Sorumlu Modanın Öncüsü: Zeynep Erdoğan
MODA

Sorumlu Modanın Öncüsü: Zeynep Erdoğan

Tasarımcı Zeynep Erdoğan; "Anahtar kelime sadeleşme; sadeleşmenin hem dünyaya hem kendi içinize dönük çok faydası var"

GÜNCELLEME TARİHİ: 22 Nisan 2020

Moda Editörü Tuğçe Kılınçlı
Fotoğraflar Fırat Meriç
Röportaj Bade Çakar

Yarattığınız tasarımın özellikleri neler?
Pamuklu güpür dantel bir elbise. Nefes alan, sağlıklı bir kumaştan üretilmiş, çok rahat bir yaz elbisesi.

Tasarımınızın arkasında yatan ilham nedir?
İlhamımı; rahatlığı ve doğallığı hayatının ön planında tutan, abartıdan uzak bir kadından aldım. Bu kadın, yaz düğününü küçük bir arkadaş çevresi ile çimlerin üzerine çıplak ayak basarak kutluyor.

Sürdürülebilir moda tam olarak ne demek?
Sürdürülebilir moda, üretim aşamasında çevreye zarar vermeyen, çalışanlar için daha kaliteli ve güvenli çalışma ortamı sunan, ortaya çıkarılan ürünlerin daha sağlam, kaliteli, uzun ömürlü veya geri dönüşümünün mümkün olduğu bir moda anlayışıdır.

Sürdürülebilir tasarımların olmazsa olmazları neler?
Daha uzun kullanım ömrü olan, kaliteli, sağlam, iyi malzeme kullanılarak, üzerinde düşünülerek üretilmiş, zamansız ve insanların duygusal bağ kurabileceği tasarım ürünleri olmaları.

Sürdürülebilir moda algısını ilk ne zaman ve nasıl edindiniz?
Son yılların tabiriyle sürdürülebilir moda benim için işin ilk başından beri, farkında değilken vardı. 2004 yılında mezun olduğum Domus Academy'de final projemi 70'lerden kalma spor giysileri birleştirerek yapmıştım. Daha sonra Milano'da mesleğime yeni atıldığım sıralarda, tasarımlarımı ikinci el ürünleri çeşitli dönüşümlere uğratarak ya da bitpazarlarından bulduğum birkaç parça ürünü birleştirerek hazırlıyordum. Bu daha yavaş ve zahmetli bir yöntemdi ama daha az masraflı üretim ve aynı zamanda her üründen sadece 1 taneye sahip olmak demekti. O zamandan beri tasarım tarzımda çok fazla değişiklik oldu ancak değişmeyen şey; tasarımlarım üzerine uzun süre kafa yormam, olabildiğince kaliteli malzemeyi yüksek işçilikle birleştirmem. Bunların herhangi biri eksik olduğunda, tasarım anlayışım eksik kalır.

Bu algıyı gündelik yaşamınıza nasıl dahil ediyorsunuz?
Anahtar kelime sadeleşme; sadeleşmenin hem dünyaya hem kendi içinize dönük çok faydası var. Gardırobumu lüzumsuz fast fashion ürünlerle doldurmuyorum, genellikle birbiriyle kombinlenebilecek, sade ürünler seçiyorum. Her sezon bir ya da iki favori parçam olur. Giymediklerimi hemen ihtiyacı olanlara veririm. Kızım için de en natürel, fazla süsü olmayan, yaşına uygun ürünler seçerim. Çevreme giysi ve plastik oyuncak hediye almamaları konusunda ricada bulunurum. Kızımın gardırobunda da polyester veya naylon içerikli hiç ürün bulunmuyor. Evimde çoğunlukla el yapımı ürünler kullanırım, eski mobilyaları severim, onları elden geçirip kullanmak benim için bir hobi sayılır.

Bu alanda beğendiğiniz tasarımcılar kimler?
Mother Of Pearl, Türkiye'de ise Moyy Atölye.

Modanın bugünkü durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kâr etme amaçlı, neredeyse kullan at düzeyinde fast fashion maalesef dünyamıza daha çok çöp üretmekten başka işe yaramıyor. Modanın hızlı döngüsü; ucuz işçilik ve inanılmaz ölçüde kaynak kullanımına neden olan, yüksek miktarda atık ve çevre kirliliği oluşturan bir sisteme dönüşmüş durumda.

Sürdürülebilirlik algısı sizce nasıl yaygınlaştırılabilir?
İhtiyaca yönelik ve uzun süre kullanacağımız, eskilerin tabiriyle evladiyelik ürünlere yönelmeliyiz. İkinci el ürünü daha çok hayatımıza sokarak, kullanmadığımız giysileri ihtiyacı olanlara vererek hem kendimizi sadeleştirmiş hem yardımlaşmış oluruz. Son yıllarda internette oldukça popüler hale gelen ikinci el ev eşyası ve giysilerin paylaşıldığı platformlar sürdürülebilirlik algısının yaygınlaşması için çok önemli.

Hızlı modanın en büyük zararı ne?
Hızlı tüketim en abartılı şekilde tekstil ve moda sektöründe yaşanıyor. Tüketicilerin hep daha yeni olanı daha hızlı elde etme arzularını doyurabilmek için moda eğilimleri öyle hızlı değişir hale geldi ki, birbiriyle yarışan firmalar önceden yılda iki koleksiyon yaparken, bugün neredeyse her ay yeni ürünler mağazalarda ve online platformlarda hızla yer alıyor. Ticaret artışı ve tüketimin sonucunda sadece almak ve atmaya hedeflenmiş bir döngü içerisindeyiz. Sadece Amerika'da her sene yaklaşık 13 milyon ton tekstil ürünü imha ediliyor. Su kirliliğinin yüzde 20'sini sadece tekstil atıkları oluşturuyor.

Tüketicilere ne önerirsiniz?
İlk yapılacak olan, elimizdeki kıyafetleri mümkün olan en uzun süre değerlendirmek. Uzun süre giyebileceğimiz ürünlere yatırım yapmak hem doğa hem kendimiz için olumlu bir seçim. Ayrıca gerçek kürk barındıran ürünleri satın almamalıyız.