Diane von Furstenberg ile Özgürlük Anıtı üzerine!
MODA

Diane von Furstenberg ile Özgürlük Anıtı üzerine!

Diane von Furstenberg, Özgürlük Anıtı Müzesi’ndeki yeni göreviyle geçmişteki göçmen kimliğini onurlandırıyor.

GÜNCELLEME TARİHİ: 26 Haziran 2019

Röportaj Mellody Hobson
Fotoğraflar Alexi Lubomirski
Moda editörü Joanna Hillman

1976 yılında Newsweek, Diane von Furstenberg'ın Coco Chanel'den sonra ticari başarı yakalayan ilk kadın olduğunu ilan etti. Belçika'dan New York'a göç ettikten sadece altı yıl sonra tasarımcı, imza niteliğindeki, vücudu saran anvelop elbisesini Amerika'da beş milyon adetten fazla satarak kendi başarı hikayesini yazmıştı. Von Furstenberg'in (evlenmeden önceki soyadıyla Diane Halfin, bir prens olan kocasından boşandıktan sonra onun soyadını kullanmayı sürdürdü) elbisesi, o dönem kadınlar için güç ve özgürlüğü sembolize ediyordu. Bu sürecin sonunda kurduğu marka 70'i aşkın ülkede satış yapmaya başladı. 2006'da Amerikan Moda Tasarımcıları Derneği CFDA'nın başkanlığını, 2015'te ise yönetim kurulu başkanlığını üstlenen von Furstenberg, pozisyonunu devretmeye hazırlanırken yeni bir görev daha üstlendi ve Özgürlük Anıtı Müzesi için fon sağlayan bir kampanya başlattı. 72 yaşındaki tasarımcı, projeye bağışta bulunan yakın arkadaşı, Afrika kökenli Amerikalı iş kadını Mellody Hobson'ın sorularını Harper's Bazaar için yanıtladı.

MELLODY HOBSON: Belçikalı bir göçmen ve Yahudi soykırımından kurtulmayı başarmış bir ailenin kızı olarak, Özgürlük Anıtı'nın senin için bambaşka bir anlam taşıdığına eminim. Bu konudaki duygularını paylaşır mısın?
DIANE VON FURSTENBERG:
Benim için Özgürlük Anıtı Amerika'yı temsil ediyor. Fotoğrafını ilk gördüğümde henüz küçük bir kız çocuğuydum. Ailem New York'u ziyaret ediyordu ve bana bir kartpostal yollamışlardı. İlk kez yakından gördüğümde ise 22 yaşındaydım. Prens Egon von Furstenberg ile yeni evlenmiştim ve New York'ta bir bankada işe başlamıştım.

MH: O an ilk tepkin ne olmuştu?
DVF:
Ayrıcalıklı bir göçmendim fakat vatanından ayrılan ve benzer duygular yaşayan her insan gibi umut ve hayallerle doluydum. Oğluma hamileydim ve elimde bavulum, içinde tasarladığım mini elbiseler vardı. Onları Amerika'da satmaya hazırdım. Özgürlük Anıtı'nı ilk olarak gün doğarken gördüm, yukarı doğru baktım ve o ilk izlenim sonsuza dek zihnime yerleşti.

MH: Özgürlük Anıtı Müzesi için fon oluşturan kampanyaya öncülük etme süreci nasıl gelişti?
DVF:
2013'te Belçika Kralı Philippe ile Antwerp'te, Red Star Line Müzesi açılışında konuşma şansım oldu. Bu müze, 18. yüzyıl sonu, 19. yüzyıl başlarında Albert Einstein dahil olmak üzere milyonlarca göçmeni Amerika'ya taşıyan bir gemi şirketini anmak üzere açılmıştı. Etkinlikte Özgürlük Anıtı'nın ve Ellis Island Foundation'ın CEO'su Stephen Briganti ile tanıştık ve ekibine katılmam konusunda beni teşvik etti. İki yılın ardından Ellis Island Family Heritage ödülüyle onurlandırıldım.

MH: Performans sanatları merkezi The Shed ve kadın liderlerle çalışan Vital Voices organizasyonundaki görevlerin, CFDA başkanlığın ve tasarımcı kimliğinle halihazırda son derece meşgul olmalısın. Seni bu yeni görevi üstlenmeye ikna eden neydi?
DVF:
Aslında eğer bir kurulda daha yer alırsam eşim Barry Diller'ın beni boşayacağını düşünmüştüm! Fakat Stephen Briganti beni kolay kolay bırakacağa benzemiyordu. The Woman I Wanted to Be kitabımın bir kopyasını bana gösterdi; 13 ay boyunca Auschwitz kampında kalan annemin bana söylediği bir sözün altını çizmişti: "Tanrı benim hayatımı kurtardı ve bu sayede sana hayat kazandırdım. Sana vermiş olduğum hayat sayesinde ise yeniden yaşama döndüm. Sen benim meşalem, özgürlük bayrağımsın." Annemin bu sözleri ve taşıdıkları anlam benim için olağanüstü bir değere sahiptir.

MH: Müthiş! Peki, ilk görevin neydi?
DVF:
Özgürlük Anıtı Müzesi için 100 milyon USD toplamam istendi. Müzenin, bulunduğu sıkışık alandan Özgürlük Adası'ndaki yeni ve büyük alana taşınması planlanıyordu. İnsanlardan para talep etmeyi pek sevmesem de deneyeceğimi söyledim. Müzenin tasarımcısı Edwin Schlossberg ile birlikte, girişte yer alacak Stars and Stripes duvar resmi fikrini oluşturduk. Demir çubuklardan oluşan şeritler, Gustave Eiffel tarafından yaratılan Özgürlük Anıtı'nın orijinal parçalarındandı. Heykeltıraş Anh Duong'dan ise bağışta bulunanlara satmak üzere 50 yıldız tasarlamasını talep ettik.

MH: Sanat dünyasında birçok tanıdığınız var. Bu ismi seçmenizin özel bir nedeni var mıydı?
DVF:
Fransız-Vietnam göçmeni olan Anh Duong hem arkadaş hem de sanatçı olarak çok sevdiğim bir isim. Böylece, Anh o güzel tasarımlarını bitirdikten sonra insanları aramaya başladım. İtiraf etmeliyim ki, onun yıldızlarını satmak hayatımda yaptığım en kolay şeydi.

MH: Yani insanları bir yıldıza 2 milyon dolar ödemeye ikna etmek zor olmadı mı?
DVF:
Sonuçta senden de parayı hemen aldım! İlk yıldızı Michael Bloomberg'e sattım. Mike'ın yakın arkadaşı olarak, bu tarz yardım konularına katılım gösterdiğini biliyordum. Ardından Jeff Bezos'a gittim ve o da şu sözlerle teklifimi kabul etti: "Küba'dan göç eden üvey babamı onurlandıracağım." Sonra Chanel, Disney, Coca-Cola ile satış süreci devam etti ve Laurene Powell Jobs da Albert Einstein adına bir yıldız aldı.

MH: Sence süreç nasıl bu kadar kolay tamamlandı?
DVF:
Özgürlük Anıtı'nın büyülü bir tarafı var; o herkese ait. Peki, senin katılma sebebin neydi?

MH: Eşim George Lucas ile birlikte duvardaki yıldız isimlerden en az birinin siyahi olduğundan emin olmak istedik, bu yüzden bizimkini Muhammed Ali olarak seçtik. Hepimiz temsil edilmezsek Amerikan bayrağı tamamlanamazdı.
DVF:
Bu kesinlikle doğru. Oprah'nın da bir yıldızı var.

MH: Ki bu da harika. Sence Özgürlük Anıtı'nın temsil ettiği değerler neler?
DVF:
Bize milletler arasındaki dostluğun gücünü anımsatıyor.

MH: Peki, ya ülkeler arasındaki?
DVF:
Evet ama söz konusu olan liderler değil, insanlar arasındaki dostluk. Özgürlük Anıtı bize Fransızlar tarafından Amerikan devrimini övmek üzere armağan edildi. Amerikan devriminden kısa süre sonra gerçekleşen Fransız devrimi politik anlamda hayal kırıklığı yarattı ve terör gibi olumsuz sonuçlar doğurdu. Bu nedenle Fransızlar için Amerika demokrasisi ütopik bir değer taşıdı.

MH: Yaşamakta olduğumuz göçmenlik sorunları düşünüldüğünde, bugün Özgürlük Anıtı nasıl bir önem taşıyor sence?
DVF:
Kesinlikle taşıdığı değerleri sürdürüyor. Özgürlük Anıtı'nı ilk tanıtan modelin Arap kökenli olduğunu biliyor muydun?

MH: Anıtın kadın olması ne denli önemli?
DVF:
Ayağındaki zincirlerden kurtulan güçlü bir kadın, ışığın ta kendisi. Verdiği mesaj ise çok mühim: Kadınların sesi insanlığı kurtarma gücüne sahiptir. İronik şekilde, 1886 yılındaki anıt açılışına hiçbir kadın davet edilmemiş.

MH: Müzeyi ziyaret edenlerin hangi mesajı almasını istersin?
DVF:
Özgürlük ve bağımsızlığın önemini hatırlasınlar. Müze, Ellis Adası'nın tam karşısında yer almasıyla sıcak bir karşılama mesajı da taşıyor.

MH: Bu iddialı proje senin sayende kolayca ilerledi. Bundan sonraki adımın ne olacak?
DVF:
New York'a taşındığımda hayallerimdeki kadın olabilme konusunda şanslı ve ayrıcalıklıydım. Geri kalan hayatımda, diğer tüm kadınlara yardımcı olabilmek için sesimi duyurmak, bilgimi paylaşmak ve tüm bağlantılarımı kullanmak istiyorum.