Kalbimin yeri
MODA HABER

Kalbimin yeri

GÜNCELLEME TARİHİ: 16 Mart 2012

"Nasılsın, iyi misin" diye soranlara verilecek yanıt bellidir çoğu zaman...
Standarttır, klişedir, otomatiktir: "Yuvarlanıp gidiyoruz işte"!

Evet, o gidiş otomatik pilota bağlanmıştır çoktan. Teknik mevzular temelde rayına oturtulmuş, iş – güç – yeme – içme bir düzene koyulmuş, saatler kurulmuş, günler kurgulanmıştır… Organizma nefes alıp verdiği sürece -sürpriz aksaklık halleri dışında- bu sistem tıkır tıkır işler… Yani "mekanik" olarak!

***
Demek ki "otomatik pilota bağlanma" söz konusu olduğunda, nefes alıp vermekten öteye bir fiziksel tezahür hali yoktur insan için. Biraz daha açmak gerekirse, kol – bacak – kafa – göz yerinde duruyor, görevini yapıyordur ama ne kadar iletişim halindesindir ki sen onlarla, yani bedeninle? Harala gürele yaşam mücadelesi içinde ne kadar farkındasındır ki fiziksel varlığının? Parmağın ağrımasa günün birinde, parmağının varlığı hiç aklına gelir mi? Oysa psikoloji der ki, en sağlıklı yaşama hali, aslında kendi varlığının farkında olmana, kendi benliğinle kurduğun perdesiz ilişkiye bağlıdır.

Peki içinizi, hatta tam olarak batın bölgenizi fiziksel olarak "var" hissettiğiniz olmuş mudur hiç? Veya biraz daha sol üstlere çıkarsak kalbinizi?... Hiç başınıza gelmiş midir acaba, bir adamı ya da kadını karşınızda gördüğünüzde tam olarak o sol üst köşede bir varlık hissettiğiniz? Bir sıcaklık ya da tatlı bir sızıyla beraber aniden tam orada fiziksel bir varlığın farkına vardığınız?

Kalbin yerini hissetmek böyle bir şeydir işte… "Onu" gördüğünde, ona bakarken, onun yanındayken ve o senin yanındayken bir kalbin olduğunu hissedersin.

***
Aşk bir körlük hali değil, varlıksal farkındalığının zirve yaptığı andır. Gerçekten en derinden istediğini seçebildiğin, doğruyu ve kendine uygun olanı içgüdüsel olarak tespit ettiğin an… İçindeki sessiz patrondan başka kimse ama kimse, hiçbir akıl, hiçbir fikir, hiçbir bilgi yol gösteremez ve karışamaz artık ihtiyacın olan şeyi bulmana…

Aşk sana benliğini hissettirir, seni sana ulaştırır. Tüm diğer sesler ortadan kalkmış, kendinle kafa kafaya verip istediğin yolu seçme vaktin gelmiştir artık. Burdan sonra diğerlerine tek bir şey söylemek düşer ancak: "Yolunuz açık olsun"!