Hırs kanatları
MODA HABER

Hırs kanatları

Yüreğinde ne varsa, hem bedeninde hem yüzünde onu taşırsın. Işıltı olması gereken gözler çoğu zaman şimşekler çaktırır. Bilemezsin. Bilsen ödün kopardı.

GÜNCELLEME TARİHİ: 30 Mart 2016

Mutlak yansır karşındakine ya gülün dikenleri, ya meleğin kanatları... Ki bunlar görünmezdir ama görünür işte. Farkında değildir elbette kişi; mizacındaki kimyasına karışan ve yansıyan yanılsamanın.

Nerden geldik buraya? Bu benzetmelere...

Aslında uçuş uçuş pelerininden hırs kanatları çıkmış, her an onunla uçan bir adamın nasıl bir derviş görünümünde karşıma çıkması ile sancılı dönüşümü anlatmak istediğim.
Şaşmamak gerekirken, şaşırdığım hatta gözlerimin dolduğu hadise; birkaç gün önce yıllar içinde birlikte çalıştığımız, epeydir de görmediğim bir iş arkadaşıma rastlamamdan ibaret.
Selamlaşmanın ardından yaşadığı süreci sakin ve vakur bir şekilde anlatmaya başladı. "İmtihan oldum ve elimdekilerin kıymetini bilemedim, hepsini kaybettim" dedi. Film şeridi gibi hızla geçti yılların olayları... Sadece benim şahit olduklarım elbette. Her şey bir tarafa dostlarını nasıl kaybettiğini hatırladım ve onların yaşadıkları acıyı.

Çok kısa zamanda anlamış idi.

Ya, yıllarca ve hiç anlamayanlara ne demeli? Elimizden gelen dilemeli onlar için görebilmelerini.
Beni asıl etkileyen hep dimdik yürüyen, gözlerinde hep şimşek çakan ve hırs kanatları ile yürümeyen, uçan adam yoktu karşımda.

Kanat kökleri kurumuştu… Gördüm… Tekrar şükür ettim nasip edene.

Beden dilinde yumuşak hafif eğimli bir baş ile derviş hali vardı. Yanımdan ayrılırken elini yüreğine koyup, sevgiler diledi. Ben de "İyi haberlerini bekliyorum" diyerek karşılık verdim. Yüreklerimiz de anlamıştı ve konuşmuştu.

Uzun bir yürüyüş yaptım.
Rüzgarın yüzüme değerek bıraktığı tatlı his ile asıl bu hadisenin verdiği ders, bana da kanat takmıştı.
Şükür kanatları…
Herkes için diledim ben de…
Evime daha huzurlu ve iyi insanların çoğalmasını hayal ederek vardım.
Zihnimde ise şu hikaye vardı;

İkarus'un kanatları balmumundandır!
Kanatları sabah ışığında parlıyordu, çok mutluydu İkarus gökyüzüne yükselirken.
Tekrar kavuştuğu özgürlüğüne bakıyordu yükselirken.
Babası Dedalus'un sözlerini bile unutmuştu.

Oysa ki kibirli olma demişti babası…

İkarus yükseldikçe gökyüzünde, mutluluğuyla birlikte gururu da büyüdü içinde, kendini tanrılarla eş görme cesaretini gösterdi.
Güneşin altında kanatlarını daha bir geniş açıp, yükselmek istedi kendini layık gördüğü tanrılar katına.

Güneşte parlıyordu kanatları.

İkarus yükseldikçe güneşe doğru, fark etmedi giderek ısınan ve gurur duyduğu kanatlarının erimeye başladığını.

Çünkü gözleri kör olmuştu hırs yüzünden.
Kanatları eriyordu!
Güneşin altında, toprağa da hızla yaklaşırken ne düşünüyordu.
Düşme anında önemli olan düşüş değil toprağa çarptığın zamandır.
"Neden" diye sormuştu bu andan önce kendi kendine, "neden?"
Oysa ki unuttuğu tek bir şey vardı;
İkarus'un kanatları balmumundandı...