Max Mara Resort 2026
Max Mara, 1951’in ruhunu ve İtalyan zarafetini, barok mimarinin başyapıtlarından biri olarak kabul edilen La Reggia di Caserta’nın etkileyici atmosferinde sunduğu 2026 Resort koleksiyonuyla yeniden canlandırdı.
GÜNCELLEME TARİHİ: 23 Haziran 2025
Fotoğraflar: Max Mara Press

1951... Max Mara’nın kuruluş yılı ve Ruth Orkin’in “American Girl in Italy” fotoğrafını çektiği o yıl. O dönemlerde, kendinden emin, özgür ruhlu bir kadının tek başına Floransa, Roma, Napoli ya da İtalya’nın herhangi bir şehrinde sokaklarda yürümesi dikkat çeken bir görüntüydü. Aradan geçen 75 yılda kadınlar büyük yol kat etti ve Max Mara, bu yolculuğun her anına eşlik etti. İtalya’nın savaş sonrası yeniden ayağa kalktığı o yıllarda Achille Maramotti, dönemin ruhunu çoktan çözmüştü. Roma’da terziler konteslerin dikkatini çekmeye çalışırken, o Reggio Emilia’da yepyeni bir kadına sesleniyordu: akıllı, zarif ve hayatın içinden gelen kadınlara... Hedefi, sadece giydirmek değil, kadınları güçlendirmekti.

Güney’in baştan çıkarıcı kadınları ve Kuzey’in disiplinli anneleri birbirine zıt gibi görünse de, ortak noktaları aynıydı: “bella figura”. Yani, her durumda zarif görünme arzusu. Bu anlayış, İtalya’nın imzası haline gelen o özgün stilin temeliydi. Hayatı dolu dolu yaşarken her zaman iyi görünmeyi başaran İtalyan kadını, sinemadan sokağa bir stil ikonu haline geldi. İtalyan sineması, bu özgün stilin dünyaya yayılmasında güçlü bir rol oynadı. De Filippo’nun Napoli Milionaria’sı, De Sica’nın L’Oro di Napoli’si ve De Santis’in Riso Amaro'su, İtalyan kadınlarının bitmek bilmeyen yaşam enerjisini beyaz perdeye taşıdı. Silvana Mangano ve Sophia Loren gibi yıldızlar ise 1951 Napoli’sinin dolgun hatlı, baştan çıkarıcı ve stil sahibi güzelliğini simgeleştirdi. Tam da bu atmosferin içinde doğan E. Marinella, zarafetin sembolü haline gelen kravat tasarımlarıyla adını duyurdu.

Max Mara ve E. Marinella iş birliğiyle 1951’e ait kravat desenleri, bu kez bambaşka formlarda yeniden hayat buluyor: yatakta giymeye kıyamayacağınız ipek pijamalarda, devasa nakışlarla işlenmiş kaşmir kazaklarda… Stiline düşkün Napoli centilmenleri, yani modern chiattillo'lar, keskin beyaz yaka ve manşetleri ile öne çıkan pembe ve mavi çizgili gömlekleri, havalı fötr şapkaları ve Napoli terziliğinin imzası olan hafif yapılı ceketleriyle sahneye çıkıyor. Karşı kutupta ise Riso Amaro filminden ilhamla şekillenen güçlü kadın silüetleri yer alıyor: cesur şortlar, hacimli kloş etekler, portre yakalı üstler, askısız büstiyerler ve zarif slip elbiseler koleksiyona feminen bir dinamizm katıyor. Sezonlara meydan okuyan ikonik Max Mara mantolar, kuşaklı, şal yakalı, yüksek yakalı ya da püsküllü versiyonlarıyla, koleksiyonun temel taşlarını oluşturuyor. Gündüzden geceye kusursuz bir geçiş sunan straplez elbiseler; ipek tül astarlarla desteklenmiş, kristallerle süslenmiş yün kumaşlardan üretiliyor. Sadelikten gelen bu etkileyici güç, İtalyan stilinin ruhunu kusursuzca yansıtıyor: iyi görünmek ve güçlü hissetmek üzerine kurulu bu anlayışla Max Mara, dünya çapında iz bırakıyor. Tüm görünümler, yeniden yorumlanan ikonik Max Mara Whitney Bag ve zarif ipek eşarplarla tamamlanıyor.

İtalya’nın sessiz devi Max Mara, yeni koleksiyonunu barok mimarinin şaheseri La Reggia di Caserta’nın görkemli atmosferinde sahneliyor. Mermer merdivenlerin ihtişamıyla süzülen modeller, Partenope’nin gururunu, tutkusunu ve kadınları güçlendiren eşsiz enerjisini adeta yeniden canlandırıyor.




