Doğu hikayeleri
MODA

Doğu hikayeleri

Anadolu rock, sokak giyimi ile buluştu. Paris’teki yeni koleksiyonu ile dünyaya doğu kültürünü tanıtmaya devam eden Les Benjamins’in yaratıcısı Bünyamin Aydın için önemli olan gelecekte elde edeceği başarılar...

GÜNCELLEME TARİHİ: 11 Nisan 2020

Bade Çakar

Paris Moda Haftası'nda tanıttığınız Wild Wild East koleksiyonu sizin için ne ifade ediyor?
Gençliğime dönmek istedim, o yüzden Anadolu rock'tan esinlenerek bir koleksiyon tasarladım. Özellikle Barış Manço, Erkin Koray gibi sanatçılar Doğu kültürüyle Batı'dan gelen psychedelic rock ilhamını bir araya getirdikleri, Türkiye'den dünyaya yayılan parçalar yaratıyordu. O dönemin giyim tarzı, müzikleri bana ilham verdi. Kostüm gibi ürünler tasarlamak istemedim, bu yüzden Les Benjamins Sonbahar/Kış 2020 koleksiyonunun minimal bir duruşu var.

Koleksiyonun öne çıkan detayları neler?
Severek tasarladığım, 1970'li yıllardan esinlendiğim yakalar, özellikle sokak kültüründen gelen siluetler ile çok güçlü bir tezatlık yarattı. Ayrıca Barış Manço ve Cem Karaca'nın albümlerinden esinlendiğim psychedelic panelli denim ceket favorim. Halı deseni bu sezon çok minimal, ton sur ton formda; Les Benjamins'in imzasını desen olarak farklı parçalarda bulacaksınız.

Hayatınızdaki dönüm noktaları da koleksiyona ilham vermiş. Nedir bu dönüm noktaları?
Ben 30 yaşına girdim, Les Benjamins ise dokuzuncu yılını bitirdi. Markanın ana değerlerini koruyarak geleceğini çizmek bana çok heyecan veriyor. Bir yandan kapüşonlu sweatshirt giymek, bir yandan terzi dikim bir pantolon ile kombinleme heyecanı içimden geliyor. Milenyaller olarak biz de artık yaşlanıyoruz, bu evrimi tasarlayabilmek çok heyecanlı.

Batı ve Doğu'nun zıtlıklarını sokak kültürüyle buluşturuyorsunuz. Bir tasarımın kafanızda canlanma süreci nasıl gerçekleşiyor?
Batı ve Doğu, evet, çok iyi bir deyim ama aslında daha çok Doğu'nun beğendiğim halini dünyaya gösterebilmek beni heyecanlandırıyor. Les Benjamins, Doğu kültürünü dünyaya hikayeler ile anlatıyor. Gençlere kültürümüzün zengin ve güzel olduğunu hissettirerek, Les Benjamins'in akımını dünyaya taşıyorum.

Avrupa moda haftalarında yer almak markanıza nasıl bir etki katıyor?
Etkiden ziyade, uluslararası bir platformda koleksiyonunuzu göstermek sizi uluslararası bir marka haline getiriyor. Les Benjamins altı yıldır yurtdışında defile ve etkinlikler düzenliyor. Eminim sizler de markanın dokuz yılda nereye geldiğini görebiliyorsunuz. Hollywood yıldızları mail ve DM'den ürün talep eder hale geldi ve bunu bir Türk markası başardı.

Bu sezon Paris'e hazırlanma süreci nasıldı? Defile için mekan ve temaya nasıl karar verdiniz?
Palais de Tokyo her zaman hayalimdi. Hiç unutmuyorum, yedi yıl önce Rick Owens şovuna davetliydim ve mekanı gördüğümde, "Bir gün burada defilem olacak" dedim kendi kendime. İçimden gelen seslere çok inanıyorum. Stresli bir süreç geçirdim koleksiyon hazırlığında, bir yandan marka ekibi ve mağaza planlamaları da vardı. Ne kadar kreatif konulara ve tasarımlara odaklanmak istesem de; artık mağazanın konseptinden defilenin set tasarımına, baskılarına her şeyden siz sorumlu oluyorsunuz. Ailem, eşim ve dostlarım gerçekten bu süreçte benim stresimi çektiler ve iyi yönettiler. Bu stresler olmadan da bu kadar güçlü bir iş çıkmıyor, o yüzden alıştım diyebiliriz.

Hayatınızın büyük kısmını yurtdışında geçirdiniz. Bu modaya bakış açınızı nasıl etkiledi?
Sadece modaya değil, tüm hayata bakış açınızı değiştiriyor. Türküm ancak bir yandan da dünya insanıyım. Ana dillerim Almanca, Türkçe ve İngilizce. Farklı kültürleri anlamak daha kolay geliyor bana.

Les Benjamins, Amerika'dan Japonya'ya tüm dünyada birçok takipçisi olan bir marka. Bu kadar uzağa ulaşabilmenizin sebebi ne?
Vizyonum, çalışkanlığım, tasarımım, ekibim, istikrarlı olmam.

Hayalleri gerçeğe dönüştürmek nasıl bir his?
Güzel bir his ama ben anı yaşamaktan çok gelecek başarılara heyecanlanan bir insanım. Anın keyfini maalesef çok yaşayamıyorum yapım gereği.

Bu sürede tasarım çizginiz nasıl evrim geçirdi?
Çok evrim geçirdi, halen de geçiriyor. Tasarımın ve öğrenmenin sonu yok. Gelişime aç insanlarız. Les Benjamins Türkiye'de sokak giyimin sesi ama bir yandan da terzi dikimi parçalara başlamış olmamız markayı bambaşka bir yere götürüyor.

Son yıllarda geleneksel modaevleri bile sokak modasına adapte olmaya çalışıyor. Bu konuda düşünceniz ne?
Sokak kültürü ve giyimi artık genel bir akım oldu. Modaevleri bazı işbirliklerinde güzel sentezler yakalıyor. Bu noktada en iyi örnek Dior ile Shawn Stussy'nin Miami'de yaptığı defile. Gerçek hikayelerle, modaevinin DNA'sı dışına çıkmadan işbirliği yapıldığında güçlü bir koleksiyon ortaya çıkıyor. Çok yapmacık ve kısa vadeli projeler ise gelir getirse de uzun vadede zarar veriyor markaya. Bu tabii ki benim fikrim.

Beğendiğiniz tasarımcılar kimler?
Rei Kawakubo, Yohji Yamamoto ve Raf Simons.

Sokak kültürü dendiğinde aklınıza ilk gelen parça?
Nike AirMax 97 Silver Bullet.

Les Benjamins'in tasarımlarıyla insanlara anlatmak istediği nedir?
Minimal bir çizgide Doğu kültürünü ve görsel dünyasını tanıyıp sahiplenmeleri.

Trendler sizin için ne kadar etkili?
Kendi akımını yaratmanın en doğrusu olduğuna inananlardanım.

Les Benjamins İstanbul mağazası kolektif bir yer; sokak modasının vazgeçilmez markalarını da bir araya getiriyor. Bu fikir nasıl doğdu?
Collette'in çocuğuyum. Paris'te o mağazaya girdiğimde, bana Disneyland'in bir çocuğa verdiği heyecan hissini veriyordu. Sarah ve annesinin yarattığı bu konsept beni gençliğimde çok heyecanlandırmıştı. Ben de Les Benjamins sadece kendi tasarımlarını satan bir yer olsun istemedim. Leica kameralar, Bang & Olufsen hoparlörler, Nike, Adidas ve Asics gibi markaların sneaker'ları da satılıyor. Mimarımız Dong ile mağazayı tasarlarken kolektif ve perakende konseptinin dengeli olmasını istedik ve başarılı bir iş çıktığına inanıyorum.

Nike gibi büyük markalarla işbirliği yaptınız. Yakın dönemde sizi yine bu tür işbirlikleri içerisinde görecek miyiz?
Biri Fransız, diğeri Amerikalı iki global dev marka ile işbirliklerimiz var. Bu yıl ikisini de göreceksiniz.

Kendinize koyduğunuz hedefler tamamlandı mı, yoksa her defasında başka hedefler mi doğuyor? En büyük hayaliniz ne?
Hedeflerimin yalnızca yüzde 30'una geldik. Daha çok heyecanlı dönemler geçireceğiz. Nasıl zamanında Armani ülkesine bir değer kazandırdı, ben de Les Benjamins'in Türkiye'nin güçlü ve köklü bir yaşam tarzı markası olmasını istiyorum. Hayalim, Türk gençlerine kreatif olabilecekleri bir marka bırakmak. Maalesef Türkiye'de çalışma fırsatları bu alanda çok dar ve Les Benjamins büyüdükçe daha fazla genç burada çalışabilecek. Gençlere ilham ve ümit vermesi de beni ayrıca çok mutlu ediyor.