Peter Schlesinger'ın fotoğrafik hafızası
MODA

Peter Schlesinger'ın fotoğrafik hafızası

Peter Schlesinger’ın Londra’da geçirdiği yıllarda, aralarında Cecil Beaton ve Manolo Blahnik’in de olduğu yakın dostlarının hayatlarından yakaladığı anlar, şimdi bir kitapta toplanıyor.

GÜNCELLEME TARİHİ: 19 Şubat 2019

Vivienne Westwood'un King's Road üzerinde açtığı Londra'daki ilk mağazası, Amelia Lear'ın 1973 yılı Londra'sında, Schlesinger'ın evinin balkonunda üzerinde pembe bir elbiseyle saçlarını savururken kahkaha atışı, Paloma Picasso'nun düğün gününden sessiz sedasız bir an, genç Robert Mapplethorpe'un Fransa'da bir fotoğraf dükkanından çıkışı...

Bu fotoğraflara normalde nerede rastlayabilirsiniz? Kült mertebesine erişmiş böylesi isimlerin yaşamlarından sıradan ama duygusal değeri yüksek anlardan nasıl haberiniz olabilir? Sanki uzun metrajlı bir filmi rastgele bir anında durdurmuşsunuz da istediğiniz anda kaldığı yerden devam edebilecekmişsiniz gibi hissettiren bu fotoğrafları başka nerede bulabilirsiniz? Eğer Los Angeleslı fotoğrafçı- heykeltıraş ve ressam Peter Schlesinger'ın kareleri olmasaydı ve bugün onları Photographic Memory: 1968-1989 adlı kitabında toplamasaydı; hiçbirimiz bu romantik, gerçek ve 'içerinden' görsellere erişemeyecektik.

Hatta fotoğraflardaki isimlerin kendileri bile içinden geçip gittikleri bu anları kuvvetle muhtemel unutmuş olacaklardı. Moda, sanat ve toplumun diğer parlak isimlerinin sıradışı hayatlarının sıradan anlarını belgeleyerek bir nevi görsel günlük tuttuğu fotoğraflarıyla Schlesinger, aynı zamanda yaşamının 30 yılına yayılan bir dönemini de dünyayla paylaşmış oluyor. Özel portrelerin yanında sanatçının still-life kareleri de kitabın bir parçası.

1960'larda University of California Los Angeles (UCLA)'ta henüz 18 yaşında bir öğrenciyken, o sırada okulda ders vermekte olan sanatçı David Hockney ile tanışmasının sadece kendi yaşamını değil, dolaylı yollardan binlerce kişinin hayatını da güzelleştireceğini Peter da bilemezdi elbet. Tanışmalarından kısa süre sonra beraber Londra'ya taşınacaklarını, bunun o yıllarda orada Londra'da yaşayan bohem sanatçıların dünyasına girmesini sağlayacağını ve bir gün o isimlerle geçirdiği zamanlardan çektiği, auralarından özgürlük, keyif ve cesaret okunan fotoğraflarından bir kitap derleyeceğini de. Düşünün, bir hayat yaşıyorsunuz ki içinden Cecil Beaton, Paloma Picasso, Grace Coddington, Tina Chow, Christopher Isherwood ve Manolo Blahnik geçiyor, mesela. Üstelik siz bunun için hiç çaba harcamaz, onları görüntülerken bunu bir gün kendi çalışmalarınıza ilham verecek bir kaynak olması dışında aklınızdan bir şey geçirmezken.

Sanatçının kimsenin yaşam stilini ve duygusunu yargılamayan fotoğraf makinesi, Andy Warhol ile Rex Reed'i bir taksinin arka koltuğunda otururken, R.B.Kitaj'ı stüdyosunda derin düşüncelere dalmışken, Rolling Stones'un Exile on Main Street adlı parçalarını kaydettikleri stüdyoda enstrumanlar güneş ışığıyla yıkanan odanın zemininde öylece dururken, Manolo Blahnik berber koltuğunda saçlarını düzelttirirken oralardan öylece geçip gidiyor.


Pop-art akımının önemli isimlerinden David Hockney

Normalde hepsi de iyi bir fotoğraf karesi için harika arka planlar, ancak o karelerin içlerini dolduranların dünyanın en ünlü ve yaratıcı isimleri olması, etkilerinin boyutunu bir anda bin misline çıkarıyor. Dondurulan anların artistik değeri, Peter'ın ellerinde hak ettikleri yerde konumlanıyor. Biz bugün sosyal medyanın verdiği imkanlarla sabahtan akşama kadar bir şeyleri görüntülemeye, doğru anları yakalayıp takipçilerimizin onayını almaya çalışmamıza rağmen acaba yüz binlerce fotoğrafın kaç tanesinde Schlesinger'ın çabasızca yakaladığı, olağanüstü görsellikteki karelerde olduğu gibi bir dil yakalayabiliyoruz veya yakalandığını görüyoruz?

Böyle düşününce yapmayı başardığı şeyin kıymetini daha iyi kavrıyorsunuz. Yağmurlu sabahlar, çok sevilen insanlar, tatiller, partiler, gülümsemeler veya düğünler, ne olduğu fark etmeksizin etkileyici ve kalıcı olan bir güç var fotoğraflarında. Orada her şey bir bütün, tam da doğru yerde, doğru insanlarla. Bir fotoğrafçının yapması gerektiği gibi doğru zamanda, olması gerektiği gibi en doğru anda.