Rachael Ray olmama ramak kalmıştı!
MODA HABER

Rachael Ray olmama ramak kalmıştı!

Son derece kararlıydım: damaklarda lezzet bırakan, aç insanların ilk aklına gelecek türden yemekler, tatlılar, pastalar, börekler yapmaya…

GÜNCELLEME TARİHİ: 20 Ocak 2011

Evimde tadilat yaptırırken, en fazla mutfak konusunda sorun çıkarttım ustalara.
''Benim mutfağım kullanışlı olmalı'' dedim.
''Benim mutfağım işlevsel olmalı'' diye fikirler ürettim ve onları da üretmeleri için yönlendirdim.

Sonra evime yeni eşyalar alırken; en fazla mutfak malzemelerinde, zaman ve para harcadım. Envai çeşit tencereler, aletler, kalıplar, kavanozlar, kaplar ve aklınıza gelen, gelmeyen ne varsa her şeyi aldım ve yerleştirdim mutfağıma.

Duyan, gören, şahit olan kim varsa, muhtemelen Rachael Ray, Türkiye'de kendine ev yaptırdı da; aralarda kafa dinleyip, yeni yemekler keşfetmek için oraya sığınacak zannetmiştir.
Öyle hummalı bir hazırlık dönemi yaşadım, evimin mutfağını hazırlarken…

O hazırlık döneminde de son derece kararlıydım: damaklarda lezzet bırakan, aç insanların ilk aklına gelecek türden yemekler, tatlılar, pastalar, börekler yapmaya…

Çok iyi niyetliydim.
Emindim; hakkında, ''Pınar'ın limonlu kekinin üstüne kek tanımam'' ya da ''Siz hiç Pınar'ın yaptığı Dalyan Köfte'den yediniz mi?'' türü cümleler kurulan bir kadın olacağımdan…
Ama olmadı… Olamadı!
Önceleri taşınmanın verdiği yorgunlukla çevre esnafa dadandım ve pide, kebap, pizza ağırlıklı beslendim. Sonraları da gönlüm geçti yemek pişirme işinden…
Yaşam şeklim ''mutfaktan uzak yaşamak'' olarak belirlenmişti…
Ama sonraki dönemde ummadığım, daha doğrusu umduğum ama bir hayal olarak kalmasını tercih ettiğim bir durum gerçekleşti ve arkadaşlarım, akrabalarım filan bana ziyarete gelmek istediler. Hepsi bir seferde gelsin ve bu sorunu kökten çözeyim diye aynı anda gelmelerini önerdim.
Ev yapılırken mutfak konusundaki hassasiyetime şahit oldukları için de, benden ''benim pişirdiğim, hazırladığım yiyeceklerden'' oluşan bir servis beklediklerini saklama ihtiyacı bile duymadılar üstelik… Şimdi düşünüyorum da; bu bir sabotajdı aslında. Huzurumu alt-üst etmeye yönelik bir sabotaj!
Neyse…
Çaresizlik içinde ne yapacağımı düşündüğüm bir anda marketlerde satılan hazırlaması 10-15 dakika alan kekler, pastalar filan geldi aklıma. Onların her çeşidi mevcut zaten! Mesela istediğiniz bir keki seçin, mikserle çırpın, fırına atın ve misler gibi ev yapımı kekiniz olsun! Çok basit!
Evet, aynen bunu yaptım; açıkçası çok da başarılı oldum ve kekler, pastalar o kadar beğenildiler ki olmaması gereken en kötü şey oldu ve benden tarif istediler…
Aslında tam da o noktada dürüstlüğü seçip, kekin markasını verebilirdim ya da eğer illa saklamak istiyorsam duymazdan gelebilirdim ama içimde yaşayan ve uslanmaz bir sahtekâr olan Pınar devreye girdi o anda…
Tarifler vermeye başladım:
4 su bardağı şeker! (bunu hangi akla hizmet söyledim bilmiyorum)
7 yumurta! (bunu söylediğimde şüphelenmiş olmaları gerekiyordu aslında)
Hayır, hayır un yok! (asıl bu kısımda benim mutfağı sadece dekor olarak kullandığımı anlamalılardı)
İrmik koyuyorum ben, 3 su bardağı! (un olmamasına şaşırdıkları sırada aklıma gelen en inandırıcı malzeme bu olmuştu)
Hiç yağ koymadım! ( sağlıklı olduğunu düşünmelerini arzulamıştım)
Kabartma tozu mu? Ha, evet 2 paket! ( olmasının şart olduğunu soruş tarzlarından anladığım için malzemeden kaçtığımı düşünmelerini istemedim de)
Bir çimdik vanilya! (''bir çimdik'' kalıbını hep kullanmak istemiştim ve fırsatını bulunca da kendime engel olamadım)

Daha başka nasıl bir hayal gücü kattım kekin içine bilmiyorum ama 20 dakikaya yakın tarif verdiğimi hatırlıyorum…

Verdiğim tariften sonra birçoğunun aklı karıştı! Ya kendi hünerlerinden şüpheye düştüler ya da benim gerçek tarifi vermek istemeyen pis bir bencil olduğumu düşündüler. Hayatı ve beni tanıyan birkaçı da hazır kek kullandığımı anlamıştır muhtemelen ama keki fırından onların yanında çıkarttığım için ispatlama şansları asla olmayacak…

Utanmıyor muyum? Çok utanıyorum tarifi verirken çok saçmaladığım için…
Pişman mıyım? En başta tarifi vermeyi kabul ettiğim için çok pişmanım…

Siz, siz olun ve asla hazır malzemelerden yapılmış yemeklerin, pastaların, tatlıların filan tariflerini vermeye kalkmayın. Hele ki benim kadar ilgisizseniz bu konuya karşı, ağzınızı bile açmayın! Ki; benim bu konuya karşı olan ilgim bir ağacın, bu konuya karşı duyabileceği ilgiyle eşdeğerdir…
Ya da daha da kolayı en baştan fırın, pastane gıdası koyun önlerine…
Daha da güzeli gelmesin kimse sizin evinize; dışarıda buluşun…

Yıllar boyunca beni dört dörtlük bir ev kadını gibi yetiştirmek için sınırsız çaba harcayan annemin bu yazıyı okuma ihtimaline karşılık da ''Burada okuduğun her şeye inanma, anne; elbette misafiri de seviyorum, yemek de yapabiliyorum'' sözleriyle şimdilik HOŞÇAKALIN diyorum…

NOT: Anne, sana verdiğim puf böreği tarifinin sadece ''fırında pişme süresi'' doğru!