Modada trendsiz döneme giriş
MODA

Modada trendsiz döneme giriş

Modanın bilinen düzeninin sona ereceği zaten uzun bir süredir söyleniyordu. Ama kimse tam bir adım atmıyordu. Hani çocuklara, “Yapma düşersin” dersiniz de düşmeden anlamaz ya laftan… İşte, endüstri de öyle bir hızda ve yeni olanın heyecanından gözünü alam

GÜNCELLEME TARİHİ: 18 Haziran 2020

Çağla Bingöl

Sadece modaya değil, hepimize dur dedi: "Şimdi karantinana kapan ve yaptıklarını düşün." Biz de dünyanın ayrı ayrı odalarına dağılıp, yaptıklarımızı ve daha fazlasını düşünürken trendleri sorgulamaya başladık. Ve kendimizi şu sorunun cevabını ararken bulduk: Tüm bu yaşananlardan sonra trendler nasıl şekillenir? Dünyanın önde gelen forecast ajanslarına göre cevap, trendsiz bir modanın önümüzdeki dönemi şekillendireceği yönünde.

Trendsiz Moda mı, Trend Siz Moda mı?
Trendlerin olmadığı bir moda düşünebiliyor musunuz? Bu şekilde modanın anlamı kalır mı? Aslında trendsiz derken, belki de trendleri bizlerin, yani modanın hedef kitlesinin belirlediği yeni bir düzenden bahsediliyor. Son dönemde oldukça popüler olan söylemi ile modada "yeni normal" bu olacak gibi görünüyor.

Ana trendleri ve eğilimleri tahmin eden forecast firmalarına göre, trendsiz dönemin ateşini birçok farklı faktör ateşledi ama bu faktörlerin hepsi de evlerimizde, spesifik olarak giyinme odalarımızda, gardıroplarımızda doğdu. Moda tasarımcıları, marka sahipleri, editörler ve modaseverler, evde karantina dönemini farklı ruh halleri arasında gidip gelerek yaşadılar. Kimi zaman gardırop başına geçilip, "Bunca kıyafete ne gerek vardı?" dendi. Kimi zaman, bundan sonra hayatı daha coşkuyla yaşama kararı alındı. Kimi zaman da aile ve dostlardan uzak kalmanın yarattığı ruh haliyle yoğun bir nostalji özlemi duyuldu. Eski aile albümlerine dalındı.

İşte, tüm bu ruh halleri, yeni normalde bizleri ve modaevlerini dört farklı akım çevresinde toplayacak. Ta ki başka bir yeni normal gelene kadar!

Athleisure'ın Gerçek Altın Çağı
2010 başından beri hayatımızda olan ve fast fashion'dan lüks modaya, markaların her sezon artan bir coşku ile katkı sunduğu bu sportif akım, sağlığın öneminin daha iyi anlaşıldığı yeni dönemde daha büyük kitlelerin radarında olacak.

Sportif faaliyetler, aktif bir hayat, sağlıklı yaşam trendleri önümüzdeki dönemde sosyal medyanın da en önemli akımları arasına girecek. Böylece bir yandan kondisyon artırmayı hedefleyen tasarım anlayışı, bir taraftan nefes alan teknolojik kumaşlar, bir taraftan da elde edilmiş kazanımları (iyi bir vücut) en iyi şekilde gösterecek kesimler athleisure trendi altında yine büyüklü küçüklü modaevlerinin odağında olacak.

Çok satışlı ama az maliyetli parçaları ile athleisure aynı zamanda modaevlerinin, salgının yarattığı ekonomik boşluğu kısa zamanda doldurabilmek adına en iyi stratejilerinden olacak.

Kamufle Olmak
Yeni normal dendiğinde akla gelenlerden biri de maskeler ardına kamufle olmak. Bu ruh hali bir dönem daha bizimle kalacak. Topluluklar içine karışırken kişisel alanımızı ve sağlığımızı koruyabileceğimiz kıyafetler bize kendimizi daha güvende hissettirecek. Kozayı andıran, içine sığınabileceğimiz tasarımlar, kamufle olmanın bir yorumu olarak karşımıza çıkacak.

Sonbahar/Kış 2020 sezonunda, Christobal Balenciaga'nın kozayı andıran ikonik formlarını hatırlatan tasarımlar halihazırda Nina Ricci, Simone Rocha ve JW Anderson gibi modaevlerinin podyumlarında görüldü.

Özgüven Simgesi 80'ler Yine Devrede
Son yıllarda inatla gündemde kalmayı başaran 80'ler, yeni dönemde hem cesur renkleri hem de güçlü formları ile yine devreye girecek. 80'li yıllar her şeyden önce gücün kıyafetler aracılığı ile karşı tarafa aktarıldığı yıllardı. Ne kadar güçlü görünüyorsanız, o kadar yüksek mevkilere aday olabiliyordunuz. Ekonomik daralmanın yaşandığı dönemler, Charles Darwin'in "survival of the fittest" (en iyinin hayatta kalması) teorisinden hareketle, kendini en güçlü gösteren ve en iyi adapte olabilenin kazandığı zamanlar olarak düşünülürse, kıyafetlerle yapılan güç gösterileri için 80'leri yeniden yorumlamak iyi fikir.

Sürdürülebilirlik İlk Defa Ana Akım Olabilir
Sürdürülebilirlik, doğanın mesajını aldığımızı düşündüğümüz şu günlerde hepimizin ajandasında üst sıralara yükselmiş durumda. Haliyle, sürdürülebilir moda markaları bulundukları nicee alandan çıkıp, daha çok talep görecekler. Birçok marka daha sürdürülebilir olmanın yollarını arayacak. Çünkü hedef kitle, markaları bu anlamda sorgulayacak. Daha uzun süre giyilebilecek, daha sağlam, dönemlik trend kıskacından azade kıyafetlerle sektörü daha sürdürülebilir yarına götürenler talep görecek. Logomanya sürdürülebilirlik alanında kendine çok fazla yer bulamayacak ama tasarım gücü her daim ak akçe sayılacak. Nicelikten çok niteliğe yöneleceğiz. Bu durum, nicelikten beslenen fast fashion markaları strateji değiştirmeye itebilir. Ayrıca forecast ajanslarına göre önümüzdeki sene sürdürülebilir niche markalar ile büyük modaevleri ve fast fashion zincirler arasında önemli işbirlikleri görebiliriz.

Nostaljinin Her Tonu
Evlerimize çekildiğimiz dönemde önemli modaevlerinin başındaki tasarımcılarla yapılan röportajlarda, onların da bizler gibi zaman zaman yalnızlık hissederek nostalji rüzgarına kapıldıklarını okuyoruz. Moda basınının önde gelen isimleri ve influencer'lar hiçbir zaman olmadığı kadar #tb etiketli eski fotoğraflarını yayınlıyor, o günleri anan yazılar paylaşıyorlar.

Balmain baş tasarımcısı Olivier Rousteing de karantina günlerini anlatırken sık sık anneannesi ve dedesi ile Facetime yaptıklarından bahsediyor. Onlara anılarını anlattırıyormuş.

Bu ortak ruh halinin podyuma yansıması ile birçok farklı dönemin; sadece dönemin değil, o dönem içindeki spesifik anların, mesela 70'lerin yaz aylarındaki İtalyan Riviera stilinin, modanın yakın geleceğine şekil vereceğini düşünebiliriz. Kısaca, herkesin kendi sesleneceği gruba, seçtiği özel bir nostaljik tema ile hatırlatacağı bir anı olacak

Sezon Anlayışı Tarih Oluyor
Tüm bu gidişatın, moda dünyasında uzak bir gelecekte olmasını beklediğimiz gelişmelerin kısa zamanda yaşanmasını sağlayacağını girişte söylemiştik. İlk etkisi, moda haftalarının zorunluluk nedeni ile iptali oldu. Bu da endüstriyi moda haftalarının geçerliliğini düşünür hale getirdi. En önemli çıkarım ise bir yıla bu kadar çok koleksiyon sığdırmaya çalışmanın anlamsızlığı oldu. Dolayısıyla, popüler tabirle ilk #cancel sezonluk koleksiyon anlayışına gelecek gibi. Sadece Avrupa ya da Amerika'yı değil, global bir müşteri kitlesini hedef alan modaevlerinin halen kuzey yarımkürenin iklim döngüsüne göre koleksiyon üretmeleri sorgulanmalıydı zaten. Şimdi, yeni normalde sezonsuz moda haftaları bizi bekliyor. Bu akımın öncüleri ise Saint Laurent ve Emporio Armani oldu bile. Hatta aşırı tüketim ayıplanır hale geldikçe, döngüsel ekonominin de yükselişiyle lüks modada 'slow luxury' konsepti ile karşılaşabiliriz. Tabii, bu konuda sadece modaevlerinin inisiyatif alması yetmez; sonbahar/ kış koleksiyonunu neredeyse yaz başında, yaz sezonunu kış ortasında raflara çıkarmak isteyen perakende sektörü de şapkasını önüne koyup düşünmeli. Daha havalar ısınmadan ya da ilk rüzgar esmeden indirime giren koleksiyonların hızına yetişmek modaevleri için de kolay değil. Ayrıca aldığı sezon parçasını giyemeden indirimde gören müşteri için de bu düzen adil değil. Yani modada trendsiz döneme doğru ilerlerken, hızımızı biraz düşürmek hepimize iyi gelecek.