Kelimelerin resimleri
LIFESTYLE

Kelimelerin resimleri

Uzaktan bakınca şehrin siluetlerine benziyorlar... Gece karanlığında şehir ışıkları arasından sızan renkler, ressam Müge Ceyhan’ın tablolarına ilham veriyor.

GÜNCELLEME TARİHİ: 23 Nisan 2020

Sinem Dönmez
Fotoğraflar Kutup Dalgakıran

Müge Ceyhan'la buluştuğumuzda, evlere çoktan kapanmış, iç sesimizi duymaya başlamıştık. Zor günlerden geçiyor olsak da, sanatla uğraşanlar için evde olmak bir fırsat diye düşündüm yolda. Shakespeare, karantina günlerinde Kral Lear ve Macbeth'i yazarak edebiyat tarihini değiştirmiş. Bugünler geçtiğinde, kim bilir, belki yine buna şahitlik edebiliriz. Ceyhan'la resimlerini konuştuk.

Günleriniz nasıl geçiyor, karantinadan etkilendiniz mi? Resimlerinize yansıyacak mı bu sizce?
Ben zaten ev ortamını seven bir insanım. Bu virüsten önce atölyemi eve taşımıştım, iyi de etmişim. O yüzden benim için çok değişen bir şey olmadı. O panik ve paranoyak haller bana da bulaşmaya başladı gerçi. Resimlerime yansıyacağından eminim, daha kapalı kompozisyonlara geçeceğim sanırım.

Bugünleri çizecek olsanız neye benzerdi?
Renk olarak kafamda şimdiden bir şeyler oluşuyor. Duygular bende renk olarak yansıyor. Uzun süredir sinesteziyi araştırıyorum. İspanya'da bir solo sergimde bu konuyu işledim, duyguları renklerle ifade etmeye çalıştım.

Nedir sinestezi tam olarak?
Sinestezi, duyguların birbirine karışmasına yol açan bir tür bozukluk. Sesleri koklamak, renkleri tatmak, müziği renklerle ifade etmek gibi. Kandinsky mesela, sinestezikti. Genelde sanatçılarda görülen bir durum. Bugünlerin bendeki yansıması da renklerle olacak. Karanlık tonlara gidecekmişim gibi hissediyorum.

Resimlerinizde yeşil çok baskın. Sinesteziye de bağlarsak, bu rengin sizin için bir anlamı var mı?
Yeşil aslında en sevdiğim renk. Doğaya tutkun bir insanım. Apartman dairesinde yaşıyor olsam da toprakla, doğayla bütünlük hissediyorum. İnsanların unuttuğu duygular bunlar. Ben elimden geldiğince bunu yaşamaya çalışıyorum. Yeşil bana nefes veriyormuş gibi hissettiriyor. Sanki aldığım nefes yeşilmiş gibi… Bunu anlatmak çok güç. Bazen hüzünlü bir iç çekişe de benziyor, sanki derin nefes alma ihtiyacı hissedersiniz ya, o nefes size kurtarıcı gibi gelir, sanki o nefeslerin tonları hep yeşilmiş gibi.

Peki, başka renkler?
Birçok rengin bende farklı duyguları, anlamları var. Babaannemin evinde çok vakit geçirirdim çocukken; bir arkadaşı vardı, ismini duyduğumda hep bordo gelir gözümün önüne. Bir haber aldığınız an mesela, o an sanki mavi. Yaşımız ilerledikçe geçiyor bu duygular. Ben de henüz hissederken yakalamaya çalışıyorum. Sineztezik değilim ama sanatla yakın olduğum için biraz tetikliyor beni.

Resme yeteneğiniz olduğunu nasıl anladınız?
Her çocuk gibi ben de resim yapıyordum. Ortaokula geçtiğimde bütün derslerim zayıf geldi. Annem bir gün defterlerimin, kitaplarımın arasını karıştırmış, niye bu kadar kötü bir öğrenci olduğumu anlamaya çalışıyormuş aslında. Bir de bakmış, her sayfada detaylı çizimler var. Babamla beni güzel sanatlar lisesine göndermeye karar vermişler.

Ne kadar yüreklendirici bir aileniz varmış.
Başka bir şey olamayacağımı anlamışlar sanırım. Onlar da çok zorlandılar ben büyürken, itiraf edeyim. Pera Güzel Sanatlar Lisesi'nden kabul aldım. İstek Vakfı'nın Tarabya'daki Güzel Sanatlar Lisesi'ne gittim. Şu an öyle bir bölüm yok tabii. Sonrasında Yeditepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Plastik Sanatlar Bölümü'nde lisans ve yüksek lisans yaptım.

Ders vermeyi düşünmediniz mi?
Hayır, daha çok resim yapmaya zaman ayırmak istedim, bir de öğretmenlik çok daha zor bir şey bence.

Ne kadar sergi açtınız bu zamana kadar?
30'dan fazla karma sergiye katıldım, dört kişisel sergi açtım.

Soyut resim insanda çok daha fazla duygu uyandırıyor sanırım.
Soyut çalışan her ressam bu soruyla karşılaşmıştır; "Bu resimde ne anlatmak istediniz?" Ben sana anlatayım, evet ama benim hissettiklerimi hissetmeyeceksin. O yüzden sana bırakayım, o özgürlük sende kalsın… Gördüğümüz şeyi kendimize göre anlamlandırmak, yorumlamak bizim elimizde. Biraz hissetmekle ilgili soyut resim.

Tabloların isimlerini nasıl seçiyorsunuz?
İlk kez biri isimlerini sordu, mutlu oldum. Resimlerimi biraz edebiyatla bağdaştırıyorum. Okumayı çok sevdiğim için bir dönem bir edebiyat dergisinde görsel sanatlar editörlüğü de yapmıştım. Bir kitap okuyorum, çok etkileniyorum ve resme dökülüyor kendiliğinden. O kitapla da bağdaştırarak bir isim koyuyorum resme. Kitaplardan, kişisel durumlardan, kendi kurguladığım dünyalara verdiğim isimler.

Çok net, sert çizgiler var resimlerinizde. Bazıları bir şehir silueti gibi; gündüz ve gecesiyle…
Hani karanlığa girdiğinizde önce hiçbir şey göremezsiniz, sonra gözünüz alışır ya; o karanlığın içindeki renkleri yavaş yavaş seçmeye başlarsınız, griler belirginleşir, koyular, açıklar… Aslında karanlığın içinde bile bir ton renk var. Kendinize dönüyorsunuz, karanlık geliyor, sonra kendinizle ilgili bir şeyler keşfediyorsunuz, çıkarımlar yapıyorsunuz, kendinizi tedavi ediyorsunuz. Hep kendine dönüşle ilgili aslında.

Şiir de yazıyorsunuz.
Evet, bazen resim yetmiyor, yazıya da dökesim geliyor. Şiirin içindeki kelimeleri renk renk düşünüyorum. İkisi birbirini besliyor, yaptığım bazı tablolara ait şiirler de var.