Trend out, stil in!
MODA HABER

Trend out, stil in!

Bu sefer size, kim ne giymiş, ne kadar olmuş olmamış bahsetmeyeceğim. Ya da trend alarmı verip, neyin trend out olduğundan bahsetmeyeceğim. Stil sahibi iki gündem kadınından bahsedeceğim.

GÜNCELLEME TARİHİ: 11 Kasım 2014

Yaptığım iş ve ilgimden ötürü modayla iç içe bir hayat benimkisi. Dibine kadar. Aslında olayım; taaa o yağmurlu sonbahar akşamına dayanıyor. 3 Kasım: Doğum günüm. Mesleği tekstil olan bir ailenin ve hatta sülalenin içinde büyümek, kumaş tozu yutmak, makina sesine tempo tutmak, kalıpları duvar süsü yapmak, işin ticaretini bilmek… Hangi tasarımın hangi ülkede gideceğini kestirmek ya da modayı iki sezon önceden takip edebilmek çok da zor olmasa gerek böyle biri için, haksız mıyım? İletişim dışında, tasarım eğitimim ve meslek hayatımın ilk yıllarında çalıştığım moda sektörünü iyi bilmemin, uzun yıllardır da zaten konuya dair yazmamın neticesinde, modanın, trendlerin nereye gittiğini anlatmak hamurumun harcı olsa gerek, hemfikir miyiz?

O zaman başlıyorum anlatmaya!

E tabii, kimin yaptığı iş ne kadar özgün, kimin daha çok yolun başında, kimin gelecek vadedip, kimin isminin asla duyulmayacağını şıp diye anlayıveriyorsun, hal böyle olunca. Birincil sorunumuz, "Özgün değildik biz". Geçmiş zaman kullanmamın nedeni: İyileşiyoruz aslında. Gelişiyoruz yavaştan. Bazı tasarımcılar umut vadediyor inatla!

Üniversiteler, kurslar yetmiyor arkadaşlar!

Moda dünyasını merak eden herkes okulunu bitirdi, kursa gitti "Tasarımcı" unvanına kavuştu. Ya sonra? Aileden gelen bir para musluğu varsa, bir anda kendi işinin sahibi oldu. Yoksa; tekstil firmalarına girmek için sıraya girdi, iş bulamadı, elinde dosyalar oradan oraya koştu. Tasarımları çalındı. Aslında birçoğu da çalıntıydı ya neyse. İş bulamıyorum dedi. Bazen buldu, ilk ay sonunda kapının önüne kondu. Ama öyle bir egosu var ki, hep haklı O'ydu. Ancak yetmemişti eğitimi, kursu tasarımcı kimliğine.

Bırakınız egonuzu!

Çok çalışmak gerekiyor. Partilemekten biraz mahrum kalmak gerekiyor. Kendini bırakıp, başka yaşamlar tanımak, geçmişe dönüp tarih incelemek, coğrafyaları anlamak gerekiyor. Birilerini sevmek, hayranlık duymak evet ama kopyalamamak, insanları ve en çok da kendini tanıyıp özgün şeyler yaratmak gerekiyor. Piyasaya değil, sanatına oynamak gerekiyor! Bırakınız egonuzu, bakınız sevilen tasarımcılara; inceleyiniz. Eksik ya da fazlalıkları göreceksiniz!

Trend dediğin nedir?

Şahsen başka bir millet tanımıyorum; bizim kadar trend peşinde koşan. Bir önceki sezon öğğğk dediğimiz renk sonraki yıl moda olduğunda, bir bakıyoruz onda sekizinin tırnağında. Yahut bir bakıyoruz göbeği açıkta bırakan tişörtler kış ortasında tüyleri diken diken olmuş kızların üz
erinde. Herkesin saçı ombreli ya da kafede oturan kızların yine onda sekizinde clutch. Trend peşine düşersek zaten özgün olmayı baştan kaybederiz arkadaşlar! Trendleri kaçırmam diyenler asla stiliniz olmayacak, farkında mısınız?

Hem öznel hem güncel

Tabii ki trendlerden uzak durmanın iyiliğini savunmuyorum. Teknolojiyle birlikte değişen yaşam biçimlerimiz trendleri de şekillendiriyor. Yalnızca moda değil, yaşam trendleri de oluşuyor.
Buradaki püf nokta stilini trendlerle harmanlamaktan geçiyor. Yani hem öznel hem güncel olmakta fayda var.

Ben bu sefer size, kim ne giymiş, ne kadar olmuş olmamış bahsetmeyeceğim. Ya trend alarmı verip, neyin trend out olduğundan bahsetmeyeceğim. Stil sahibi iki gündem kadınından bahsedeceğim.

Hande Ataizi giysilerini yönetiyor

Kim ne derse desin Hande hem trendleri takip eden hem de stilinden ödün vermeyen, ciddi stil sahibi bir kadın. En önemli giysisi özgü veni ise daima üzerinde. Bir kot bir tişörtle bile dikkatleri üzerinde toplamayı becerebiliyor. Çünkü içindeki kişiyi kıyafetlerle değil, kıyafetlerini içindekiyle yönetmeyi biliyor. Ne parizyen, ne maskülen ne de feminen diyebilirim onun için. Hande stiliyle tam bir eklektik!

Blake Lively'nin güçlü stil ifadesi

Blake bence, Hande'nin Amerika versiyonu. Tabii ki coğrafyaya bağlı kültürleri farklı ve buna bağlı olarak duruşları da. Benzerlikleri; stil ve moda olaylarına aynı pencereden bakıyor olmalarından geçiyor. Blake, günlük hayatta spor şık, rahatlığına düşkün. Ancak bir davette ne giyerse giysin üzerinde hiç abartı durmayan duruşunu her daim sergiliyor. Kendini çok iyi tanıyor ve giydikleriyle bunu çok iyi ifade ediyor.