2. el moda sahteye karşı
MODA

2. el moda sahteye karşı

Ne demişler, “Fake it till you make it”. Modaya uyarlarsak, gerçeğine sahip olana kadar taklidi ile yola devam et. Çünkü bugünün dünyasında lükse sahip olmak eşittir başarı demek ve başarılı olana kadar öyle görünmek birçok kariyer danışmanın önerisi. Ama

GÜNCELLEME TARİHİ: 14 Şubat 2020

Çağla Bingöl

Netflix'in hazırladığı Broken isimli belgesel serisinin kozmetik sektöründe sahtecilik konulu bölümü rahatsız edici örneklerle doluydu. Mesela makyaj meraklısı bir kız online bir platformdan satın aldığı Kylie Cosmetics dudak parlatıcısını sürüyor ve sahte rujun içindeki parlatıcı yerine kullanılan yapıştırıcı nedeniyle dudakları birbirine yapışıyor. Pudra ürünlerin içinden çimento çıkıyor, rujların içinden ağır metal atıkları… Değil yüze sürmek, insan vücudunun yakınına dahi gelmemesi gereken birçok zehirli içerik belgeselde anlatılıyor. İşin en kötü yanı, bu ürünleri satın alan pek çok müşterinin sahte olduklarını bilmesi. Belki yapıştırıcı ya da asbest içerecek kadar sahte olduklarını tahmin etmiyorlar ama OECD'nin geçtiğimiz yıllarda yaptığı bir araştırmaya göre İngiltere gibi marka bilincinin yüksek olduğu bir ülkede bile tüketicilerin yüzde 65'i taklit bir ürünü bilerek satın almış.

Tek bir kişi ve tek bir ürün bazında düşündüğünüzde olay size masum görünebilir. "Bundan kim ne zarar görebilir ki?" diyebilirsiniz ama yine OECD'nin 2016 verilerine göre sadece İngiltere'de tüm taklit ürün pazarının büyüklüğü 17.6 milyar Dolar'mış ve bunun 3.11 milyarlık bölümünü lüks moda oluşturmuş. Taklit ürünler, her yıl dev bütçeler harcayarak markalarının prestijli isimlerini en üstte tutmak için çaba sarf eden modaevlerine yapılan büyük, organize bir suç ve sahte ürün alanlar da bu suça dahil oluyor. Kazanılan gelirin teröre destek, silah ve insan kaçakçılığı gibi ağır suçlara kaynak oluşturması ise gözden kesinlikle kaçırılmaması gereken en vahim sonuç. Tabii, her sahte o kadar da sahte değil…

Gerçeğinden Ayırt Edilemeyen Taklitler
Lüks modaevleri ve spor markaların ortaklaşa çıkardığı drop sneaker koleksiyonları sokak modası severleri şu ara peşinden koşturuyor. Bu çılgınlık yüzünden, koleksiyonlar ne kadar limitli olursa olsun sahteleri mutlaka bulunabiliyor. Bu taklitler, sokak satıcılarında görmeye alıştığınız ucuz fiyatlı ürünler de değil. Yeezy, Off-White, Supreme gibi markaların özel koleksiyonlarının sahte ya da taklit yerine 'replika' olarak adlandırılan ve etiket fiyatı gerçeğine çok da uzak olmayan ürünler. Peki, o kadar ucuz olmadığı halde neden böylesine ilgi görüyorlar? Cevap hedef kitlede. Milenyum ve Z jenerasyonunun büyük bölümü çocukluğunu ve ergenliğini korsan sitelerden oyun indirmenin heyecanı ile geçirdi ve şimdi aynı heyecanı belli ki bu replikalarda buluyorlar.

Taklit konusunda oldukça dertli bir sektör de çanta sektörü bilindiği üzere. Lüks markalar arasında konu çanta olunca en çok taklit edilenler listesinin birincisi ise Hermès. 2011 yazında, marka içinde filmleri aratmayan bir polisiye av yaşanmıştı. En bilen gözlerin dahi gerçeğinden ayırt edemeyeceği Hermès çantalar piyasaya yayılmıştı. Hem de bu ürünler sanıldığı gibi Çin'den değil, modaevinin hemen burnunun ucundan, yani Fransa'nın içinden geliyordu. Aynı turuncu kutular, aynı metal malzeme, aynı deri kalitesi tutturularak üretilen çantaların, bazı Hermès çalışanları ve onaylı tedarikçilerinin de dahil olduğu son derece organize bir çeteden kaynaklandığı belirlendi. Marka tarafından basına aktarılan bilgilerde, çetenin 22 milyon Dolar değerinde vurgun yaptığı açıklandı ve denildi ki, "İnternette gördüğünüz Hermès çantaların yüzde 85'e yakını sahte!" Ama tabii o köprünün altından çok sular aktı. Şimdi ikinci el Hermès satmak ve satın almak o kadar da ender bir şey değil.


California'daki The RealReal'da satılmayı bekleyen ikinci el lüks tasarımlar. Markanın kurucusu Julie Wainwright sıkı bir sürdürülebilir moda destekçisi.

Bir taraftan, sahte terimi de oldukça göreceli bir şey. Mesela Rolex, orijinal saatlerinin tamirinde kullanılan minik bir parçacığın bile orijinal yedek malzemeden kullanılmaması durumunda o saati sahte olarak sınıflandırıyor.

Amerika'da yapılan bir araştırmada genç tüketicilere neden sahte ürün aldıkları sorulmuş ve cevap verenlerin yüzde 73'ü hayallerindeki yaşam tarzına bütçeleri yetmediği için sahteye yöneldiklerini söylemiş. Yani dünyanın çoğu yerinde lükse ulaşabilmek hayallerin başında geliyor hâlâ.

2. El Lüks Taklide Karsı Durabilir mi?
Geçtiğimiz 5 yıl içinde 2. el lüks modada dev adımlar atıldı. The RealReal, Vestiaire Collective ve Rebag gibi online satış platformları sayesinde sektör 2018 yılında sadece Amerika'da 35 milyar Dolar'lık bir hacim yakaladı, hatta The RealReal borsaya açıldı. Bu mecralar sayesinde artık harika bir vintage çanta bulmak için dondurucu soğukta Paris sokaklarını dolaşmak zorunda değilsiniz. Evinizin konforunda harika bir parçaya kavuşabilirsiniz. Ve bu ürün sadece Chanel, Hermès ya da Louis Vuitton gibi çok sayıda ikinci eli bulunan bir markaya ait olmak zorunda değil; çok daha niş modaevlerini de bulabilirsiniz bu adreslerde. Hatta 'Resale' pazarı o kadar çeşitlendi ki StockX isimli bir internet sitesi sadece sneaker ve athleisure koleksiyonlar özelinde faaliyet gösteriyor.

İkinci el lüks moda yükselişini sürdürürken LVMH ve Kering gibi gruplar da rekor düzeyde yıllık cirolar açıklıyorlar. Örneğin LVMH moda ve deri bölümü 2019'un ilk 9 ayında 15.8 milyar Dolar'lık satış yaptığını açıkladı. Chanel, 2018'de 11 milyar Dolar ciroya ulaştı. Kering, 2017'yi tarihindeki en yüksek kazançlı sene olarak beyan etti. Bu demek oluyor ki, bazı moda markalarının korktuğu gibi 2. el moda pazarı lüks müşteriden pay çalmadı. Asıl değişim bir altta, premium segmentte yaşandı. Yani daha ziyade Michael Kors, Coach, Kate Spade gibi daha ulaşılabilir çantaların müşterisi ikinci el lüks ürünlere kaydı.

Önceden belirli bir bütçe dahilinde, gardırop yatırımı olarak alışveriş yapan müşteri kitlesi, lüks bir tasarım satın alırken birkaç kere düşünmek zorundaydı. Çünkü Cartier, Rolex, Chanel gibi ikinci el piyasası yaygın bir ürün almıyorsanız, o ürünün ilk ve son sahibi olmanız çok mümkündü. Ama şimdi Resale alışveriş siteleri sayesinde her markanın 2. el piyasa değeri de az çok belli. Yani alışveriş öncesi kısa bir 2. el araştırması yaparak nihai kararınızı verebilirsiniz. Ayrıca ikinci el satın almak tüketim çılgınlığından şikayet ettiğimiz bu dönemde hiç olmadığı kadar havalı.

Modaevlerine gelirsek; bazı ileri görüşlü markalar 2. el moda siteleriyle çoktan ortak projelere başladılar bile. Mesela 2. el pazarını test etmek isteyen Burberry'nin The RealReal ile yaptığı anlaşma kapsamında, sitede 2. el Burberry satışı yapan kullanıcılar markanın mağazalarında İngiliz çayı eşliğinde kişiye özel alışveriş seansına davet ediliyorlar. Bir Stella McCartney tasarımı sattığınızda ise markanın kendi mağazalarında kullanabileceğiniz 100 Dolar değerinde hediye çeki kazanıyorsunuz.

Fakat bunun tam tersi bir duruş tercih eden markalar da yok değil. Mesela Chanel, TheRealReal sitesini kendi üzerinden kazanç sağladığı gerekçesiyle dava etti. Chanel'in online satış yapmayan bir marka olduğu düşünüldüğünde bu tavrı anlaşılabilir. Diğer yandan, bir ürün 2. el olduğu zaman onun hakkında nihai karar artık sahibinindir.

İşte, bu noktada asıl sorun markaların sahte ürün korkusu. Evet, sanal dünyada sahte ile gerçeği ayırt etmek çok kolay değil ama 2. el lüks alışveriş siteleri her geçen gün artan donanım ve çalışan ile ürünleri tek tek kontrol ettiğinin garantisini veriyor. Arada yaşanan kaçaklar ise her işte olduğu gibi 'yol kazası' sayılabilir. Bu sorunu LVMH gibi gruplar kendi blockchain sistemlerini yaratarak çözmeyi düşünüyorlar. Üretimi, tedariği ve ürünleri dijital olarak izlenebilir kılan blockchain sistemi başarıya ulaşırsa, şüphesiz ikinci adım markaların kendi 2. el satış sitelerini kurmaları olacaktır.

Belki sadece 2. el lüks alışveriş platformları sahteciliği yenmeye yetmez ama kelebek etkisi ile sahte ürünlerin dünyanın farklı noktalarındaki insanlara, coğrafyalara ve hayvanlara yaşattığı sorunların bilincine varmamız bu savaşı kazanmamızı sağlayabilir.