Sorumlu, Aktivist ve Farkındalık Sahibi Moda
MODA

Sorumlu, Aktivist ve Farkındalık Sahibi Moda

Moda endüstrisinin gerçekten bir fark yaratmak adına attığı adımlar, gerçekten bir fark yaratacak mı? Simay Keskintepe

GÜNCELLEME TARİHİ: 27 Ağustos 2021

Net Sustain

Moda bir aktivizm biçimi olarak görülmeli.

Bu yıl insanların modaya bakış açısının dönüşüm yılı oldu. Her gün giydiklerimizde, seçtiğimiz parçalarda büyük bir fark var çünkü dünyamız seçimlerimizin sonuçlarını bize teker teker ödetmeye başladı. Pandemi ve 2019'un karantinalarla geçen günleriyle birlikte, Avustralya'nın yanması ve ardından koronavirüsün gelmesi ve Black Lives Matter hareketini bize dünyadaki kaçınılmaz adalet ihtiyacını hatırlattı. Hala ülkemizde de devam eden eşitlik talebi, iklim ve insani krizler, modanın da gündeme uyum sağlamasının, bir ifade yöntemi olması gerektiğinin paydasını çıkarıyor. Giysiler uzun zamandır bir ifade gücü aracı, değişimin görsel bir gücü veya kimsenin dinlemeyeceği bir konuşmanın ilk bakışta kendini ifade etme yöntemi olarak kullanılmaktadır.

Everyday Activism: How to Change the World in Five Minutes, One Hour or a Day adlı kitabın yazarı Rachel England, "Moda, insanların seçimleriyle gerçekten anlamlı sosyal ve çevresel değişimi yönlendirebilecekleri bir alandır" diyor. "Hızlı modanın ucuz, seri üretim halinin ve düşük kaliteli ürünlerin karşısında yapabileceğiniz en olumlu eylem bundan kaçınmaktır. Bunun yerine, sürdürülebilirliği operasyonlarının merkezine koyan markaların iyi yapılmış dayanıklı ürünlerini seçmek." Ve aslında modayı erişilebilir de kılmak.

Ama tüm bunların ardından şu soruyu da sorabiliriz, moda aktivizmi fikri bir tezat mı? Uygun bir aktivist, modanın savurgan halinden ne kadar kaçabilir?

Modada sürdürülebilirlik konusu sadece ikinci el ürünler ve tek seferlik çıkan koleksiyonlardan ibaret değil.

Moda endüstrisinde sürdürülemez uygulamaların ve uzun vadeli düşünce eksikliğinin üstesinden gelmek için çeşitli çabalar sarf edilmektedir. Markalar, endüstri standartları, sertifikalar ve rakiplerle, modayı daha az zararlı bir sektör haline getirmenin yenilikçi yollarını bulmaya odaklanıyor. Örneğin, üretim süreçlerini, malzeme kullanımını ve tüketici yolculuklarını daha döngüsel hale getirmek büyük bir öncelik.

Büyük global isimlerden, lokal tasarımcılara kadar özel olarak markalara bakıldığında, bazılarının tüketici davranışını değiştirme misyonu vardır. Örneğin, Amsterdam merkezli bir kot markası Mud Jeans, modada döngüselliği teşvik etmek ve en çok su tüketimine neden olan must-have parçalardan biri kotu, üretim ve yaratım sürecinin çevresel etkileri konusunda tüketici farkındalığı yaratmak adına bir "kot kiralama" modeli kurdu.

Şu anda modadaki en önemli adımlardan biri de kürk kullanımının yasaklanması ve artık kürk kullanmayacaklarını ilan eden dev isimler. Versace, Michael Kors ve Gucci kısa süre önce kürk kullanmayı bırakma kararı aldı ve Tommy Hilfiger, Stella McCartney ve Giorgio Armani gibi diğer önemli markalar da onlara katıldı.

David Slijper

Elbette çok sayıda marka var ama aynı zamanda Reformation, Veja Gabriela Hearst gibi daha sürdürülebilir bir satın alma ve üretimi destekleyen çabalar da var. Bu noktada üretim zincirinden satışa kadar, iş gücü konusunda da sürdürülebilirlik ve adalet çağrıları devam ediyor. Everlane ve No Label gibi isimler de, malzeme maliyetlerinden işçilik ve nakliyeye kadar gerçek maliyetler ve kâr marjları hakkında tüketicileri bilgilendirmeyi bir öncelik haline getirirken, maliyet şeffaflığı konusunda da çaba sarf ediliyor. Davranışsal çabaların yanında, Patagonia, Organicbasics, Adidas ve çok sayıda başka marka gibi geri dönüştürülmüş veya organik malzemelerin kullanımıyla temellendirilmiş koleksiyonlar yarattı.

Dijital inovasyonu kucaklamalıyız, ama aynı zamanda dikkatli olmalıyız.

Dijital dünyayı nasıl kullandığımız konusunda dikkatli olmamız gerekiyor; Küresel olan ve mesela sadece Milano'daki insanların değil herkesin izleyeceği daha geniş bir kitleye ulaşmaya çalışan mode etkinliklerinin, defilelerin olması güzel. Aynı zamanda kimsenin bunun için Milano'ya uçmasının gerek kalmaması da... Ancak dijital dünyanın insanların yerini almadığına ve insan haklarının düşünülmediğine de dikkat etmeliyiz. İnsanları yalnızca dijital bir çözüm ortağı olarak göremeyiz. Dijital tasarımcıları ve kullanıcıları güçlendirmenin en iyi yolu, onların disiplinler arası bir şekilde düşünmelerini ve hareket etmelerini, modayı nasıl yarattığımızı, kullandığımızı ve moda ile nasıl ilişki kurduğumuza dair fikirleri sorgulama, meydan okuma ve aşmalarını sağlamaktır.

Finansal sermayeye ve üretilen sermaye hızına odaklanmak, insani, sosyal ve doğal sermayeyi göz ardı ettiğimizde, bir fikri benimsemeden önce her zaman üretim ve kullanım hakkında eksiksiz bir yaşam döngüsü incelemesi yaptığımızdan emin olmamız gerekiyor.

Pandemiden ders almalıyız.
Karantina sırasında, hepimiz evde izoleyken, neye önem verdiğimizi ve neleri kaçırdığımızı yeniden değerlendirdiğimiz için topluluk olarak nasıl bir araya geldiğimizi görmek çok güzeldi. İnsanların çoğu muhtemelen satın alamayacakları kıyafetlerden çok, kucaklayamayacakları arkadaşlarını özlemiştir.

Birdenbire tek dünya olduk ve her zamankinden daha çok şartlarımız eşitlenmişti. Umuyorum ki bunu unutmayacağız ve ne kadar saçma olduğunu anlamamızı sağladığı için daha önceki tüketim şeklimizi yeniden gözden geçireceğiz. Moda endüstrisi de bu dersleri almak zorunda; iş modellerinin ne kadar sürdürülemez olduğunu ve temelde ne kadar kusurlu olduğunu vurgulayacaklardır.

Cate Blanchett gibi ünlülere bakın; bu yıl önceden giydiği elbiselerini tekrar giymeye başladı. Jennifer Aniston'ı ele alalım; yıllardır kırmızı halı etkinliklerinde vintage elbiseler giyiyor, bu da vintage ve ikinci elin modada gerçek döngüselliğin anahtarı olduğunu gösteriyor, olması gerektiği gibi. Sesini ulaştırabilen kişilerin bu şekilde seslerini yükseltmeleri gerekiyor.

Moda değişti. Çünkü karantina sırasında ünlüler ve tasarımcılar, birçok insanın hayatlarını kaybettiği bir dönemde, ünlülerin bundan sonra kırmızı halıda nasıl yürüyeceklerini, makyaj ve pahalı mücevherleri takara nasıl boy göstereceklerini düşündük. Herkes mutsuz ve insanlar işlerini kaybettiler. Bunu önceki gibi yapamayız. Ancak Cate Blanchett'in Venedik'te sürdürülebilirliği vurgulaması ve etik mücevherler takması gibi, doğru duruşu sergilersek herkes bunun mümkün ve hala moda olduğunu görebilir. Aniden çevre hakları ve insan hakları hakkında bir hikaye anlatmaya başladıysak, yani neredeyse çözüme doğru düşünmeye başladıysak, aslında problemin de çözümün de biz olduğunu fark etmeye başladık demek.