Paris: Zamansız Bir Keşfin İzinde
SEYAHAT

Paris: Zamansız Bir Keşfin İzinde

Paris, zamana meydan okuyan nadir şehirlerden biri. Burada “sıradan” bir gün diye bir kavram yok. Şehrin ritmi sabah kahvelerinden Michelin yıldızlı akşam yemeklerine, Arnavut kaldırımlı sokaklardan gece yarısı davetlerine kusursuz bir akışla ilerliyor.

GÜNCELLEME TARİHİ: 19 Aralık 2025

Yazı: İlker Topdemir


Paris’te yaşam, planlanmış bir programdan çok sezgisel bir keşif gibi; her adımda yeni bir sürprizle karşılaşıyorsunuz.

Bu şehri deneyimlemenin en iyi yolu yürümek. Her sokak arası gizli bir avluya, her köşe başı vazgeçilmez bir kafeye ya da altın yaldızlı bir kapının ardına saklanmış bir galeriye açılıyor. Paris, acele etmeyenlere kendini cömertçe sunuyor.

 

Nerede Kalmalı: Le Bristol Paris


Bu yıl 100. yaşını kutlayan Le Bristol Paris, başkentin en seçkin adreslerinden biri olmayı sürdürüyor. Oetker Collection bünyesindeki otel, Paris zarafetini rafine bir art de vivre anlayışıyla birleştiriyor. Rue du Faubourg Saint Honore üzerinde, haute couture ve lüks alışverişin kalbinde konumlanan otelin 188 oda ve süiti, zamansız bir lüksün incelikli örneklerini sunuyor.


Şef Arnaud Faye yönetimindeki üç Michelin yıldızlı Epicure, gastronomiyi adeta bir sanat formuna dönüştürüyor. Otelde ayrıca Michelin yıldızlı 114 Faubourg, günün her saati keyifli Café Antonia ve sofistike Le Bar du Bristol yer alıyor. Servisten mimariye kadar her detay kusursuzluk hissini pekiştiriyor. Wellness tutkunları için ise La Mer imzalı Spa Le Bristol, sekiz bakım odası (çiftlere özel süit dahil) ile yalnızca otel misafirlerinin değil, Parislilerin de favori adreslerinden biri.


 

Yeme & İçme


Monocle Cafe

Rue Bachaumont’da gizlenen Monocle Cafe, kafe kültürü, medya ve tasarımı tek bir deneyimde buluşturan hibrit bir konsept. Ten Belles’in nitelikli kahveleri, Yabaï Sando’nun Japon sandviçleri ve TOMO’nun Japon cheesecake’i gün boyu öne çıkıyor. Akşam saatlerinde ise atmosfer değişiyor; imza kokteyller, seçkin şaraplar ve Fromagerie du Louvre imzalı şarküteri tabakları samimi bir akşam ritmine eşlik ediyor.



Baronne Restaurant

Paris gece hayatı kendini sürekli yeniden yeniliyor ve Baronne, bunun en çarpıcı örneklerinden biri. Paris Society grubunun (Loulou, Girafe, Apicius) yaratıcı vizyonuyla eski bir Rothschild şatosunda hayat bulan mekan, dışarıdan sade; içeride ise sinematik bir ihtişama sahip. Kadife koltuklar, mermer şömineler, altın varaklı aynalar ve avizelerle bezeli salonlar, gizli odalar hissi uyandırıyor.


Her salonun farklı bir karakteri var: kimi mum ışığında samimi, kimi dramatik ve göz alıcı. Merkezdeki bar, editörler, kreatifler ve şehrin stil sahibi müdavimleriyle dolup taşıyor. Menü, Fransız zarafetini global dokunuşlarla harmanlıyor; paylaşmaya uygun rafine tabaklar, zarif ceviche’ler, tereyağlı trüf makarnalar ve kusursuz pişmiş etler öne çıkıyor. Gece ilerledikçe DJ seti devreye giriyor ve Baronne, şık bir gece kulübüne dönüşüyor. Burası yalnızca bir restoran değil; gastronomi, tasarım ve Paris tiyatrosunun büyüleyici bir karışımı.


 

L’Aller Retour

Marais’nin kalbinde saklı bir Fransız bistrosu olan L’Aller Retour, klasik mutfağı ve samimi atmosferi sevenler için gerçek bir keşif noktası. Parislilerin müdavimi olduğu bu adres, et severler için adeta bir mabet. Menüde yıldız parça, mükemmel pişirilmiş ribeye steak; sulu, isli ve ağızda dağılan dokusuyla unutulmaz. Tereyağlı escargot’lar ise zamansız bir klasik.


Taş duvarlar, ahşap masalar ve sıcak ışıklandırma mekana rustik bir Paris ruhu katıyor. Servis içten ve zahmetsiz. Rezervasyon şart, çünkü az sayıda masası olan bu bistro hızla doluyor.


 

La Coupole Paris

1927’den bu yana Paris’in kalbinin attığı yerlerden biri olan La Coupole, Art Deco mirasının yaşayan bir anıtı. Kayıp Kuşak’ın ve sanat dünyasının efsanelerine ev sahipliği yapan mozaik sütunları ve görkemli kubbesi, neredeyse bir asırlık yaratıcı enerjiye tanıklık etmiş. Bugün hâlâ Montparnasse’ın iş dünyası ve kozmopolit Parisliler için buluşma noktası.


Menü, deniz ürünlerine odaklanan klasik brasserie mutfağını kutluyor. Gösterişli kabuklu deniz ürünleri tabakları, tereyağlı deniz salyangozlarıyla birlikte Paris kartpostallarını aratmayan bir deneyim sunuyor. Şarap menüsü ise güçlü Bordeaux ve Burgundy seçkileriyle dikkat çekiyor. La Coupole’a adım atmak, jazın Montparnasse sokaklarında yankılandığı 1920’lerin Paris’ine kısa bir yolculuk gibi.