Her şeyin başladığı yer
MODA

Her şeyin başladığı yer

Palais de la Porte Dorée, en sıkı müdavimini bir sergiyle kucaklıyor. Christian Louboutin’in zihnindeki oyuncaklı dünya Paris’teki devasa bir sergide açığa çıkıyor.

GÜNCELLEME TARİHİ: 25 Mart 2020

Sinem Dönmez

26 Şubat'ta Palais de Porte Dorée'de başlayan L'Exhibitionniste, yaratım sürecini, yaratıcılığı, zekayı ve çocukluğun insanda bıraktığı derin duyguları gözlemlemek için keşfe açık.

"Gökyüzü gibi bir şey çocukluk, hiçbir yere gitmiyor" demiş şair. Tasarım dendiğinde akla gelen ilk isimlerden birinin, Christian Louboutin'in yaşamından, hayal gücünden, çocukluğundan ilham alan sergi, yaratıcılık denen o gizemli kavramın kapısını aralıyor. Çocukluğu boyunca her hafta sonu Palais de Porte Dorée'ye giden ve hayatının ilk çizimlerini oradan aldığı ilhamla yapmaya başlayan Louboutin, bu son sergisinde sadece değerli eserlerini değil, aynı zamanda ilham kaynaklarını ve hayattaki tüm tutkularını ortaya seriyor.

1931'de inşa edillen Palais de Porte Dorée, Louboutin için sanatla, mimariyle ilk tanıştığı yer olmuş. 1950'lerde her hafta sonu ziyaret ettiği müzede gördükleri, bugüne kadar ürettiği ve hayal ettiği tüm tasarımların nüvesi. "Tüm o soyut ve figüratif şekiller, renkler, hayal gücümü etkilemeyi hiç bırakmadılar. Seyahate duyduğum tutku, sanatın her disiplini, farklı kültürlerden aldığım referanslar… Benim evrenimde bunların hepsi birbirine karışıyor."

Etkilendiği şey sadece sarayın mimarisi, görkemi değil. İçindeki akvaryum, saatlerce zaman geçirdiği yerlerden biriymiş. Okulunun camından seyrettiği saray, her fırsatta ziyaret ettiği vazgeçilmez bir adres olmuş onun için. L'Exhibitionniste sergisinin çocukluğu boyunca izleyip hayran olduğu, hayatının ilk çizimleri için ilham aldığı sarayın içinde olması, Louboutin'i biraz da serginin ana unsuruna dönüştürüyor.

Küratör Olivier Gabet, "Çok yüzlü bir ifade şeklinin, çok boyutlu bir sunumu" diyor sergi için ve tüm serginin kendisini zorlayan bir deneyim olduğunu anlatıyor: "Geçen zaman hissini, zamanı durdurmadan seyirciye geçirecek, Louboutin'in coşkusunu kısırlaştırmadan gösterecek, hayatı boyunca ilham aldığı insanları, nesneleri doğru bir şekilde ortaya çıkaracak bir sergi olmasını istedik."

10 bölüme ayrılan L'Exhibitionniste, Christian Louboutin'in 30 yıllık kariyerine, bugüne dek yolunun kesiştiği insanlara, arkadaşlıklarına, seyahatlerine, tasarımlarına, zanaatkarlara, ayakkabı tasarımı yapılan bir atölyeye, Butan Tiyatrosu'na, yönetmen David Lynch'le yaptıkları fetiş serisine ve bir Hayali Müze'ye de ev sahipliği yapıyor.

Bu hayali müzeyi Louboutin şu sözlerle tarif ediyor: "Her şeyin mümkün olduğu bir alan. Aynı anda hem burada, hem de gelecekte olduğunuz bir yer. Sadece ilham değil, onlarca yıldır hayatımın parçası olan, değer verdiğim her şey bu bölümde."

Aretha Franklin öldüğünde ayaklarında Christian Louboutin tasarımları olduğunu bilir misiniz? Herkes böylesine çok kişi tarafından, böylesine sevilme şansını bulamaz, orası kesin. Bu dahi tasarımcının bizzat kendisine ve sınır tanımaz hayal gücüne adanan sergi, ziyaretçilerinin de algısını ve hayal gücünü açacaktır. 26 Temmuz'a dek görülebilir.

TOPUKLU AYAKKABIYLA GİRMEK YASAKTIR
Louboutin'in hayatı boyunca gördüğü ilk topuklu ayakkabı çizimi, bu mekandaki "Topuklu ayakkabı giymek yasaktır" tabelasıymış. Şöyle diyor: "Olmayan bir şeyin çizilebileceğini ilk o an anladım." Hayatını çizerek kazanacak biri için ne kadar derin bir aydınlanma… O kırmızı çarpı işaretli topuklu ayakkabı yıllar sonra kırmızı tabanlı, sivri burunlu siyah Pigalle modeline dönüştü.