Caroline Daur ile stili ve sosyal medya üzerine
Instagram fenomeni Caroline Daur’u bir gün boyunca Berlin’de takibe aldık; sevdiği restoran, galeri ve butikleri gezerken stili ve sosyal medya üzerine lafladık.
GÜNCELLEME TARİHİ: 27 Haziran 2018
Güneş Uysalefe
Fotoğraflar Burak İşseven
Sosyal medya, herkes gibi biz editörlerin de hayatını değiştirdi. Gazete ve dergiler, beğeni ve takipçi sayısı gibi kriterlerle karşılaşmaya; bir zamanlar fikir lideri olarak görülen gazeteci kesimi de blogger'lar ile kıyaslanmaya başladı. Eski ve yeninin çarpışması günümüzde sürerken, iyi ile kötüyü ayırmak elzem oldu. Kimi basılı yayın organı sosyal medya stratejileri sayesinde başarıyla evrildi, kimisi kimliğini kaybetti. Bazı blogger'lar otantik olmayı başararak neden bu sahnede yer almayı hak ettiklerini kanıtlarken, bazısı sadece nicelik değil, niteliğin de bir ölçü birimi
olduğu gerçeğiyle yüzleşerek gölgede kaldı.
Caroline Daur, bu yarışa 1.5 milyon takipçisiyle Almanya'dan katılıyor. Kendisi aslen Hamburg'lu belki ama uluslararası boyutta bir blogger olarak sürekli seyahatteki bir dünya vatandaşı. Örneğin Berlin'deki Titanic Hotel'de start verip, şehrin sokaklarını kendisiyle keşfe çıktığımız ve stilini yakından tanıdığımız fotoğraf çekimimize Barselona'daki Diesel çekiminden geldi, ertesi gün Milano'ya Versace çekimine uçtu, bu kelimeler yazıya geçerken ise Cannes Film Festivali'ndeydi. 23 yaşındaki Daur, gerçekten de bu tempoya mükemmel uyum sağlayacak bir enerjiye sahip. Hızlı düşünen ama pek kolay karar veremeyen, çalışkan ama eğlenmeye düşkün, genç ama bir o kadar da profesyonel; onu bir 'influencer' yapan da işte bu kusurlu güzelliği, kendi gibi oluşu ve bundan asla ödün vermeyişi.

Herkesin anlata anlata bitiremediği Berlin'deyiz. Bu şehri senin için özel kılan nedir?
Zengin tarihi ve çokkültürlü yapısıyla Berlin'i çok seviyorum. O kadar sık burada vakit geçiriyorum ki, gelir gelmez kendimi evimde hissediyorum.
Aslında çok sık seyahat ediyorsun, başka hangi rotalar favorilerin arasında?
Üzerimde bıraktığı etki açısından Los Angeles'ın yerini başka hiçbiri tutamaz. Bir gün orada yaşama düşüncesi çok hoşuma gidiyor. Sanırım birçok arkadaşım orada yaşıyor diye böyle hissediyorum.

Madem öyle, Los Angeles'taki birkaç favori adresini öğrenebilir miyiz?
Restoran olarak favorilerim vegan seçkisiyle Gracias Madre, Urth Café, Alfred Coffee, Zinque ve The Ivy. Arkadaşlarla buluşmak için önereceğim oteller The Beverly Hills Hotel ve Chateau Marmont. Wasteland ve What Goes Around Comes Around ise en sevdiğim vintage mağazalar.
Seyahat ederken özellikle daha fotojenik yerleri tercih ediyor olmalısın. Herhangi bir fotoğrafı Instagram'da paylaşmadan önce uzun uzun düşünür müsün? Bu konuda spontan mı, yoksa mükemmeliyetçi mi olduğunu söylerdin?
Tam olarak hangi noktada fotoğraf çekeceğime karar verme konusunda geçtiğimiz yıllar içinde kendimi geliştirdiğimi söyleyebilirim. En başlarda doğru köşeyi bulmak için çok vakit harcıyordum. Şimdilerde akışına bırakıyorum.

Ne giyeceğine nasıl karar verirsin? Stiline dair neler söyleyebilirsin bize?
Bence eğlendiğiniz ve giydikleriniz içinde kendinize güven duyduğunuz sürece stil sahibisiniz demektir. Stil konusunda kendimi bir bukalemun olarak görüyorum. Bir gün girly, bir başka gün androjen olabiliyorum. Önemli olan otantik ve gerçekten sevdiğim parçaları seçmem. Giydiğim marka her neyse onunla özdeşleşiyor olmalıyım.
Birkaç favori markanı alalım...
Jacquemus çünkü koleksiyonları ultra modern ve soyut ama aynı zamanda güncel ve zarif. Prada çünkü hem spor hem de sıradışı bir çizgisi var; her parça kafaları döndürme gücüne sahip. Gün boyu giyilebilir eğlenceli parçaları ve uygun fiyatlarıyla Ganni. Jean takıntım var, en çok giydiğim şey! En sevdiğim marka ise Levi's. Son olarak, giyer giymez size kendinizi seksi ve feminen hissettirme gücüne sahip ayakkabılarıyla Gianvito Rossi.


Bu yaz seve seve boyun eğeceğin bir trend var mı?
Transparana bayılıyorum. Bu sezon görünenin ardındakiler ön planda. Bir parti gecesi için en uygun trend.
Eğer İlkbahar/Yaz 2018 tasarımlarından bir wishlist yapacak olsan, listende hangi parçalar yer alırdı?
Kareli Ganni tulum, Prada kemer çanta, Kenneth Jay Lane küpeler, Jacquemus spiral topuklu sandaletler, yırtık Monse jean, beyaz Illesteva gözlükler.

Bu arada, kendini yakın hissettiğin belli bir ideoloji var mı? Örneğin kürk giymemek veya geri dönüştürülmüş ürünlere öncelik vermek gibi.
Bence moda modern toplumun yön verdiği bir çeşit yaratıcı kişisel dışavurum. Kimi lüks markanın kürk üretimini reddetme kararını ben de destekliyorum.

Blogger platfor mu artık doyum noktasına ulaşmış durumda, sence bu işte başarılı olmanın sırrı ne?
Bence dijital dünya genişledikçe herkese yer açılıyor. Kendini ifade etmenin o kadar çok yolu var ki... Farklı insanlar ve platformlar üzerinden yeni şeyler keşfetmeyi çok seviyorum. Başarılı olmanın tek bir yolu yok. İnsanlar sosyal medya üzerinden yaşamlarının farklı yönlerini paylaşmayı seviyorlar. Benim için de takipçilerimle kişisel hayatımı paylaşmak ve onlarla etkileşimde olmak önemli. Onların hikayelerini dinlemek bana iyi geliyor, hayata dair öyle çok şey öğreniyorum ki...
Güzellik, takipçi ve beğeni sayısında önemli rol oynayan bir faktör, senin benimsediğin özel bir spor ve beslenme rutini var mı?
Dengeli beslenmeye, farklı meyve ve sebzeleri günlük öğünlerime katmaya dikkat ediyorum ama tatlıya düşkünüm ve gerçek bir kahve bağımlısıyım. Sanırım her şey doğru dengeyi bulmakla alakalı.

Bakım çantanın vazgeçilmezlerini paylaşır mısın?
Benim için mükemmel nemlendirici La Mer'inki, sıvı highlighter olarak Marc Jacobs, ruj içinse MAC tercih ediyorum.
Herkese uyacağını düşündüğün bir güzellik tüyon var mı?
Bu tüyo hiç orijinal değil belki ama bol su için! Ben günde en az iki litre içmeye gayret ediyorum. Cildinizi ve vücudunuzu doğal olarak besliyor, özellikle de benim gibi sık seyahat ediyorsanız.

Bir Instagram fenomenine dönüştüğünden bu yana sence hayatın nasıl değişti? Bu işin hayatına neler kattığını söylerdin?
Sanırım işimin en iyi yanı artık dünyanın dört bir yanında arkadaşlarımın olması. İnanılmaz insanlar tanımama ve dünyayı gezmeme yaradığını söyleyebilirim.
Sosyal medyada politik olarak doğru olanı söylemek veya takip etmek gibi görünmez bir baskı var sanki; çevrimiçi ortamda ne kadar özgür olduğunu düşünüyorsun?
Ben böyle bir baskı hissetmiyorum. Benim Instagram hesabımda hiç kimse dışlanmaz. Takipçilerim aracılığıyla farklı etnik grupları, dinleri ve tercihleri keşfetmeyi çok seviyorum. Önemli olan açık fikirli ve nazik olmak.

Peki, ya kadın vücudunda göğüs ucu gibi bölgelerin sansürlenmesi ve cinsiyetler arası çifte standard uygulanması için ne dersin?
Bence bu sansür gereksiz, herkes paylaşımlarında özgürce ifade edebilmeli kendini. #Freethenipple propangadası ve feministler bence bu konuya dair farkındalık yaratma konusunda çok başarılılar ve sesleri daha çok duyulmalı.





