Taşların efendisi: Nikos Koulis
MODA

Taşların efendisi: Nikos Koulis

Dünyaca ünlü Yunanlı mücevher tasarımcısı Nikos Koulis, yeni koleksiyonunun sergilendiği özel bir etkinlik için İstanbul’daydı.

GÜNCELLEME TARİHİ: 13 Kasım 2019

Çimen Uzsoy G.

Geçen ay özel bir etkinlik için İstanbul'daydınız. Son koleksiyonunuz Feelings ve sergi kurgusu çok beğenildi. Sizin için nasıl bir deneyimdi?
Bu proje beni gerçekten çok heyecanlandırdı. Sadece etkinliğin olduğu geceyi değil, tüm süreci çok sevdim. Çok yakın bir dost olarak gördüğüm, aynı estetik anlayışı ve mükemmelliyetçiliği paylaştığımız, Midnight'ın sahibi Daniela İpekel ile omuz omuza çalıştık. O da benim gibi İkizler burcu ve ikimiz de sanatseveriz. Yeni koleksiyonum Feelings'in sergisi için Atina'ya geldiğinde, heykelsi yerleştirmeden ve mücevherlerin heykellerin üzerinde çıplak biçimde sergilenmesinden çok etkilenmişti. Koleksiyonu İstanbul'da aynı sanatsal karakter ile sunmak istedi. Mekanı Daniela seçti, ikimiz de lüksün erişilemez konseptiyle zıt düşecek bir yer istiyorduk. Bronz heykeller Atina'dan geldi. Midnight'ın kreatif direktörü Onur Eraybar yeni, eşsiz parçalarımızı sunduğumuz ikinci oda için aynalardan oluşan nefes kesici bir yerleştirme yarattı. Atina Olimpiyatları'ndaki gösterilere de imzasını atan ışık tasarımcısı Eleftheria Deko Atina'daki sergimizin aydınlatmasını yapmıştı, İstanbul'daki sergi için de organizasyonu başarıyla planlayan ve hayata geçiren Aytül Ayke ve ekibiyle yakın bir biçimde çalıştı. Üç ay durmadan, dinlenmeden çalıştık, o yüzden ortaya çıkan iş ve misafirlerin olumlu geribildirimi bizim için çok değerliydi. Herkes bunun özel bir gece olduğunu hissetti!

Mücevhercilik aile mesleğiniz ama siz işin içine girmeden evvel gemmology ve glyptography eğitimleri de aldınız. Bir gün mücevher tasarımcısı olacağınızı biliyor muydunuz?
Kendimi bildim bileli ellerimle bir şeyler üretiyorum. Önceleri babamın atölyesindeki zanaatkarları gözlemleyerek, telden kolye ve bilezikler yapmayı
denedim. Her ne kadar taşlar hakkında bilgi edinmeyi, altınla çalışmayı, bir parçanın taslaktan hayat bulmasını sevsem de kendimi mücevherci olarak hayal edebildiğimden emin değildim. Bu yüzden 18 yaşımda edebiyat ve felsefe okumaya karar verdim, teorik ilgi alanlarımın peşinden gittim. Sonra, mücevherin kaderim olduğunu fark edince gemmology ve glyptography okudum.

Gemmology eğitimi almak taşlara bakışınızı değiştirdi mi? Minerallerin zihnimizi veya bedenimizi etkileme gücüne sahip olduğuna inanıyor musunuz?
Taşların saf güzelliğine inanıyorum. Bir taşın güzelliğine, tıpkı bir sanat eserine duyduğum gibi bir hayranlık duyuyorum. Bu harikulade elementlerin doğadan geldiğini; onların güzelliğini artırmak için insanın ham materyalleri olabilecek en güzel şekillerde kesmesi gerektiğini düşünürseniz, bu adeta sihir gibi bir şey. Taşların dünyası benim için sihirli olsa da onların sembolizmine inanmıyorum. Her insanın kişiliğine ve zevkine göre bir taş olduğuna inanıyorum. Emin olduğum şey, bir taşla özel bağ kurabiliyor olmamız. Hepsi doğanın ve hayatın değerli birer vasiyeti.


Mücevherlerle birlikte sergilenen bronz heykeller Atina'dan getirildi - Nikos Koulis'in son koleksiyonu Feelings, özel yerleştirmeler üzerinde sergilendi

Markanız on küsür yılı geride bıraktı. Bu serüvenin en unutulmaz anları hangileriydi? 'Başardığınızı' anladığınız an hangisiydi örneğin?
Çok organik bir süreçti ve işlerimin etrafındaki akış için minnettarım. Bağımsız bir tasarımcı olmaya devam ediyorum, güvendiğim ve vizyonumu, standartlarımı anlayan insanlardan oluşan bir ekiple omuz omuza çalışıyorum. Aldığım tüm ödüller tanınırlığıma dair mihenk taşlarıdır ancak benim için en kıymetlisi, özel bir parçanın özel bir insana gitmesi. Bir ödül aldığımda da, aylarca üzerinde çalıştığım bir parçanın son halini gördüğümde de, orijinal bir stile sahip kendine güvenen bir kadın tasarımlarımı taktığında da, Bergdorf Goodman'da sergi alanımı kurup hayal ettiğimden daha güzel olduğunda da aynı derecede heyecan duyuyorum. Tüm bu anlar benim için özel ve işimi tutkuyla yapmaya devam etmemin nedeni.

Tüm dünyadan pek çok ünlü isim tasarımlarınızı takıyor. İçlerinden birine özel tasarım yaptınız mı?
Çoğu zaman kırmızı halıyı çok yüzeysel bir dekor olarak görüyorum, dolayısıyla yıldızlar benden bu tip davetlerde takmak üzere mücevher istediklerinde çok seçici davranıyorum. Bireysel stile sahip, mücevheri seven ve saygı gösteren kadınlarla çalıştığımız için çok mutluyum. Bazıları için özel tasarım parçalar da çalışıyoruz ama detaylarını asla açıklamam!

Tasarım süreci nasıl gelişiyor?
Genel bir fikirle başlayabiliyor; tarihsel bir dönemden bir etki ya da bir film ya da tiyatro oyununun atmosferi gibi. Tüm bunlar kafamın içinde karışıyor ve keskin geometrik formlara sahip bir parçanın taslağını çiziyorum. Sonra farklı materyal ve kombinasyonları deniyorum ve tüm bu unsurlar atölyede bir araya geliyor. Şekiller yaratılıyor, formlar son haline getiriliyor, ardından parça kafamdaki son halini alana dek üzerinde değişiklikler yapıp duruyorum.

Bize son koleksiyonunuz ve ardındaki ilham kaynaklarından bahseder misiniz?
Geçmişten aldığım klasik bir nosyonu kendi kurallarım ve imzam ile yeniden tanımlamak her zaman çok ilgimi çekiyor. Klasik şeylere değer veriyorum ama onları çağdaş bir kontekste oturtup, bir yadigardan ziyade, havalı ve taze görünmelerini sağlamayı seviyorum. Mesela klasik Snake Chain modelinin yumuşaklığını ve tenselliğini seviyordum ve onunla yeni bir şey yapmayı zorlayıcı buldum. Aynı materyalden yumuşak ve sert, sabit parçaları birlikte dokumak, zincirle girift motifler yaratarak formların akışkanlığını muhafaza etmek en zorlayıcı kısımdı.

Atölyede her zaman geleneksel Yunan kuyumculuk tekniklerini temel alırız; geçmiş işlerimde her zaman mevcuttur, tıpkı daimi değişim, evrim ve yenilik ihtiyacım gibi. Yarattığım parçaların son hali klasik temellerin büyük bir kısmını, orijinal fikirleri, kişisel duyguları ve cesur seçimleri içererek, tarihsel bir karakter yansıtmayı hedefliyor.


İstanbul'daki sergi mekanı olarak, lüks konseptiyle kontrast oluşturan Tersane seçildi

En çok hangi materyalleri kullanmayı seviyorsunuz? Altın ve elmas. Çünkü zamansızlar. Şu sıralar üzerinde çalıştığınız projelerden söz eder misiniz?
New York'taki Bergdorf Goodman'ın içinde bir sergi alanım var. Geçici bir mağaza içinde mağaza. Burada mücevherlerimin yanı sıra estetik imzamı sergiliyorum. Bu yerleştirmede bronz heykeller öne çıkıyor ve Yunanistan'ı hatırlatması için kullandığımız çarpıcı maviyi seviyorum.

Kasım ayında elmas konferansına katılmak ve ülkenin maden ocaklarını ziyaret etmek üzere Botswana'ya gidiyorum; bunun için gerçekten çok heyecanlıyım! 2020 pek çok yenilik ve sanatsal boyutu olan daha fazla projeyle dolu olacak.