Evvel zaman içinde İstanbul
MODA HABER

Evvel zaman içinde İstanbul

Yaklaşık iki yıl önce gazete için yazmış olduğum "Evvel zaman içinde İstanbul" başlıklı yazımı, bu hafta CafeRUJ'daki köşemde paylaşmak istedim. Bu nostaljik hatırlatmayı okurken, derin, temiz bir nefes alınız. Nerede o eski İstanbul diye hayıflandığımız

GÜNCELLEME TARİHİ: 17 Haziran 2013

Gökyüzünde yıldızlar, açık hava sinemalarında aşk vardı...

Arabaların içinde ya da tahta sandalyelere oturarak izlenen filmlerin tadı, kapalı sinemalara göre bir başkaydı. Açık hava sinemalarını hemen hemen her semtte bulmak mümkündü. Bir Humphrey Bogart filmi, gökyüzünde yıldızlar parlarken sevgiliye sarılarak, en güzel açık hava sinemasında izlenirdi. Şimdilerde Dvd'ler evimizden çıkmadan istediğimiz filmi izleme imkanı sunuyor. Ya da tercih kapalı sinema salonları oluyor. Ancak yine de yıldızlar altında film izlemek isteyenler, bir kaçı hala hayatta olan açık hava sinemalarını tercih edebilirler.

KÖŞEDEKİ MUHALLEBİCİDE BULUŞALIM

Eski dönemde şehirli kadın ve erkeklerin buluşma noktaları brasserie ya da kafeler yerine pastaneler ve muhallebiciler oluyordu. Bir dilim pastayla ağızlarını tatlandıran ve beraberinde içilen buz gibi katkısız limonatanın ferahlatan etkisiyle, muhabbetin derinliklerine dalan insanlarla dolup taşardı bu pastaneler. Bir çoğu kapansa da, varlığını devam ettiren pastanelerin müdavimlerigünümüzde de oldukça fazla. Eski dönemde en şık kıyafetlerini giyip salına salına Beyoğlu'nda yürüyen hanımefendiler ve briyantinli saçlarıyla birbirleriyle centilmenlik yarışına giren beyefendilerin uğrak noktası olan bu nostaljik pastanelerin nerede olduklarını merak mı ediyorsunuz?

Birçoğunu Beyoğlu civarında bulabilirsiniz. Cihangir Savoy Pastanesi, Beyoğlu İnci Pastanesi, Kadıköy Baylan Pastanesi, Beyoğlu Saray Muhallebicisi bu pastanelerden sadece bir
kaçı.

Çocuklarını Lunapark'a götürüp kendileri eğlenenler, okul kırıp bol kahkahalı gün geçirenler, araba kullanmayı ilk olarak çarpışan arabada deneyenler... Anılarınız hakkında yanılıyor olma payım ne kadarbüyük sizce? Anılarda kalan birçok şey gibi lunapark eğlenceleri de ilerleyen ve değişen zamanla nostaljik aktiviteler içerisindeyerini alıyor. Vatan Caddesi'nde bulunan lunapark Migros olurken, Küçük Çiftlik Parkı'ndaki lunapark konser alanı oluyor. Ve daha niceleri kapanırken, eskilerin masum balerinlerinin, dönme dolaplarının, atlıkarıncalarının yerini adrenalin trenlerinin bulunduğu eğlence merkezleri alıyor.

HENÜZ PLAJLAR OTOPARK OLMAMIŞKEN
Avcılar'da yazlıkçıların bulunduğu, hatta semtin şehir dışı sayıldığı zamanlarda İstanbul'un hemen hemen her yerinde denize giriliyordu. Birçok kişi hayatında havuz görmeye ihtiyaç duymamış, sıcaktan bunaldığı vakit, plaj çantasını aldığı gibi evinin en yakınındaki plajın yolunu tutuyor, denizinde serinleyebiliyordu. Zamanla kirlenerek mikrop yuvasına dönen İstanbul denizine alternatif, havuz kültürü yaygınlaşmaya başladığında, birçok plaj otopark ve doldurma alan olmuştu bile. İlk zamanlarda sorun gibi görünmüyordu ancak, denizi olan muhteşem bir şehirde yaşarken havuz kültürüne sahip olmak insanların kafasında büyük soru işareti olmaya başlamıştı. Ne yazıktı ki dünyanın en güzel şehirlerinden birinde yaşıyor ancak nimetlerinden faydalanamıyorduk. İstanbul'da plaja gidiyor olmak uzun yıllar boyunca mazide kalsa da, iş işten tamamen geçmeden kıymetini anladığımız ve bilinçlendiğimiz son yıllarda temizleme çalışmalarına gidilirken, şehir merkezine yakın olan birçok deniz, plajıyla birlikte tekrar faaliyete girdi.

VERESİYE ALIŞVERİŞLER

Annenizin evde yağın bitmiş olduğunu fark etmesiyle, "Haydi bir koşuda al da gel", hatta bazen cüzdanında kalmayan parasını fark etmesiyle, "Verisiye al, akşam baban geldiğinde vereceğimizi söyle" gibi cümleleri birçok kez duymuş olabilirsiniz. Bakkal amca, çocuk yaşınızda size, imzasız kefilsiz bakkalını teslim ediyor, bakkal defterine de notunu mutlaka alıyordu. O dönemlerde kredi kartı yoktu, ancak söze itimat çoktu. Şimdi ise arabamıza atlayıp, alışveriş merkezlerindeki uçsuz bucaksız marketlerden alış veriş yapıyor, kasaya geldiğimizde ise cüzdanımızdaki sayısız kredi kartlarımızdan birini seçiyor, kasiyerin uzattığı aletten kimseye göstermeden şifremizi girip işlemimizi tamamlıyoruz.

Başka mı?
Mısır Çarşısı çıkışındaki Kurukahveci Mehmet Efendi'den kahve alınır, özellikle kış aylarında Vefa'daki Vefa Bozacısı'na gidip bol leblebili boza içilirdi. Badem ve fıstık ezmesi Bebek Badem Ezmesi'nden, Beşiktaş Pando Kaymakçısı'ndan da kaymak alınırdı. Evdeki minikler için Eminönünde'ki Ali Muhiddin Hacı Bekir'in rengarenk şekerlerinden, yurtdışında lokumlarımızın Turkish Delight olarak anılmasına vesile olan lokumlarından mutlaka alınırdı.

Belki hatırlıyor belki de, annelerinizden duyduğunuzu anımsıyorsunuz. Geceleri karma gündüzleri ise sadece kadın ve çocuklardan oluşan müşteri potansiyeliyle gazinolar yakın geçmişteki İstanbul'u, İstanbul yapan en önemli mekanlardan sayılıyordu. Gazino kültürünün doğurmuş olduğu diğer bir kültür ise kadın matineleri oldu. Özellikle ev hanımları, hazırlamış oldukları birbirinden muhteşem kek ve böreklerini yanlarına alıp konu komşu, çoluk çocuk otobüslere dolup gazinoların yolunu tutuyor,13:00-18:00 aralığında kadınlarmatinesi özel programında masalarda göbek atarak, dertlerine derman olan şarkılara bağıra çağıra eşlik ederek eğleniyorlardı.

Emel Sayın, Zeki Müren, Ajda Pekkan, Gönül Yazar, İbrahim Tatlıses, Bülent Ersoy veKibariye gibi isimler bu kültürün enönemli sanatçılarından sayılıyordu. 90'lı yıllarda sanatçı ücretlerinin fazlasıyla artması, ayrıca sosyal, ekonomik ve kültürel yapısı hızla değişen Türkiye'de yeni zevklerin peşinde koşan kuşaklar ortaya çıkmaya başlamasıyla, büyükşehirlerde gazinolar tek tek kapanmaya başladı. Çakıl, Maksim, Gar Gazinosu gibi dönemin en popüler gazinoları kapandı.

BÜYÜKLER GAZİNOYA GENÇLER DİSKOYA
Gençler ise gazinolara gitmek yerine Avrupai bir akım olan diskoteklerde, yani kısacası diskolarda eğlenmeyi tercih ediyordu. Özellikle güçlü ve erkeksi görünmenin moda olduğu dönemlerde yüksek vatkalı, bol kesimli ceketler giyen, saçlarını bir o kadar kabartarak gittiği mekanın en havalısı olmayı hedefleyen maskülen kadınlar ve bunun tam tersi olarakdar kesimli gömlekleri, uzun ve briyantinli saçlarıyla naif görünümlü romantik erkekler diskoların vazgeçilmeziydiler.

Gençler, o dönemlerin diskolarında hiç durmadan dans ediyor ve şimdilerde hiç alışık olmadığımız slow şarkılarda sevgililerini dansa davet ediyorlardı. Günümüz gece kulüplerinde ise artık, ne delicesine dans ediliyor, ne de sevgililer romantik dansa davet ediliyor.
VE TABİİ TAVERNALAR
İçeri girdiğinizde org eşliğinde "hoş geldiniz" diye seslenen bir piyanist şantör varsa, buranın ismi "taverna". Taverna kültürü, gazino kültürünün yavaş yavaş sonlanmasıyla hayat bulmuştu. Özellikle Tarabya civarında bulunan tavernalara gidebilmek için haftalar öncesinden rezervasyon yaptırmanız gerekiyordu. En şık kıyafetleriyle, loş ışıkta yemeklerini yiyip belirli bir saatten sonra da piyanist şantörün yaptığı oyun havası tadındaki müzik eşliğinde dans edip, eğlenen kadın ve erkekler bu mekanları doldurup taşırıyorlardı.

Kadınların kuaföre uğramadan, dönemin modası döpiyeslerini giymeden gitmediği bu mekanlardan bir kaçı fazla ilgi görmese de hala varlığını sürdürmekte. Taverna kültürünü yansıtan en önemli isimler ise, Ümit Besen, Coşkun Sabah, Nejat Alp, Atilla Kaya'dır. İş çıkışı stres atmak, arkadaşlarla hoş sohbetlerde bulunmak ya da derdine deva aramak üzere gidilenmeyhaneler bazen kahkahaya bazen de hüzne sahne oluyordu.