şortlar ve eğlenceli aksesuarlar, Chanel'i daha genç kitlelere ulaştırma hayalini ete kemiğe büründürdü. Godard estetiğini Millenial kuşağının kodlarıyla buluşturan defilenin en akılda kalan anlarından biri ise podyuma bir şekilde sızarak modellerin arasına karışan Fransız YouTuber Marie Benoliel oldu. Kimilerini eğlendiren bu kalkışma, kimilerince de markaya ve Virginie Viard'a büyük bir saygısızlık olarak nitelendirildi.


MARGIELA ÖZGÜRLÜK ORDUSU RESMİ GEÇİDİ

New York'un aksine Paris'te bu sezon, defilelerde politik bir söylem nadiren karşımıza çıktı. Bu durumun istisnalarından biri ise Maison Margiela'nın John Galliano kreatif direktörlüğünde sunduğu İlkbahar/Yaz 2020 defilesi oldu. Koleksiyonunu İkinci Dünya Savaşı döneminde, Almanya işgalindeki Fransa'da direnişe katılmış olan tüm sıradan insanlara adayan Galliano, podyumda Margiela Özgürlük Ordusu'nu yürüttü: Beyaz eldivenleri, pelerini ve kalem eteğiyle direnişçi bir hemşire, siyah elbisesi ve tüylü şapkasıyla tamamlanan elegan görünümün altında belki de şifreli bir mektup taşıyan bir kadın ve diğerleri. Farklı dokuları ustalıkla kullanan Galliano, üniforma estetiğini kendi stilinde yorumlayarak klasik parçalara farklı bir bakış sundu.


MIU MIU'DAN AZIN ÇOKLUĞUNA
Her zaman Miu Miu için kalbinin peşinden giden, Miu Miu kadınını eğlenceli, eklektik ve beklenmedik bir profil olarak çizen Miuccia Prada, İlkbahar/Yaz 2020 koleksiyonunda tasarımlarında ciddi ve sınırları belirli bir alt yapı sunuyor ama çizilen bu çerçeve içinde moda tutkunlarına sonsuz bir özgürlük alanı da tanımlıyor. "Daha az kullanarak daha çok sunma" anlayışını yansıtan koleksiyonda özellikle ham materyallerin kullanımı, el desenleri, ahşap topuklar dikkat çekiyor.


YÜRÜYORUM DIOR BAHÇELERİNDE

Maria Grazia Chiuri, İlkbahar/Yaz 2020 koleksiyonu için ilhamını Christian Dior'un kız kardeşi, efsanevi Miss Dior parfümün esin kaynağı Catherine Dior'un tutkunu olduğu bahçesinde, çiçeklerle çevrili olarak tasvir edilen fotoğraflarından aldı. Bir bahçıvan olarak Catherine'in portresi Chiuri'yi heyecanlandırmıştı. Defile mekanı olarak görkemli bir bahçe Longchamp hipodromunda yeniden yaratıldı.

Günümüzde bitkilerle ve çiçeklerle ilgilenmenin anlamının peşine düşen Chiuri, erkek egemen dünyada doğa ile ilişkimizi sorgularken; bu hikaye ister istemez Candide'i ve "Bahçemizi yeşertmek gerek!" cümlesini akıllara düşürdü. Defilede kullanılan 100 ağaç ise kamu yararına ağaçlandırma için bağışlanarak markanın sürdürülebilirlik ile bağını da güçlendirdi. Koleksiyonda floral işlemeli parçalar, görkemli elbiseler dikkat çekerken, günlük giyimde bej ve kahve tonları çiçeklerin sessiz dokunuşlarıyla farklılaşıyor.


ISSEY MIYAKE İLE DEVİNİMİN MUTLULUĞU ÜZERİNE

Issey Miyake için hazırladığı ilk koleksiyonuyla Satoshi Kondo, insan bedeni ile kıyafetler arasındaki ilişkiye kafa yoruyor ve kıyafet ile bedenin hareketleri arasındaki devinimin sağladığı mutluluğun izini sürüyor.

Paris'in uzun süre dışlanmış mahallelerinden olan ama son yıllarda bir alternatif sanat merkezi olarak yıldızı parlayan 19. bölgesinde yer alan sanat merkezi Le Centquatre'da gerçekleşen defilenin başrolünde koleksiyon parçaları kadar, bu parçalara eşlik eden ve hareket hissini davetlilere geçiren kaykaycılar ile yukarıdan süzülen kıyafetleri zarif hareketlerle yakalayarak üzerlerine geçiren modeller de vardı. Canlı renklerin birbiriyle dans ettiği ve elbiselerin ağırlıkta olduğu koleksiyonun yaratıcı ve sihirli defilesi, haftanın unutulmaz performans anlarındandı.