Dalgalardan Doğanlar
Tasarımlarınızdan önce sizi biraz tanıyabilir miyiz?
Açıkçası kendimi,"Kimim, nereden geldim, nereye gidiyorum?" gibi cümlelerle sabitlemek istemediğim bir dönemdeyim. Her geçen gün değişim ve gelişim odaklı büyümeye çalışıyorum ama çocukluğumdan beri karakterime işlemiş olan duygusal, meraklı, bazen çok hareketli, bazen çok içe kapanık ve heyecanlı sıfatlarını Hande'nin yanına koyabilirim. Buna ek olarak, 15 yıldan uzun süredir yazılım sektöründe kendi alanında öncü bir firmada müşteri ilişkileri yöneticisi olarak çalışıyorum.Bir yandan da Hande Hekimhan olarak markamın yaratım süreci içerisindeyim.
Takı tasarımı nasıl hayatınıza girdi?
Aslında yolculuğum hikaye yazmakla başladı. Pandeminin bana kattığı en büyük hediyelerden biri bu oldu. Bir dönem sürekli yazdım. Kalbimde ve cebimde tuttuğum kelimeler bir sürü hikaye olarak hayatımın ve evimin bir köşesinde yerini aldı. Ancak yazılarımı ne yapacağım konusunda hiçbir fikrim yoktu. Diğer yandan, elimden hiç çıkarmadığım şahmeranım koptuğunda, acaba bu ürünler nasıl yapılıyor diye merak etmeye başladım.Ardından Galata'da hocam Elif Doğan ile tanıştım. Eğitim almak için takı tezgahının başına oturduğumda, zamanla sanki kaybettiğim bir şeyi bulmuşçasına kendime daha da yakınlaşmaya başladığımı fark ettim.
Dalgalardan Doğanlar
Buradan yola çıkarak bir marka yaratmaya mı karar verdiniz?
Bu durum; bir yandan hikayelerimi görselleştirmeme vesile olurken, bir yandan da kullanmayı sevdiğim takıları yapabilmemi sağladı ve zamanla tutkuya dönüştü. Böylelikle hem yazarak hem de metale şekil vererek, kendimce içimdeki duyguları tarifleyebileceğim bir yöntem bulmuştum. Sonrasında, koleksiyonumu çıkarmak için yapılması gerekenler fark etmeden, ilahi bir sıralama ile adım adım önüme çıkmaya başladı. Tüm bunlar olurken ve ben bu kadar dalgalanırken aslında hikayemi ve markamı yaşayarak ortaya çıkardım. Şimdi ilk koleksiyonum Dalgalarım'la, evimdeki mini atölyemde üretmeye ve öğrenmeye devam ediyorum.
Kurumsal kimliğinizi sürdürürken, sanatsal tarafınıza yeterince yönelebiliyor musunuz?
Zaman yönetimi açısından gerçekten çok zorlandığım yerler oluyor ama kurumsal hayattan öğrendiklerim bana kılavuzluk ediyor. O dünyada, gün içinde yaşanan dinamiklere göre hızla adapte olmayı ve sürekli çözüm üretmeyi o kadar iyi öğrenmişim ki; bu, üretim sürecindeki sancılı durumlarda çok daha hızlı hareket etmemi sağlıyor. Beraberinde tabii ki birçok şeyden fedakarlık etmem ve sürekli planlı olmam gerekiyor. Kendime vakit ayırdığım zamanlardaki suçluluk hissiyatı ile henüz barışamadım ve herkes gibi zihnim sürekli yapmam gerekenlerin listesiyle dolu. Şu an içinde bulunduğum duygum ise sürekli pozitif olmak değil, kaostan nasıl beslenebilirim sorusuna cevap aramak.Bunu unutmadan,iki farklı işi yönetmenin manevi zenginliğini ve öğretisini yaşıyorum.
Dalgalardan Doğanlar
Kişisel stilinizde aksesuar nasıl bir yere sahip?
Olmazsa olmazların en başında yer alıyor. Uyandığımda mutlaka evde bile olsam küpelerimi ve uyumlu bir bileklik ya da kolye takarak güne başlarım. Giydiğim kıyafete uyumlu takı kombinasyonları yapmaya özen göstermem. Çok spor bir parça ile takmak istediğim çok gösterişli bir parçayı birlikte kullanmaktan çekinmem.
İlk tasarımınızın hikayesi nedir?
İlk tasarımım, adı "İlk göz ağrım" olan bir küpe.Atölyede yeni bir teknik öğrenme amacıyla yaptığımız çalışmayı sonrasında küpe formuna çevirdiğimde çok beğendim ve sürekli takmaya başladım.Etrafımdaki kişilerin de beğenisini ve talebini gördükten sonra aynı form üzerinde defalarca çalışarak, en iyi versiyonuna ulaştırmaya gayret ettim.
Hangi materyallerle çalışıyorsunuz? Koleksiyonunuzdan bahseder misiniz?
Koleksiyon parçalarımı pirinç, gümüş ve bakır kullanarak hazırladım. İsteğe bağlı olarak altın kullanabiliyorum.Aslında Dalgalarım'ın ilk koleksiyonum olmasını planlamıyordum.Ancak ne zaman bir şeyler yapmaya çalışsam, hayatımdaki dalgalanmalar elimden ve kalemimden çıkan formlara yansıyordu. Daha önce kaleme aldığım Dalgalarım hikayesi ile bu tasarımları birleştirdim ve böylelikle ilk koleksiyonum doğmuş oldu.
Şu an sürdürülebilirlik kavramı her alanda karşımıza çıkıyor.Aksesuar tasarımında bu algı nasıl bir güce sahip?
Bu soruyu kendi adıma cevaplamak isterim. Hayatın her alanında sürdürülebilir olmak elbette çok önemsediğim bir kavram ancak bu uğurda yapılması gerekenlerin ezberler üzerinden masaya yatırılmasını açıkçası çok antipatik buluyorum. Üretim sürecinde kendimle başbaşa kalabilmek için zorunluluk gibi hissettirilen adımların dışında kalarak,kendi devamlılığımı yakalayabilmeyi hedefliyorum.
Dalgalardan Doğanlar
Koleksiyona ilham veren hikaye:
Dalgalarım
Fırtınalar koparken etrafta, Sakince seyredersin önündeki manzarayı,
Korkutmaz seni yaşananlar, İçin rahattır,
O kaos her şeyi alt üst ederken, Sessizce durursun, izlersin, Ama öyle zamanlar olur ki; Her şey hiç olmadığı kadar sıradan ve yolunda giderken,
Senin içinde kopar o fırtınalar, Ne o sesi susturabilirsin,
Ne sen konuşabilirsin, DALGALANIRSIN.
Bir gün durulacağını bilerek boğuşursun içindeki dalgalarla. Bu koleksiyon; işte o dev dalgalarının sessizce kıyıya vurduğu zamanlarda içindeki tatlı huzuru sana hatırlatmak için tasarlandı. Buluştuğunuzda; rotanızı beraber çizerken sana dinlenmen için en sessiz limanlarını hatırlatacak. Sadece bakman yeterli...