Sisley’in Hikayesi
LIFESTYLE

Sisley’in Hikayesi

Fransa ve Polonya’nın soylu aileleri, yakın tarihte lüks kozmetik devleri Lancôme, Orlane ve son olarak Sisley’i yaratarak sıradışı bir girişimcilik başarısına imza attılar. Öyle ki, Sisley markasının kurucusu olan d’Ornano ailesine mensup jet-set üyeleri

GÜNCELLEME TARİHİ: 20 Ocak 2021

Isabelle d'Ornano'nun kızı, Sisley global başkan yardımcısı Christine d'Ornano

1976'da o zamanlar küçük bir marka olan Sisley'i iki parfüm üreticisinden devralan ve eşi Isabelle ile birlikte dünyaca ünlü bir lüks kozmetik markasına dönüştüren Hubert d'Ornano'nun biyografisinden bir kesit, belki de bu hikayenin gücünü anlamaya yardımcı olur. Sisley ailesini anlatan La Beauté en Partage (Paylaşılan Güzellik) adlı kitap, Hubert d'Ornano'nun 2015'te, 89 yaşında hayatını kaybetmesinden kısa bir süre önce yayınlandı. Kitabın bir bölümünde çiftin ilk kez yakınlaştığı dönemden de bahsedilmiş. Babası Lancôme markasının ortak kurucusu olan, aynı zamanda Orlane markasını da
kuran Paris Kontu ile Polonyalı bir prensesin aşkı... Hubert d'Ornano,"Isabelle ile Londra'da karşılaştım" diye anlatmaya başlıyor."Kısa süre sonra annesinin küçük kardeşi Stanislas Radziwill ile tanıştık ve iyi bir arkadaşlık kurduk. Onun verdiği bir davette, Stanislas'ın ilk eşi Roselyne de Chollet ile tanışma fırsatım oldu. Stanislas daha sonra Grace Kolin'le, ardından da Jacqueline Kennedy'nin kız kardeşi Lee Bouvier ile evlendi. Bu sayede Kennedy ailesiyle yakınlaştık. John F. Kennedy'nin öldürülmesini takip eden yıllarda da Jackie Kennedy ile görüşmeye devam ettik."

Zamanla d'Ornano ailesinin Paris Quai d'Orsay'daki Seine Nehri manzaralı evlerinde düzenlenen davetler bir efsane haline geldi ve adeta elde ettikleri başarının stratejik bir parçası haline dönüştü. Town & Country dergisi şöyle yazmıştı:"Bu ev,Versailles'ın altın işlemelerinden Anselm Kiefer'in sanatına uzanan farklı dönem- lerden objeler ve sanat eserlerinin eklektik bir karışımı." Hukuk ve ekonomi okuduktan sonra şirkete CEO olarak katılan 55 yaşındaki Philippe d ́Ornano da bir basın toplantısında şöyle demişti:"Seine'in karşı yakasında kendi ailemle birlikte yaşıyorum. Kıyaslandığında, evimiz çok minimalist."'

Isabelle d ́Ornano'nun stil mottosu: "Güzel olan her şey uyumludur."

'Eklektik' kelimesinin kötü bir tanım olduğunu düşünen babasına göreyse yaşam alanları çok daha fazla şey ifade ediyordu:"Paris'teki dairemiz belki de kişiliğimizi ve tarzımızı en iyi yansıtan yer. Halı- lar, kumaşlar, mobilyalar, kitaplar, eski ve çağdaş sanat eserleri, farklı tarzlar ve dönemlerden son derece kişisel bir seçki, tamamen yeni ve uyumlu bir bütün oluşturuyor. Sürekli evrim halinde ama modern bir vurguyla." Isabelle ve Hubert d'Ornano'nun en küçük kızı Christine d'Ornano, dört kardeşiyle birlikte burada büyüdü. Bugün şirketi erkek kardeşiyle birlikte, global başkan yardımcısı olarak yönetiyor. Üç çocuk annesi, boşanmış, çekici ve modern bir kadın olan Christine'in stil ikonu Carolyn Bessette-Kennedy. Amerika'nın önde gelen okullarından Princeton Üniversitesi'nde edebiyat okuyan Christine, o dönem Şükran Günü'nü kutlamak için Jacky Kennedy'nin evinde kalmış. Babası onu Sisley için Meksika'da görevlendirene kadar da Saks Fifth Avenue'nun moda satın alma departmanında iki yıl çalışmış. Genlerinde taşıdığı cesaret ve yeteneğe, zamanla güzellik ve işinin en iyisi olma tutkusu da eklenmiş."Güzellik ürünleriyle ilgili tonlarca çocukluk anım var" diyor."Yemek masasındaki sohbet- ler, hayatımızda her daim büyük bir role sahip oldu. Sisleÿa'nın geliştirildiği dönemi hatırlıyorum. On yılı aşan, oldukça zorlu bir süreçti. Çocukken banyoda annemin kozmetik örnekleriyle oynar- dım, kremleri dener, kokularına bayılırdım. Mesela Eau du Soir çok özel bir kokuydu.Annem evde akşam yemeği daveti verdiğinde, davet başlamadan önce odamıza gelirdi ve bu koku eşliğinde bize iyi geceler öpücüğü verirdi. Eau du Soir adeta onun için yaratılmıştı. Babam kokuyu resmi olarak piyasaya sürene dek, on yıl boyunca onu sadece annem kullandı. Bugün ise en sevdiğim koku Izia ve annem de şu an bu parfümü kullanıyor."

Gerçek bir stil ikonu olan ve 80 yaşında hâlâ askılı kısa siyahValen- tino elbisesi ve rugan spor ayakkabılarıyla davetli kabul eden Isabelle'in stil mottosu;"Güzel olan her şey uyumludur." 100'den fazla ülkede yaklaşık 4500 kişiyi istihdam eden Sisley, günümüzde hâlâ yüzde 100 aile şirketi olarak işletiliyor.Tüm ürünler Paris yakınlarındaki Saint-Ouen-l'Aumône'da yer alan Ar-Ge merkezinde geliştiriliyor ve büyük bölümü Blois'daki kendi fabrikalarında üretiliyor. Christine d'Ornano,"Bu büyüklükteki bir işletmenin tamamen bir aile şirketi olması oldukça nadir rastlanan bir durumdur.Ancak bu bize, ürünler tam istediğimiz gibi olana dek bilim insanlarımızla yakın bir şekilde çalışma özgürlüğü ve zamanı tanıyor" diyor."Şirketi ailem kurdu, kardeşim yönetiyor ve ben de onun yanındayım.Yeğenimiz Daria da artık şirkete katıldı. Her birimizin çok farklı becerileri var, işbirliği yaparak çalışmak harika bir deneyim."

Sisley kampanyalarının çoğunun yüzü olan ablası Elisabeth daha çok ailenin yönettiği vakıflarla ilgileniyor. Bu vakıflar, 20 yaşında bir araba kazasında vefat eden erkek kardeşleri Marc ve geçirdiği ağır hastalık sonrasında hayatını kaybeden kız kardeşleri Laetitia'nın anısına kurulmuş.Vakıflar; eğitim bursu, kültür kurumlarına destek ya da fiziksel ve psikolojik sorunları olan kişilere yardım gibi farklı projeler gerçekleştiriyor.

Yeni Sisleÿa La Cure, dört haftalık bir yaşlanma karşıtı bakım kürü

Christine d'Ornano, şirketin başarısını açıklarken, egzotik bitkilerin gücünün bilimi olarak tanımlanan fito-kozmetoloji alanına değiniyor;"Temel amacımız her zaman en iyi kalitede, en etkili bitki özlerini ve uçucu yağları son teknolojileri kullanarak araştırmak ve işleyerek bakım ürünlerine dönüştürmek." Cilt bakımındaki en son yenilik, şirket tarihindeki bir başka kilometre taşını temsil ediyor: Dört haftalık bir yaşlanma karşıtı bakım kürü olan Sisleÿa La Cure. JaponYoshinori Ousumi'nin 2016'da Nobel Tıp Ödülü'nü aldığı mitokondriye ilişkin bilimsel bilgi, dört aşamalı bakımın temelini oluşturuyor. Basitçe anlatmak gerekirse bu, hücrelerdeki atıkların ayıklanması ve yaşlanma, stres ve çevresel etkiler nedeniyle sürekli olarak azalan hücresel enerjinin yeniden canlandırılması ile ilgili. Bakım kürünün amacı, enerji döngüsünü uyarmak, hücre mekanizmasını onarmak ve hasarlı mitokondriyi ortadan kaldırmak. Christine d'Ornano, bu kürün cilt güzelliğinin en büyük dönüştürücülerinden biri olduğunu söylüyor ve ekliyor; "Hâlâ keşfedecek çok şey var! Dünyamızda var olan yaklaşık 800 bin bitki türünün sadece küçük bir kısmının şifresi bilimsel olarak çözüldü. Cilt bakımı ve güzellik için doğanın yeşil laboratuarı hâlâ pek çok hediye barındırıyor. "