Bela seviyoruz biz…
MODA HABER

Bela seviyoruz biz…

Kötü ve çirkin öldü; yaşasın iyi adam…

GÜNCELLEME TARİHİ: 16 Mart 2011

Sürekli olarak ''gerçek, mutlu ve sonsuz aşkı aradığımızı'' söylesek de; belaya bayılıyoruz…
''Düzgün adamları'' adamları hayatımıza sokmaktan itina ile kaçınıyoruz…
Ödümüz kopuyor; ''sorunsuz bir ilişki yaşayacağız'' diye…
Sorunsuz adamla aşk yaşanmaz sanıyoruz… İyi adamlarla eğlenceli zaman geçirilmez zannediyoruz…
Niyeyse her açıdan zor olan adamlar çekici geliyorlar bize…

Ama belli bir yaşa kadar…
Ya da akıllanana kadar diyelim…
Yaşanabilecek her türlü saçmalık, her türlü zorluk ve her türlü bela yaşandıktan sonra sabahları ''gerçek adamlarla'' uyanmamız gerektiğini öğreniyoruz…
Maceracı ruhumuzu, işte o gün tarihe gömüyoruz…

Kısacası; Gençken illa ki ''serseri ruhları'' tercih ederken âşık olmak için; büyüdükçe ''adam gibi adamların'', âşık oldukları kadınlar olmayı ve onlara âşık olmayı öğreniyoruz. Daha da önemlisi paylaşımın, sevginin, huzurun, güvenin ve dürüstlüğün varlığını kavrıyoruz... Ve bazen sadece bir günde büyüyoruz!..

Geçen gece kızlarla oturduk ve ''belalı aşklarımızı'' konuştuk… Artık ne istediğimizi anlattık…

''Benim sürekli ama sürekli yalan söyleyen bir sevgilim vardı; hani çalıştığı için yorgunluktan ölmek üzere olduğu saatlerde bir partide olduğu ortaya çıkan'' dedi bir tanesi… Ona, 10 üzerinden 3 verdik o adama. Yaratıcı bir zekâya sahip olmadığı için ve yalan söyleme hakkını basit bir partiye gitmek için kullandığı için… Klişeydi arkadaşımızın o sevgilisi…

''Gittiğimiz yerlerde, gecenin sonuna doğru özellikle kavga çıkartıp, masayı terk eden ve hesabı bana yıkan sevgilimi hatırlıyor musunuz?'' dedi bir başka arkadaşım… Hatırlıyorduk, evet! Yaratıcılığından ve iflah olmaz sahtekârlığından dolayı; 10 üzerinden 6 alarak, o geceki sohbet konumuzun karakterlerinden biri olmayı noktaladı o adam…

''Benim, bana grup seks teklif eden ve eğer onun her dediğini yaparsam çok mutlu bir ilişkimiz olacağını söyleyen bir sevgilim vardı ama ben size bu kısmını o zaman anlatmaya utanmıştım. Gerçi öyle bir şeyi hiç yaşamadık ama ilişki biraz daha devam etse, onu mutlu etmek için yapabilirdim belki'' dedi diğeri fısıltı gibi bir sesle… Ona puan veremedik konuyu uzun zaman sonra, dışarıdan dinlediğimiz için. Ama arkadaşımızı ''salaklık'' mertebesine yükselttik, o ayrı!

''Hani benden sürekli olarak para isteyen bir adam vardı ya; ayrıldıktan sonra tesadüf eseri onu tanıyan birileriyle tanıştım ve onun aslında jigolo olduğunu söylediler bana. Hem de mecazi anlamda değilmiş, gerçekmiş'' dedi yalancı partici çocuğunun eski sevgilisi yeniden ağzını açarak… 10 üzerinden 3 alan sevgilisinin açığını, farklı bir mesleğe sahip bu sevgilisi ile 10 üzerinden 10 alarak kapatmayı başardı haliyle kızcağız…

''Benim tüm sevgililerimde yalancılık ve gerçek ilişki yaşamama sorunu vardı'' dedim ben… Biliyoruz dediler ve sıradan buldular benim geçmişimi…

Bu kadar klişe olmak beni tatmin etmedi ve nefes almadan sıralamaya başladım bu kez:
'' Çok aldatıldım'' dedim. Aslında bundan emin değilim ama el alem, eski sevgilisinin gerçek mesleğinin bir çeşit fahişelik olduğunu söylerken ben sadece ''yalancı sevgilili'' bir geçmişi sönük bulmuştum…
''Havada kalan ve bitip, bitmediği; olup, olmadığı belli olmayan ilişkiler yaşadım'' dedim… Bunun da klasik olduğunu söylediler…

''Memleketinde kendine ait bir radyo kanalı olduğunu söyleyen sevgilim aslında o radyoda sadece çok kısa bir sürü çalışmış; o radyo onun değilmiş'' dedim gururla ama bunun da yalancılığa dâhil olduğunu söyleyip, beni kırmamak adına 10 üzerinden 2 verdiler. Ben de az da olsa bir puan almanın huzuru ile sustum…

Yalancılar, çapkınlar, bağlanma sorunu olanlar, para avcıları, seks kolikler, alkolikler, üzenler, aldatanlar, ihmalkârlar, işine gelince arayanlar, tembeller, hayalperestler, psikopatlar, boş vaatlerde bulunanlar… Sıralandıkça sıralandı… Gerek yaşananlardan; gerekse duyulup, dinlenenlerden… Çok kötü oldukları halde kadınları kendilerine âşık eden adamlar anlatıldı…

Sonra herkes, artık huzuru aradığını ve artık ''gerçek adamlarla'' bir ilişki paylaşmak istediğini söyledi… Herkes aynı konuda karamsar olduğunu da itiraf etti usulca: ÖYLE BİR ADAM VAR MI?

Evet, var öyle bir adam…
Ben öyle bir adam tanıdım geçtiğimiz günlerde…
Gerçek bir adam tanıdım…
Biliyorum; özellikle benim için oldukça şaşırtıcı bir durum ama kanlı canlı gördüm ben öyle bir adam…
Dürüst ve halini, tavrını, durumunu, düşüncesini net bir şekilde ortaya koyan bir adamla tanıştım ben…
İnsana bakarken ''insan gibi bakan'' bir adamla, sohbet ettim saatlerce… Evet, ayrıca sohbet de edebiliyor…
Bugün söylediğini yarın bir kıvırmayan bir adamla saatlerce gülebildim ben…
Bir kadının beyniyle sevişmeyi bilen bir adam o…
Başka biri gibi davranmayan, başka biri davranmama sebep olmayan bir adam…
Boş vaatlerde bulunmayan; anlık istekleri uğruna bir hayal dünyası yaratmayan ''gerçek bir adam''.
Kahveyi tıpkı benim gibi sade ve şekersiz içen bir adam üstelik. Ki en çok bu kısmı hoşuma gitti…
İnsanda, yanında uyanma isteği uyandıran bir adam…
Bir kadının zekâsını ve düşündüklerini önemseyen bir adam…
Gözüm arkada kalmadan, arkamı dönebileceğim bir adam…
İlla ki bir ilişki yaşamak uğruna, yaşanabilecek bir dostluğu bozmamaya özen gösterecek kadar iyi bir adam… Dostluğa önem veren bir adam…
Saygı duyulacak ve eğer ''sevgili'' olunursa huzur verecek bir adam…
Gülümsemenin çok ama çok yakıştığı bir adam…
Benim sevgilim olur mu bilmiyorum ama bana ''umut'' verdiği bir gerçek… Böyle adamların varlığını, gerçekten var olduklarını bana gösterdiği için umut verdi…
Arkadaşlarım pek inanmadılar öyle bir adamın gerçekliğine ama ben gördüm, varlar…
Belki çok iyi bir arkadaşım olur; belki yanında uyanmaya doyamayacağım bir adam. Belki gecenin bir yarısı evden çıkıp, sokakta kokoreç yiyeceğim bir arkadaşım haline gelir; belki de elini hiç bırakmayacağım bir sevgili haline gelir… Belki bir gün bir kızım olursa, onun babası olur; belki de kızlarımız arkadaş olurlar…
Belki geceleri yazarken, acıktığımda bana yemek getirecek bir dost olarak kalacak; belki de gece kalkıp, beraber yemek yapabileceğim bir sevgili…
Sevgilim olursa belki 3 ay sürecek, belki 33 yıl ama ne kadar sürerse sürsün dürüstlüğü yaşatacak şüphesiz… Ben, ben olacağım, o da, o…

Votkayı tıpkı benim gibi sek içen bu adam benim neyim olur bilmiyorum ama ''bir kadının'' hayatında her şey olabilecek kadar gerçek bir adamın varlığını görmekten mutluyum ben…
Demek ki hayal değilmiş, doğru adamları bulmak…
Demek ki böyle adamlar da varmış…

Artık maceracı ruhlarımızı geride bıraktığımız ve huzuru arayıp, mutluluğu paylaşmak istediğimiz yaşlardayken; bu umuda sahip olmak son derece iyi geldi bana…
Etrafınıza iyi bakın…
Belki sadece arkadaşınız olacak o ''iyi adam'' sizin ama ''iyi adamlarla'' neşe, eğlence, huzur, mutluluk, saygı ve dürüstlük yaşanabileceğini öğretecekler size… Eğlencenin ''serseri ruhlu, kötü adamların'' tekelinde olmadığını gösterecekler…
''Aşk''ın iyi adamlara daha çok yakıştığını fark ettirecekler…

En önemlisi dostluğu yaşatacaklar varlıklarını ortaya koyarak…

Herkese serseri ruhlardan uzak, huzuru ''iyi adamlarda'' bulabilecekleri bir hayat diliyorum…