Tobias Rehberger ile değişim dönüşüm
LIFESTYLE

Tobias Rehberger ile değişim dönüşüm

Pilevneli Dolapdere, 9 Eylül - 2 Kasım arasında Tobias Rehberger’in son dönem işlerinden ve daha önce sergilenmiş beş heykelinden oluşan “Bazen Hiç Olmadığından Daha İyi Olur” sergisine ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor.

GÜNCELLEME TARİHİ: 23 Eylül 2019

Naz Yıldız

New York Frieze Sanat Fuarı'nda, en sevdiğiniz bar olan Bar Oppenheimer'i tekrar kurgulamıştınız. Pilevneli Dolapdere'de gerçekleşecek serginizde galerinin teras katına benzer bir enstalasyon tasarladınız. Bu sefer İstanbul'a ne getirdiniz?
Geçmiş iki, üç yıl içinde yapmış olduğum işleri yanımda getiriyorum. Bu aynı zamanda sekiz farklı iş bloğunu kapsıyor. Bu sefer mekan geçen zamanın bir genel bakışı olarak giydirilmiş olacak. Tabii ki getireceğim her iş, biri dışında, yepyeni.

Bir mekanı dönüşüme sokup, bambaşka bir yere çevirip, büyük ölçekli enstalasyonlar yaratmanızın altında yatan sebep nedir?
Sanatın günlük hayatımızın bir parçası olma ve sadece bakılacak bir şey olmama fikri çok ilgimi çekiyor. Bir mekanı dönüşüme soktuğumda bu fikirler bir araya geliyor; özellikle cafe gibi mekanlarda.

2009 Venedik Bienali Altın Aslan Ödülleri'nde En İyi Sanatçı ödülüne layık görüldünüz. Sizin gibi bir sanatçının hayattaki temel amacı nedir? Böyle ödüllerin bir sanatçının başarısını ispat etmesi için önemli olduğunu düşünüyor musunuz, yoksa ödül kazanmamış bazı işlerinizle daha fazla etki yarattığınızı söyleyebilir misiniz?
Öncelikle ben her işimle bir etki yaratmış olmak isterim; en azından kendi üstümde bir etkisi olmasını. Ödüllerin bir başarı ispatı olduğunu düşünmüyorum, ödül kazanmamış birçok harika sanatçı var. Ödül sadece çabalarının tanındığını, onaylandığını gösteriyor ama asla bir amaç değil. Sadece ödül kazanmak için yapılmış bir iş çok komik olabilirdi.

Kendinizi bir sanatçıdan çok katalizör olarak tanımlıyorsunuz, neden?
Bu tanım benim buluşlara çok güvenmediğimi anlatıyor. Daha çok içimden geçenleri, fikirleri izlemeyi seviyorum. Bir fikrin nerede başladığını, nerede bittiğini, neyin onu tetiklediğini tespit edip tanımlamak benim için çok güç. Bu sebeple kendimi bir sanatçı, 'büyük yaratıcı' olarak göremeyeceğimi düşünüyorum.

Pilevneli Dolapdere'deki serginizi izleyenlerin deneyimlemesini istediğiniz ideal değişim nedir?
İdeal bir değişim yok. Fakat statüko hakkında küçük soru işaretleri oluşmasını takdir ederim.

Sanat anlayışınız insan doğasıyla, aynı zamanda çevreyle sadece ideolojik olarak değil, fiziksel bir biçimde de oldukça alakalı. Ziyaretçi kendini sanat eserinin içinde vakit geçirirken buluyor, yemek yiyor, kitap okuyor, sosyalleşiyor. Bu özellikler işlerinize pratik bir işlev kazandırıyor. Sanat ve tasarım, sanatçı ve tasarımcı arasındaki ince çizgide dengenizi nasıl koruyorsunuz?
Böyle bir ince çizgi olduğunu düşünmüyorum. Bu, sanata nasıl baktığın ve onu neyle bağdaştırdığınla alakalı. Bence kendimize sanata uygulamayı reddettiğimiz bazı parametreleri uygularsak, işlevsellik gibi, ne olacağı sorusunu sormamız önemli. Belki de bu parametreler sanatı daha verimli ve zengin yapabilir.


Art Basel Miami Beach 2015'teki piksel karoları

İlk defa Fondation Beyeler'de, ardından 2016 Art Basel Miami Beach'de sergilenen pikselli işleriniz toplumun 'ahlaki' koruyucusu olan çağdaş medyayı mecazen eleştiren bir nitelik taşıyor. İstenmeyen görüntüleri ve mesajları pikselleyen, yani sansürleyen çağdaş medya aynı zamanda, çelişkili olarak, bu tartışmalı görüntüleri açığa vurarak mesajı çoğaltan, zihinsel yorumlama sürecini teknoloji aracılığıyla hızlandıran kanal.
Size göre çağdaş sanat, çağdaş medya kadar dizginlenemez, hızla genişleyen ve aşırı üretilen bir kavram mı? Çağdaş sanat kasten mi, istemsiz olarak mı aynı sisteme hizmet ediyor?

Sanat fuarları ve bienallerin sayısına bakarsak çağdaş sanatın aşırı üretildiği izlenimine kapılabiliriz. Ama asıl önemli olan bir adım geri atıp büyük resmi görmek. Bu, daha fazla perspektif edinmeyi ve yakından bakmanın daha fazla anlamamızı sağlamadığı düşüncesini destekleyen bir argüman.

Pilevneli Dolapdere'deki serginiz nelerden oluşuyor? Bu sergi nasıl bir dünya yaratıyor?
Umarım bu sergi bir dünya yaratmaz. Umarım dünyanın bir parçası olacak bir şey yaratır; bu durumda tercihen İstanbul'un bir parçası...