Alkali beslenme ve püf noktaları
MODA HABER

Alkali beslenme ve püf noktaları

“Yaptığım şeylere sevgi katamıyordum“ diyerek Beslenme koçu ve Alkali şef olan, aslında kariyer hayatında ani bir dönüşle sağlıklı beslenmek konusunda kendine yeni bir yol çizen Miyase Bülbül ile gerçekleşen, sevgi ve sağlık dolu söyleşiye hazır mısınız ?

GÜNCELLEME TARİHİ: 16 Eylül 2014

Alkali beslenme derya deniz gibi pek geniş ve bilgi dolu bir yaşam biçimi olduğundan bu söyleşi bir yazıya sığmayacak kadar kıymetli. İki bölümde paylaşacağım….

Buyrunuz ilk bölümüne;

ALKALİ BESLENME NEDİR?
Alkali beslenme vücudun doğal dengesine uygun beslenme modelidir. Beslenmeyi matematiksel ele alan yasaklar olmadan formüllerle beslenerek daha sağlıklı, daha enerjik, daha genç, daha canlı hissettiren bir formüldür.

Teoriye göre insan vücudu doğuştan doğal olarak bir asit- alkali atık dengesine sahiptir.Bu doğal dengeye 'Hoestasis' denir. Bütünsel sağlığın temeli bu dengedir. Vücudumuz doğl haliyle hafif alkalidir. Tüm vücut işleyiş mekanızması doğal asit-alkali dengemizi koruma üstüne kuruludur. İlk çağlardan bu yana kirlenen hava, bozulan çevresel faktörler, değişen yaşam kolulları ile birlikte vücudumuzun doğal dengeside asit lehine bozulmaya başlamıştır. Bu bozulma sonucu hastalıklar artmaya, genç yaşta ölümler ve tehlikeli hastalıklarla karşıkarşıya kalma riskleri artmıştır. Obezite dünyanın uğraşmak zorunda olduğu önemli bir sorun olmuş, kanser, kalp, şeker, yüksek tansiyon, kemik erimesi gibi hastalıklar gençlerimizi, çocuklarımızı tehdit etmeye başlamıştır.

ALKALİ BESLENMENİN DİĞERLERİNE NAZARAN FARKI NEDİR?
Evet çok haklısınız birçok farklı beslenme modeli konuluşuyor, hergün yeni bir diyet açıklanıyor herkesin kafası karışık ve neye inanacağına şaşırmış durumda. Ancak temelinde hepsi alkali beslenmeye dayanıyor. Köküne inerseniz birbirinden pek az farklılıklar gösteriyor. Hemen hemen tüm diyetlerde önerilen besinler alkali beslenmeyi işaret ediyor. Şöyle bir gözden geçirirsek tüm diyetler sebze tüketimine ağırlık verir. Sebzeler sindirim sonrasında vücutta alkali atık bırakarak vücutta biriken fazla asidin tamponlanmasında yardımcı olan besinlerdir ve tabi ki alkali beslenmeninde ana besinleridir.

SİZ BU KONUYA NE ZAMANDIR İLGİ DUYUYORSUNUZ?

Üniversiteye başladığımda bayağı kilolu bir genç kızdım. Annemin zoruyla diyete başlayıp alkali beslenmeyi ve vücudun doğasına uygun beslenme modelini öğreninceye kadar farklı diyetlerle kilomu kontrol etmeye çalıştığım için her kadın gibi amatör olarak bu konu ile ilgiliydim.Profesyönl olarak 2007 senesinden beri ilgileniyorum.

KENDİNİZİ BİZE BİRAZ TANITIR MISINIZ ?
Uzun ve farklı bir kariyer yolculuğum oldu.İlk once 1991 senesiyle başlayan medya sektörü var. Sabah gazetesi ve ATV'de reklamda yöneticilik yaptım . Daha sonra başka girişim alanları ararken, Türkiye'de yerel medyanın doğru finanse edimediğini ve bunun bir pazar olarak geliştirilebileceği düşüncesinden yola çıkarak, 9 ay Anadolu'yu karış karış gezerek, tüm yerel medyanın bir bilgi platformunda toplandığı 15 yıllık bir serüven geçirdim.

"Başka ne yapabilirim diye düşünürken hiç mutfağa girmeyen ben, kendimi annemin sıcak mutfağında buldum."

Bu alanda uzmanlaşmak için Mutfak Sanatlarına Akademisine gittim.Mezun olduktan sonra Executive Şef olarak, Les Ottomans'ın mutfağında Gioavanni ile çalışmaya başladım. Bu çalışma dönemimde çok ağır soslar ve ağır yemekler beni rahatsız etmeye başlamıştı. Ben daha hafif besleniyorken bu bunu devam ettiremezdim.



"Yaptığım şeylere sevgi katamıyordum"

Sevgi katmadığınız bir şeyi ne kadar iyi yaparsanız yapın lezeti olmaz, başarılı olamazsınız. 2009-2010 yıllarında Kaliforniyada "Living Light Akademia" ya gittim ve bu okuldan eğitim alan ilk Türk uzman, gurme şef, eğitmen ve beslenme koçu olarak 7 adet sertifika sahibi oldum.

Mezun olduktan sonra Amerika'da şeker ve kanser hastalarını alkali beslenme yöntemi ile tedavi eden merkezlerin birinde, melek dedikleri gönüllü çalışma programına katıldım. Bu beslenme yöntemini görmek için mutfaklarında çalıştım.

Şimdi şimdi konuşmaya başladığımız çiğ beslenme ve alkali beslenme şeklini 3-4 yıl sonra hayatımıza uygulamaya başlamış olacağız. Bu konu üzerinde 2 sene çalıştığım, "Alkali Yaşam, Alkali Mutfak" kitabımla da bunun herkes tarafından öğrenilmesine bu beslenme şeklinin yaygınlaştırılmasına yardımcı olacağımı düşünüyorum.

KİTABINIZDA ALKALİ BESLENMEYE YÖNELİK HANGİ BİLGİLER YER ALIYOR?
Vücudun asit-alkali dengesi yani pH şı nedir?, Fazla asit yükünün nedenleri ve sonuçları, vücudu tamponlama sistemleri, vücutta ki fazla asidin temizlenmesine yardımcı alkali mineraller, vitaminler, alkali atık bırakan besinler, bu besinlerin doğru kullanım ve pişirme şekilleri, asit alkali besin listeleri, alkali beslenme nedir?, Soframızı nasıl daha alkali yaparız. Alkali mutfak, alkali mutfak ekipmanları, pişirme teknikleri, alkali menüler ve tabi ki tarifler, alkali beslenme ve çocuklar, alkali yaşamın ilkeleri kitabımda yer alan ana başlıklar. Kitap adeta küçük bir ansiklopedi, gerçek bir başucu kitabı. İhtiyaç duyduğunuz her soruya cevap verebiliyor.

ALKALİ BESLENMENİN PÜF NOKTALARI NELERDİR?

- alkali yani pH değeri 8-8.5 ve üzeri su içmek.
- Bol çiğ sebze ve yeşil yapraklılardan tüketmek
- Işlenmiş karbonhidrattan mümkün olduğunca uzak durmak( pasta, kurabiye, börek, ekmek, simit, kek, bisküvi, vb gibi)
- Konserve gıda tüketmemek.
- Fastfood yeme şeklinden kaçınmak
- Sodalı ve kolalı içeceklerden sakınmak
- Şekerli gıdaları, şekerlemeleri, basit şekeri, tatlıları ve tatlandırıcıları beslenmenizden çıkarmak onların yerine doğal, vücudun glisemik indeksi ile uyumlu şekerlere yönelmek
- Besin kombinasyonlarına uymak. Örneğin hayvansal proteinle bitkisel protein aynı anda tüketmemek. Yani etli kuru fasülye yemek yerine bir öğün et diger öğün kuru fasülye yemek. Vb gibi
- Rafine tahıllardan rafine karbonhidratlardan uzak durmak.
- Mayalı, maltlı ürün tüketmemek
- Siyah çay yerine bitki çaylarına yönelmek. Kahveyi azaltmak mümkünse türk kahvesini tercih etmek.
- Nişaştalı yiyeceklerden kaçınmak. Sarı patates yerine tatlı patatesi, beyaz pirinç yerine yabani pirinci tüketmeye özen göstermek.
- alkol ve alkollü içecekleri bırakmak veya minimum indirmek- 1 bardak şarap gibi…

ALKALİ BESLENME YÖNTEMİYLE KİLO VERİRLİR Mİ?

Alkali beslenmede sebzelerin mümkün olduğunca çiğ tüketilmesi ya da alkali pişirme teknikleriyle pişirilmesi gerekmektedir. Bu şekilde hazırlanan sebzeler besin değerleri kaybolmadan ve daha az miktarıyla doyma sağlanacaktır. Dolayısıyla sindirim sistemini yoracak oranda fazla besin tüketiminin önüne geçilecektir. Hücreler beyne doyduğu sinyalini gödererek gereksiz yemenin ve kilo almanın önüne geçilmiş olacaktır.Asıl sorun kaç kalori tükettiğimizde değil hücre ve dokularımızı doğru besinlerle doyurmaktadır. Artık yeni dünyada kalori saymak yerini günlük alkali besin değerini artırmak almıştır.Işlenmemiş, anası toprak olan doğal besinlerin vücuda verdiği asit oranı olmadığı için dolayısıyla yağlanma azdır.

İdeal kilo için alkali beslenin
Alkali beslenmeyle zayıflamak için günlük diyetin %75-80'ni taze alkali sebzelerden, düşük şeker içeren alkali meyvelerden (domates, kırmızı biber, greyfurt, limon, şeftali, nar vb), %20 asidik besinlerden oluşmalıdır. Günde en az 1 saat yürüyüşle bu beslenmenin desteklenmesi şarttır. Böyle bir beslenmeyle vücut hücrelerimizin ve dokularımızın ihtiyacı olan besin değerleri kaybolmayacağı için kuvvet kaybı, yorgunluk ve açlık hissi olmadan kilo verilebilir.

Söyleşimizin ikinci bölümünde ; Alkali beslenmek isteyenler için örnek tarifler, hamilelikte ve çocuklarda alkali beslenme ile ilgili her şeyi konuştuk. Yarını bekleyin...