![Amsterdam'da karantina günleri](https://idrg.tmgrup.com.tr/harpersbazaar/gallery/2020/05/18/4pfuZh3ObMfomCurUYIW4kOx9fIn1cgt2keJxCEe.jpg)
![Amsterdam'da karantina günleri](https://idrg.tmgrup.com.tr/harpersbazaar/gallery/2020/05/18/Lvj3iMHTVW2xEH2vlkOtrMHLTGJEU59jCj3K8snC.jpg)
Amsterdam'da karantina günleri
![Amsterdam'da karantina günleri](https://idrg.tmgrup.com.tr/harpersbazaar/gallery/2020/05/18/Lvj3iMHTVW2xEH2vlkOtrMHLTGJEU59jCj3K8snC.jpg)
ANIL ATALAN / AMSTERDAM MODA FİLM FESTİVALİ DİREKTÖRÜ
Corona salgını birçoğumuzun hayatı boyunca yaşadığı ve umalım ki yaşayacağı en travmatik, en büyük küresel kriz. Hep bizimle olacağına garanti gözüyle baktığımız, dışarıya çıkmak, sevdiklerimize sarılmak gibi en basit kişisel özgürlüklerimizin elimizden alınması, en büyük Batı medeniyetlerinin sağlık sisteminin çöküşüne şahit oluşumuz, kapıda bekleyen benzeri görülmemiş yıkıcı ekonomik ve çevresel kriz… Hepimiz apokaliptik bir senaryonun içinde gibiyiz. İlk defa bu kadar eşitlikçi, sınırlara bakmadan herkesi vuran global bir tehditle karşı karşıyız ve buna karşı 'yalnız ama beraber' bir savaş veriyoruz. Tanık olmak korkutucu ve şok edici ama aynı zamanda büyüten, bir araya getiren ve güçlendiren bir deneyim.
Bu süreç bana yaşamanın çok da karışık bir şey olmadığını öğretti. Gerçek lüksün özgürlük ve sağlık olduğunu, bütün farklılıklarımıza rağmen hepimizin aynı temel korkularda, aynı umutlarda birleştiğimizi hatırlattı. Hepimiz inadına yaşıyoruz. Öncelikle bunu anladım. Bütün dünya olarak evde oturma eyleminin içindeymişiz gibi geliyor. Tabii, evde kalabilecek kadar şanslıysak. Bu kolektif ama yalnız eylemin parçası olmak, gardı düşürmemek, kendi kendimize yetebildiğimizi görmek hayatım boyunca benimle kalacak bir farkındalık yarattı. Karantinada sandığımızdan daha dirayetli ve becerikli olduğumuzu keşfediyoruz gibi.
Hâlâ ekmek veya banana bread yapmayı öğrenememiş olmam da beni epey şaşırtıyor. Evde en rahat ettiğim yer salon çünkü bütün hayati parçalar burada: Gün boyu güneşi içeriye alan büyük pencereler, atıştırmalık kaçamaklar için açık mutfak, rahat bir kanepe, dergilerim ve uzun dizi maratonları için başından kalkamadığımız televizyon...
Geleceğe dair planlarım ve hayallerim küçülmedi. Moda sektöründe perakende, marka yönetimi, pazarlama ve görsel tasarım gibi birçok alanda çalışmış bir insan olarak, bu kriz sonunda işlerin bir daha eskisi gibi olmayacağını öngörmem yanlış olmaz. Yeni kabiliyetler, yeni iş yapış şekilleri, yeni deneyim kurguları öğrenmek gerekiyor. Bu mecburi 'reset' sonrası, eskiye takılmadan daha sağlıklı ve sağduyulu bir moda ekosisteminin parçası olmayı umuyorum. Umalım ki daha sürdürülebilir, doğayla barışık bir ekonomik modelle bu travmatik küresel krize cevap verelim.
2020 yılının kolay geçmeyeceği ve birçok iş kolunun ve sektörün yıkıma uğrayacağı kesin gibi görünüyor. Büyük bir toplumsal uyanış ve yeni iş modelleri ile kriz sonrası dünyanın şekilleneceğini düşünüyorum. Her şey normale döndüğünde ilk olarak sosyal medya detoksu yapmayı planlıyorum.
![Amsterdam'da karantina günleri](https://idrg.tmgrup.com.tr/harpersbazaar/gallery/2020/05/18/1pbtuNmqg76OW3wWQYj1fiK22YqvCFvu2Gz4zqVx.jpg)
Amsterdam'da karantina günleri
![Amsterdam'da karantina günleri](https://idrg.tmgrup.com.tr/harpersbazaar/gallery/2020/05/18/1pbtuNmqg76OW3wWQYj1fiK22YqvCFvu2Gz4zqVx.jpg)
EZGİ BOZKURT / 5TH POSITION MARKASININ KURUCU ORTAĞI
Bu salgının, insanlığın normal kabul ettiği hayat tarzının sonucu olduğunu düşünüyorum. Başka türlere yaşam hakkı vermeden, kendi türünü piramidin tepesi olarak düşünen insanlığın yanılgısı tarih boyunca defalarca kez yüzüne tokat gibi yapıştı, bu da başka bir tokat. Bu süreç hayatlarımızın ve hayallerimizin ne kadar kırılgan olduğunu fark ettirdi. Herkesin odağı bir anda 'hayatta kalmak' oldu. Bir de fiziksel olarak uzaklaştırsa da, ruhen yakınlaştırdı. Apartman kapımıza bıraktığımız, "Dışarıda yapılacak işleri için yardıma ihtiyacı olanlar bizi arayabilir" notunun, komşularımız tarafından kapımıza bırakılan çiçekler ve kartlarla kutlanması bir ömür unutmayacağım bir mutluluk.
Evde, günü kaçırdım hissi beni çok mutsuz ettiği için çok geç yatıp, çok geç uyanmamaya gayret ediyorum. Bir de her sabahım kedimin günaydın masajıyla başlıyor, şanslıyım. Evde kalmanın artısı; şu sıralar kardeşimin doğum günü hediyesi olan suluboyamı keşfediyorum. Her zaman kuru kalem çizimler yaptım, akrilik boya, marker kullandım ama suluboyayı sanırım en son ortaokulda filan elime almıştım.
Evde kalmanın eksisi; beraber zaman geçirmeyi seven bir çift olsak da erkek arkadaşımla bazen kişisel alan arayışından biraz hırçınlaşabiliyoruz. Salgın haberlerinin başlangıcı, bizim üretim için satın alma yapmaya başladığımız döneme denk geldi. Çok da farkında olmadan zamanında ve şu an için doğru görünen bir kararla üretimi erteledik. İyi ki de öyle yapmışız çünkü okyanustan toplanan plastik atıklarla yapılan sürdürülebilir, çok sevdiğimiz kumaşımızı aldığımız İtalya, salgından en çok etkilenen ve üretimin durduğu yer oldu.
Üretime devam etmeye karar verip, kumaşları sipariş etmiş olsaydık yaşayacağımız stresi ve zararı hayal bile edemiyorum. Salgının başlangıcından beri her gün defalarca dünyadaki vakaların, ölümlerin sıralandığı web sitelerini kontrol ediyordum. Bunun bana iyi gelmediğini fark ettim sonunda. Artık bu takip işini, eğer önemli bir şey olmadıysa günde bir kere, akşam saatlerinde haberleri okuma haline getirdim.
Modumun düştüğünü hissettiğimde bana en iyi gelen şey ise sevdiklerimle video görüşmeler yapmak oluyor. Onların iyi olduğunu görmek ve bilmek, seslerini duymak keyfimi yerine getiriyor. Her şey normale döndüğünde, başka türleri besin ya da hizmetkar gibi görerek, dünyanın bizim etrafımızda döndüğünden emin olarak yaşamaya devam edemeyiz.
Doğanın bize ihtiyacı yok ama bizim ona var. Şu an sanırım hâlâ kendimi biraz rüyada gibi hissediyorum. Şimdilik tek gelecek planım daha çok gezmek, görmek, keşfetmek, anlamak.
![Amsterdam'da karantina günleri](https://idrg.tmgrup.com.tr/harpersbazaar/gallery/2020/05/18/9FjSIk7h0epG3JF3XawBX3lyZWzjwh0qLuw4et0H.jpg)
Amsterdam'da karantina günleri
![Amsterdam'da karantina günleri](https://idrg.tmgrup.com.tr/harpersbazaar/gallery/2020/05/18/9FjSIk7h0epG3JF3XawBX3lyZWzjwh0qLuw4et0H.jpg)
İLKER TOPDEMİR / SEYAHAT YAZARI
Doğanın mükemmel bir dengesi var ve maalesef biz insanlar tüketim odaklı olduğumuz için o dengeyi bozuyoruz. Yani bu virüs ister insan yapımı olsun, ister doğa ananın bir dersi; yaşadığımız süreç, bir durup neler yaptığımıza ve hangi alışkanlıklarımızdan vazgeçmemiz gerektiğine bakmamız için fırsat. Baksanıza, şu kısacık zamanda bile doğadan ne güzel sesler yükseldi.
Pandemi bize vücut ve beyin olarak kuvvetli kalmamız ve mutluluğu içimizde aramamız gerektiğini öğretti. Her şeyin göreceli olduğunu, alışılagelmiş rutinlerin aniden son bulacağını öğrendik. Her şeyi anda kalarak yaşamak gerek, o bana çok net bir mesaj oldu.
Evim artık seyahat aralarında uğradığım bir yer değil, en güvenli mekan, en sağlam limanım. Fark ettim ki seyahatlerimi de evime taşımışım; her köşesinde başka bir hatıra buluyorum. Amsterdam'da yaşadığım için bisiklet ile hava almak için spor yapıyorum. Terasımda çiçekler ve toprak ile haşır neşir oluyorum. İlk başta herkes gibi ben de herhangi bir rutine bağlı kalmadım ama bu durum daha yorucu oldu.
Meditasyon yapmak beni zihnen çok rahatlattı ve kaygılardan arınmama yardımcı oldu. Bu süreç yaratıcılığımı da iyi yönde tetikledi. Daha odaklanmış yazabiliyorum ve zihnimde günlük temponun yorgunluğu olmadığı için çok daha verimli sonuç aldığıma inanıyorum.
Tüm dünya aynı dertle uğraşırken, sahiden şükretmek lazım elimizde olanlar için. İzolasyonun eksileri ise kilo almak, yaşadığın kişiyle tartışmalar yaşamak ve bir zaman sonra her şeyin gözüne batması. Ben sosyal bir insanım; her ne kadar telefonla çok görüşsem de sevdiklerimle bir kahve için buluşmayı, sokakta ayaküstü sohbet etmeyi, yemek masası etrafında gülüp eğlendiğim günleri çok özlüyorum.
Evde sarı renkli, tek kişilik bir koltuğum var. En rahat ettiğim yer ve salondaki okuma köşem orası. Çok güzel ışık alıyor ve her oturduğumda kendimi okuduklarıma dalmış buluyorum. Ama hâlâ aklımdaki tek şey seyahat etmek! Seyahat benim beslenme kaynağım ve halen her gün haritadan nerelere gidebileceğime bakıyorum. Genelde çok çabuk modu düşen ve motivasyonunu kaybeden biriyim ama bu aralar düştüğünde zor durumda olan insanları düşünüyorum ve şükrediyorum.
Bence şükretmek bu hayattaki en önemli şey. Bu dönemde bana en iyi gelen şey kuş sesleri oldu. Bugüne kadar hiç gün boyu evin içine gelen bu kadar güzel kuş sesleri duymamıştım. İnsana huzur veriyor. Her şey normale döndüğünde ilk olarak sokağa çıkıp fütursuzca koşmak istiyorum. Bir de ailemi görmek...
![Amsterdam'da karantina günleri](https://idrg.tmgrup.com.tr/harpersbazaar/gallery/2020/05/18/ZkptylpwZNngKiaPSJ7MHOBHzCzs37RA5loVNktK.jpg)
Amsterdam'da karantina günleri
![Amsterdam'da karantina günleri](https://idrg.tmgrup.com.tr/harpersbazaar/gallery/2020/05/18/ZkptylpwZNngKiaPSJ7MHOBHzCzs37RA5loVNktK.jpg)
ROOS ABELS / MODEL
Belki kulağa garip gelecek ama bence doğa ana sakin olmamızı ve bir şeyi yapmadan önce iki kere düşünmemiz gerektiğini söylüyor. Hollanda'da hava kirliliği azaldı, sular temizlendi. Bana göre bu bir işaret. Bu kadar masum insanın ölmesine neden olan bir virüs için insan yapımı diyemem. Bu çok acımasızca olurdu.
Tüm bu yaşadıklarımız bana her insanın ne kadar farklı olduğunu gösterdi. Bazıları oldukça umursamaz ve sakin. Bense tam anlamıyla dışarının insanıyım. Maceralar yaşamayı özledim.
Evde ailemle kalıyorum. Her gün 08:00 gibi kalkıyorum. Erken kalmayı çok sevdiğimi fark ettim. Sürekli seyahatlerde olduğum için daha geç kalkardım. Erken uyanmak beni mutlu ediyor ve çok fazla enerji veriyor. En yakın arkadaşımla koşuya gidiyorum. Kahvaltıdan sonra da güne başlıyorum. Genelde büyükannemi ve büyükbabamı arayıp, bir şeye ihtiyaçları olup olmadığını soruyorum. Günün gidişatına göre plan yapıyorum. Şaşırtıcı şekilde Hollanda'da bu aralar hava çok güzel.O yüzden bahçemde oturuyorum ve güneşte bol bol yürüyorum. Bir de bu aralar fazlasıyla yemek yapıyorum, hatta kendi tariflerimi yaratmaya başladım. Yaptığım her şeyden bir parça da büyükannem ve büyükbabama götürüyorum. Sosyal mesafeye dikkat ederek tabii.
Evde yaşamın artısı, ailemle daha fazla zaman geçirme şansım oldu. Bu çılgın zamanlarda birbirimize sahip olduğumuz için ne kadar şanslı olduğumuzu fark ettik. Eksi tarafı ise aileme ve arkadaşlarıma sarılamamak.
Model olduğum için fotoğraf çekimlerinin ve şovların olmaması garip geliyor. Ama şu an çekimleri Facetime üzerinden yapmaya başladım. Kendi fotoğrafımı çekmem gereken anlar da oluyor. Çok eğlenceli. Yani hâlâ çalışıyorum ama her şeyi kendim yapıyorum diyebilirim.
Pandemi sona erdiğinde zor günler bizi bekliyor. Ekonomik kriz yaşayan şirketler ve işlerini kaybedenler için çok üzülüyorum. Bu konuda ne kadar şanslı olduğumu tekrar fark ettim. Umarım düzenlemeler doğru bir şekilde yapılır ve herkes işine dönebilir. Geleceğe dair planlarıma gelince; bu süreçte düşünce şeklimi değiştirdim. Hayatın tadını çıkarmalıyız. Her şeyi garanti altına almaktan vazgeçmeliyiz çünkü aslında bu konuda bir gücümüz olmadığını gördük.
Psikolojik olarak da zorlu olan bu dönemde ruh sağlığımı korumak için pozitif kalmaya çalışıyorum. Eğer modum düşerse hayattaki şansımı düşünüyorum ve kendimi toparlıyorum. Rahatlamak için yoga yapıyorum ama sanırım müzik bana en iyi gelen şey. Bu zor günlerde insanlar birbirlerine karşı daha anlayışlı ve kibar olmalı. Ne kadar çok sağlığımıza dikkat eder, evde kalırsak, o kadar kısa sürede hayatlarımıza geri dönebiliriz. Her şey normale döndüğünde tüm aileme ve arkadaşlarıma sıkıca sarılacağım!