Aşkım Kapışmak'la kadınlar üzerine...
MODA HABER

Aşkım Kapışmak'la kadınlar üzerine...

Güçlü kadın kimdir? Kariyer ve ilişkilerde nerede yanlış yapılıyor? Etraf neden mutsuz kadınlarla dolu? 8 Mart Kadınlar Gününe özel tüm sorularımı son günlerde oldukça konuşulan beşinci kitabı Aşkımın Beden Dili’nin yazarı Davranış Bilimleri ve İletişim U

GÜNCELLEME TARİHİ: 4 Mart 2013

Kariyer yapma yolunda ilerleyen kadınların evlilikleri geçiyor. Çoğu da çocuk yapma yaşının gecikmesinden yakınıyor. Bu durumu kotarmak adına kadınlara önerilerin neler olur?

Kadın ve erkeğin ebeveynliklerine yaptıkları yatırım birbirinden farklıdır. Erkek için evlenmek ve baba olmak için kadında aradığı özellikler gençlik, güzellik, doğurganlık ve diğer kişilik özellikleri iken kadının evlenmek ve anne olmaktaki öncelikleri güçlü, mücadele ruhu yüksek, sağlıklı döl bırakabilcek, baba rolünü üstlenebilecek ve diğer kişilik özellikleridir. Erkeklerin babalığa yaptığı yatırım çok azdır. Bu da maksimum 10 dakikalık cinsel ilişki ve hamile eşini hastaneye götürme süreci. Kadının ise sağlıklı ve birden fazla çocuk doğurabilmek için dikkatli olmaya, önlem almaya ihtiyaç duyar. Çok fazla yatırım yapacağı için doğacak çocukların sağlığı ve geleceğinden emin olmak ister. Bu yüzden erkek aceleci olurken kadın sürekli sabırlı ol mesajı verir. Erkek ne kadar sabırlı ise kadının anne olmak için psikolojik hazırlığı artar. Kadının düşünmesi gereken ikinci önemli süreç ise doğurganlık zamanıdır. Erkek kariyer peşinde baba olma süreci çok önemli olmazken kadının ki çok önem taşır. Çünkü kadınların doğurganlık için en sağlıklı oldukları yaş aralıkları vardır. Genelde 20-34 yaş aralığındaki bu süreçte kadın kariyer içinde bir yolculuk yapıyorsa bu durum stres yaratır. Hormonel bir süreç olan doğurganlık dürtüleri geldiği zaman engellememesi en sağlıklı olandır. Kariyerinden vazgeçmeden sadece anne olma dönemi için ideal yaşı geçirmemesi gerekir. Çünkü kadın ebeveynliğe daha fazla yatırım yaptığından ileriki yaşlarda çocuk sahibi olmadığı için ciddi psikolojik sıkıntılar yaşayabiliyor. Erkek için durum farklıdır. Yaşı geçte olsa çocukla ilgilenen en çok anne olduğu için keyifle evladının yetişmesini seyreder. Bu durum yaradılış olarak kadına ve erkeğe verilmiş bir süreçtir. Üstünlük değil, farklılıktır. Kadınların evlenip kariyer yolculuklarına çıktıklarında eşleri ile sağlıklı bir ilişkileri varsa, çocuk doğurma yaşını geçirmemeleri, kariyerlerine ara verdikleri yerden devam etmeleri gerekir. Anne olan kadınların kariyer hayatlarında daha sabırlı, esnek, kadınsılıklarını kaybetmemiş, anaç, korumacı yönetici, empati becerisi yüksek oldukları gözlemlenirken, anne olmayan, kariyerleri için doğurganlıklarını bastıran kadınların, daha hırslı, alkole meyilli, yönetim becerilerinde sıkıntılar yaşayan, empati becerisi az, daha erkeksi ve gergin oldukları bilinmektedir.

"Mutlu bir ilişki isteyen kadın bilinç dışındaki erkek imajını fark etmeli."

Kadınlar ilişkilerinde en çok nerede yanlış yapıyor?

Kadınlar ilişkilerinde çok fazla duygularını harcıyorlar. Duygularını harcarken yönetemedikleri için problem yaşıyorlar. Kadın erkeğe göre ilişki kurma ve bağ geliştirmede daha başarılı iken çoğu zaman aşırı beklentiye girmesiyle üzüntüler yaşıyorlar. Kadınlar yakın ilişkilerinde özellikle kocası ya da çocukları ile olan ilişkilerinde merkezden kendilerini çıkarabiliyorlar. Çoğu zaman karşısındaki hata yaptığında sürekli taviz veriyorlar. Bu tavizler arttıkça eşi ya da çocukları kendisine daha çok hatalarla geliyor. Bu süreçte bedel ödetmediği için kadının kıymeti de bilinmiyor. Aile içinde genellikle kocası ve çocukları arasında kalıyor. Arada bağ kurmak güzel ama aradaki ilişkide çok kaldığında duvar örüyor uzun zamanda kadın yanlış yapan olarak algılanıyor. En büyük yanlışları ise, eğer ki sağlıksız bir ebeveynle büyümüşlerse, yani problemli bir anne ve ilgisiz bir baba ile büyümüşlerse, genelde yanlış erkeklerle evleniyorlar. Bu yüzden geçmişinde problem olan kadınların ilk önce bilinç dışındaki erkek imajlarını fark etmeleri ve ebeveynlerinin yarattığı olumsuz duygulardan kurtulmaları gerekiyor. Yoksa çoğu kadın kendi katili, düşmanı ile evleniyor. Evlenene kadar maskeli olan böyle erkekler evlendikten sonra maskelerini çıkarıyorlar. Böyle kadınlar ise babalarına olan olumsuz duygularını eşlerine yansıttıkları için eşlerini de babalarına benzetip bitiremedikleri savaşı devam ettiriyorlar.

Kadın, kadını kadın yapan hangi özelliklerden vazgeçtiğinde mutsuz oluyor? Ne yapmalı?

Bir kadının öncelikle doğurganlığından vazgeçmemeli, istedikleri kadar reddetsinler içten içe çocuk yapmayı geciktirenler ya da yapmayanlar çok pişman oluyorlar. Kadının dünyaya getirdiği varlığa bakabilecek potansiyeli yüksek çünkü duygu zenginliği çok. Bunu kediye köpeğe bakmakla sağlayamazlar. Vazgeçmemeliler. Yoksa uzun süreli depresyon yaşayabiliyorlar.

"Evlenecek adam yok bahanesine inanmıyorum."

Kadınlar evlenmekten uzaklaşmamalılar. Evlenecek adam yok bahanesine inanmıyorum. Başkalarının ilişkilerine çok fazla kulak kabartıyorlar. Yalnızlık bir kadının yapamayacağı bir şey.
Bir kadın dişiliğinden ödün vermemeli. Hızlı rekabetçi yaşamın zorluklarına bir erkek gibi davranamaz. Erkeğin fiziksel özellikleri ve duygusal kapasitesi farklı. Kadın kendi zenginliğini dürtülerini bozmandan hayatla mücadele etmeyi öğrenmeli.

"Hayat amacını beden ölçülerine göre şekillendiren kadınlar var artık"

Bir kadın kendisine dayatılan estetik genellemelerden kurtulmalı artık. Sürekli nasıl giyinip nasıl yemek yemesi hangi vücut ölçülerine sahip olması gerektiğini anlatan yayınlardan uzak durmayı öğrenmeli. Çoğu kadın hayat amacını beden ölçülerine göre şekillendirme başladı. Ve kesinlikle tatmin olamıyorlar. Çünkü her söyleneni yaptıkça başka bir yan etki yüzünden farklı eksikliklere sahip olup iyice mutsuzlaşıyor. Sağlıklı ve güzel olmak demek ilk önce kendini tanımak demek. Kendini tanıyan ve kendisinin farkında olan kadınlar her zaman daha çekicidir. Kendisiyle sürekli uğraşan kadın özgüvensizdir.

Sana göre güçlü kadın kimdir?

Bana göre kadın olmak bir güçtür zaten. Biyolojik ve psiklojik olarak çok derin karışık ve olağanüstü bir sisteme sahip olan kadın ciddi bir zihinsel güce sahip. Bana göre güç zihinsel kapasitedir ve görünmeyen şeydir. Güçlü kadın erkeklerle yarışan ve erkeksi bir hayatta da olurum diyen kadın olamaz. Bana göre, hayatta yarış halinde olan, rekabet duygusu önde hırslı kadınlar güçlü değiller. Bence hayatı yaşayan hayatla bütünleşen kadınlar güçlü. Mesela kadınsı özelliklerini yaşayan, evlenen çocuk doğuran, iş hayatında yer edinen, kendini geliştiren, diğer kadınlarla sürekli kendini kıyaslamayan, dişiliğinden vazgeçmeyen, benlik saygısı gelişmiş kadınlar güçlüdür. Bir erkekle beraberken erkeğin erkek gibi olmasına izin veren, kendiside kadınlığını yaşayan kadın güçlüdür. Kadınların inanılmaz üretim ve yaratıcı güçleri var. Bir kadının olduğu her yer renklenip güzelleşiyor işte bu kadının dayanılmaz gücü bence.

Türkiye'de kadın olmak ve Avrupa'da kadın olmanın farklılıkları neler?

Yaşadığımız toplum, yetiştiğimiz kültür cinsiyetlerin yaşam şekli, psikolojik süreçleri ve hayata bakış açılarını en fazla etkileyen süreçlerdir. Türkiye'nin gelenekselci yapısı çoğu yerde sağlıklı iken, yani kişiler arası, akrabalar arası ve sosyal anlamda bağ kurmak adına yapıcı iken, abartıldığı zaman zarar verir hale dönüşüyor. Türkiye'deki kadınların çoğu çocukluktan itibaren diğerlerinin duygularını anlamaya, onlara hizmet etmeye ve ikinci planda kalmaya süreklenmiştir. İlk önce diğerlerinin duyguları önemli olmuştur (misafir, akraba, komşu, abi, baba, anne v.b) Kadına biçilen ön kabuller çok fazladır. Kendi benlik saygısını pek geliştirememiş ve kendini zamanla değersiz hisseden kadın evlenme çağına gelince kaynana ilişkisi ile karşılaşır, genelde kaynanalarda aynı şekilde yetiştirildikleri için kendi değersizlik duygularını gelinlerine yansıtır. Hatta çoğu kız annesinde ve kaynanada şu süreç vardır. Kızları ya da gelinleri kendi kadınlıklarına ilişkin değersizlik duygularını hatırlattıkları için bilinç dışında onları reddedip erkek evlatlara yönelirler. Bu genelde okumuş okumamış birçok ailede gözlemlenir. Ve kadınlar farkında olmadan bu aktarımı bilinç dışlarında kızlarına geçirir ve bu devir etme sürer gider. Türkiye'de kadın hem bunlarla hem de kendini geliştirme, kendini ispatlama anne olma dost, komşu, akraba olma gibi kimlikler için savaşır. Türkiye'de kadına çok kimlik yükleniyor, çünkü kadın hep bir diğerinin sorumluluklarını azaltıyor. Bu bazen genç bir kızın yaşlı bir kaynanasının sorumluluklarını alması gibi de olabiliyor.
Avrupa'da kadına gelince, bir süre Avrupa da yaşamış biri olarak gözlemlerimi de aktarmak isterim. Tabii ki anlatacaklarım her Avrupalı için geçerli değil, ama genel kavramlardan bahsedersek eğer, Avrupa'da kadın ilk önce kendi benlik saygısı için yaşar sonra diğerleri geliyor. Kız çocuk iken sen değerlisin ve erkek kardeşlerinle eşitsin mesajı veriliyor. Devlet önündeki haklar kadar aile içindeki haklarda görünürde ve görünmez olarak daha eşit. Yani Avrupa'da kadın önce ben ve sonra diğerleri diyebildiği için kendini değerli hissedebiliyor. Ön kabullerle şartlandırılmadığı için kendini ispatlama, yer edinme gibi çabalara girmesine gerek kalmıyor. Çünkü buna ihtiyaç duymuyor.

"Kadınlar günü kutlamaları pastalı müzikli gün sohbetleri gibi"

Sence 8 Mart Dünya Kadınlar Günü olanın dışında nasıl kutlanmalı?

Türkiye de 8 Mart kutlamaları çoğu yerde bir süre sonra pastalı müzikli gün sohbetlerine dönüşüyor. Geçen sene Almanya'da 8 mart kutlamasında stand-up gösterisi için sahne aldım. Orda da aynı şeyi söyledim ve gördüm. Sevgi Sabancı ile bu etkinliğe gitmiştik kadının iş dünyasındaki başarısı için oradaydık. Kendisi ama her ikimizde konuşma yaparken kadınların çoğu pasta börek yiyip sohbet ettiler. Dernekler kadın panelleri düzenliyor, farklı mesleklerden başarılı kadınlar söyleşi yapıyor. Kendileri anlatıp, kendileri dinliyorlar. Türkiye'de imkanı olmadığı için okuyamayan, eğitim alamayan, seminerleri takip edemeyen, kitap okuyamayan kadın çok. Bence şehirli kadın zaten gelişmeye daha yakın. Her sene 8 Mart kadınlar gününde pilot köyler pilot semtler seçip oranın muhtarları ile iletişime geçip, kitapları söyleşileri seminerleri ile oralara ulaşabilir. Kadının gücünü abartıp erkeklerin gözüne sokmak yerine kadının paylaşımcılığını güzelliğini başarılarını anlatabilmek gerekir. Kadına güçlü olmayı anlatanların, sürekli kocaya, kaynanaya, patrona karşı şöyle ol demeleri yerine hayattaki yerlerini, hayata karşı duruş sergilemenin önemini vurgulamalıdırlar.