Virgil Abloh'a Veda
MODA

Virgil Abloh'a Veda

Moda endüstrisi, 41 yaşında kansere yenik düşen Virgil Abloh’u ve zengin mirasını anıyor.

GÜNCELLEME TARİHİ: 12 Ocak 2022

Gökçe Algan

Multihyphenate. İngilizce. Özellikle yaratıcı disiplinlerde birden fazla şapkayı aynı anda taşıyan, tek bir meslekle yetinmeyen kişileri tanımlamak için kullanılan bir sıfat. Virgil Abloh'un ardından, ona ve zengin mirasına dair yayınlanan yazılarda en çok karşınıza çıkacak kelimelerden biri. Tesadüf mü? Kesinlikle değil.

Geride bıraktığımız 15 yılın, sadece moda endüstrisinde değil, yaratıcı dünyada ve dönüşen kültürel konjonktürde varlık gösteren öncü figürlerinden, sokak modasının tapınağı Off-White'ın kurucusu ve Louis Vuitton Erkek Koleksiyonları Kreatif Direktörü Virgil Abloh, geçtiğimiz ay, 2 yıldır herkesten gizleyerek mücadele ettiği nadir bir kanser türüne yenildi ve 41 yaşında hayata gözlerini yumdu. Beklenmedik ölümüyle moda endüstrisinde deprem etkisi yaratan Virgil Abloh, modanın geleneksel kalıplarına sığmayı, kendi tabiriyle "modanın iyiliği için" reddeden, müzikten grafik tasarıma, sanattan sahne tasarımına çok disiplinli bir yaklaşımı benimseyen, zamanın ruhunu özümsemiş bir yaratıcıydı.

Sokak modasının lüksle bütünleşmesinin mimarlarından, popüler kültür üreticilerinden Abloh'un mirasını ve kariyerinin kilometre taşlarını hatırlamak sadece onu anmak için değil, günümüz moda endüstrisinin dinamiklerini ve geleceğini anlamak için de çok kıymetli.


Louis Vuitton için hazırladığı son erkek koleksiyonunun sunumu Virgil Abloh'a saygı duruşu niteliğindeydi

CHICAGO'LU GÖÇMEN ÇOCUĞUN YÜKSELİŞİ
Chicago'da Gana göçmeni bir ailenin birinci kuşak Amerikalı çocuğu olarak dünyaya gelen Virgil Abloh, terzi olan annesini izleyerek moda ile ilk flörtüne erken yaşta başladı. İnşaat mühendisliği bölümünü bitirdikten sonra mimarlık eğitimi alan Abloh, tasarımcı kimliğini oluştururken üniversite eğitiminin sağladığı birikimden çokça faydalandı ve kariyerinin hiçbir döneminde kendini moda tasarımının keskin çizgileriyle sınırlamadı. Bir yandan ortaokul yıllarında başlayan DJ'lik macerasını tutkuyla sürdüren ve zamanla Lollapalooza, Tomorrowland ve Coachella gibi festivallerde çalma şansı yakalayan Abloh, diğer yandan moda tasarımına duyduğu ilgiyi 2009 yılında Roma'da, Fendi'de yakaladığı stajyerlik pozisyonu ile profesyonel bir hamleye dönüştürdü. Kendisiyle aynı zamanda Fendi'de stajyerliğe başlayan bir diğer isim ise Kanye West'ti. İkilinin dostluğu Abloh'u 2010'da West'in kreatif ajansı DONDA'nın kreatif direktörlüğüne getirdi ve bu pozisyonda Abloh sadece West'in albümlerinin değil, Jay Z'den Kid Cudi ve 2 Chainz'e özellikle hip hop dünyasının önde gelen isimlerinin kimi zaman albümlerinin, kimi zaman video kliplerinin sanat yönetmenliğini üstlendi, sektörün unutulmaz işlerinin altına imzasını attı.

SOKAK MODASINDAN LÜKSÜN EN TEPESİNE
Virgil Abloh'un ilk moda girişimi, toptan alınan Ralph Lauren rugby gömleklerinin arkasına yaptığı baskılarla oluşturduğu koleksiyonu sunduğu Pyrex Vision markasıydı. Vizyonunu genç kültüre verdiği önemle tanımlayan Abloh'un 550 dolar etiket fiyatıyla ve sınırlı sayıda sunulan koleksiyonu, özellikle sokak modası tutkunlarının, Kanye West'i ve çevresindekileri yakından takip edenlerin yoğun ilgisiyle karşılaştı ve kısa sürede stoklar tükendi. Yaklaşık bir yıl sonra Pyrex Vision projesini sonlandıran Abloh, 2018 yılında Vogue ile bir söyleşisinde, bu kararı ticari bir şirket olma değil, sanatsal bir deneyim sunma hayaliyle açıklıyordu. Hayallerini gerçekleştirmekle kalmayıp, onların ötesine geçeceği markası Off-White'ı da bu düşünceler etrafında, 2013 yılında Milano'da kurdu. Merkezine modayı alan multidisipliner bir platform olarak sunulan Off-White, sokak stili, lüks, sanat, müzik ve seyahati bir potada eriterek kısa sürede sokak modasının yıldızları arasına yükseldi. Markanın Helvetica fontlu sloganları, tırnak işaretleriyle vurgulanan alıntıları kitlelerin, özellikle Y ve Z jenerasyonlarının arzu nesnesi haline geldi ve gördüğü ilgi Abloh'un oyun alanını genişletmesine olanak tanımakla kalmadı, aynı zamanda tasarımcıya lüks endüstrisine yön veren modaevlerinden Louis Vuitton'un erkek tasarımları kreatif direktörlüğünün kapılarını açtı. O, Louis Vuitton'un köklü tarihindeki ilk siyah kreatif direktördü ve kariyerinin en başından itibaren
kendisini ötekileştiren, sürünün dışında hissettiren endüstride bu pozisyonunu kuralları değiştirmek ve avantajsız toplulukları desteklemek için kullanacaktı.

MODANIN ÖTESİNDE
Virgil Abloh, kısa süren yaşamının yarısından fazlasını kaplayan kariyerinde yaratmaya ve dönüştürmeye dair her şeye karşı muazzam bir iştah besliyordu ve hiç durmayarak, sürekli yeni projeler arasında zıplayarak ruhunu doyuruyordu. Sokak modasını, bir zamanlar "bu ne cüret" serzenişleriyle karşılanacak en muteber mekanlara, lüksün doruk noktası markalara sokmayı başardı ve sokak modası aracılığıyla moda ve tasarım dünyasında fırsat eşitliğini savundu: Irktan, cinsiyetten, geçmişinden bağımsız, marjinalleştirilmiş herkesi sesini duyurmaya, değişimin bir parçası olmaya davet etti. Bir konuşmasında, "Bugün benim gibi olan, tasarımın kendisine göre olmadığını düşünen çocuklara ilham vermek için buradayım. Benim tasarım görevimin başlangıcı ve sonu tam olarak bu" diyen Abloh, "Ne yaptıysam, 17 yaşındaki kendim için yaptım" sözleriyle gençliğe, gençliğin kültür yaratma gücüne inancını da yineliyordu. Kendi kurduğu Post-Modern Scholarship Fund ile siyah endüstri liderlerinin yeni jenerasyonuna kaynak oluşturan Abloh her zaman genç yaratıcılara bir platform sağlamayı önceliklendirdi. Off-White Sonbahar/Kış 2020 defilesi boyunca dans eden Harlem'li genç tap dansçısı Cartier Williams bu örneklerden sadece biri.

Mülteci sorununu ve insanlığa dair sesleri Pitti Uomo'ya aşımaktan çekinmeyen tasarımcı, kelimeler ve fikirlerle dans etmeyi seven kavramsal sanatçı Jenny Holzer ile gücünü birleştirerek Floransa'da ses getiren ve kendisini yaşadığı çağın diğer yaratıcılarından ayrıştıran bir enstalasyona imza atmıştı.

Kişisel tarihimde Virgil Abloh'un radarıma girmesi de Off-White'ın popülerliğinden ziyade, Jenny Holzer ile yan yana durduğu bu projeydi. Hikaye anlatma kavramının içinin çoktan boşaldığı günümüzde modayı sanatla çarpıştırarak yeni diyaloglara kapı açan Abloh, zihnimizi modanın sınırlarına dair yeni tartışmalara yönlendirdi.

Off-White'ın mobilya tasarımları sunan bir alt kolu olan Grey Area'nın yanı sıra IKEA'dan Vitra'ya mobilya tasarımının ikonik markalarıyla işbirliklerine imza atan, Nike'dan Evian'a, Jimmy Choo'dan Moncler'e farklı markalarla yine yaratıcı ortaklıklarda ve kapsül koleksiyonlarda buluşan tasarımcı, yaşamının son anına kadar yaratmaya ve ilham vermeye devam etti. Birçok prestijli müzede farklı disiplinleri bir araya getiren eserleri sergilendi, çok sayıda ödüle layık görüldü.

Vefatının hemen ardından, kendi vasiyeti üzerine "Virgil was here" isimli, Miami'de gerçekleştirilen Louis Vuitton İlkbahar/Yaz 2022 Spin-Off defilesiyle Abloh'un mirası ve manifestosu onurlandırıldı.

SON NEFES HAVAYA KARIŞMADAN
Virgil Abloh, iki yıl savaştığı kanser hastalığını gizlemeyi tercih etti: Bunun tek istisnası Eylül 2019'da tüm seyahatlerini iptal ederek çalışmalarına verdiği 3 aylık araydı. Vogue US'e bu arayı, "Basit bir yorgunluk" olarak açıklamış ve bu kadar yoğun çalışmayı ve seyahat etmeyi doktorunun önermediğini belirtmişti. Son derece nadir ve ölümcül bir kanser türüne karşı mücadele ettiği dönem, belki de kariyerinin en başarılı işlerine de imza attığı dönem oldu.

Herkeste şok etkisi yaratan vefat haberini ilk duyduğumda aklıma istemsizce Paul Kalanithi'nin çok satan Son nefes havaya karışmadan isimli kitabı düştü. Başarılı bir beyin cerrahı ve yazar olan Kalanithi'nin son evre akciğer kanseri teşhisinin ardından hayatla ve ölümle hesaplaşmasını anlatan kitabı yeniden elime aldığımda, satırların arasında Abloh'u buldum.

Kendisinin yolu bu zor süreçte bu kitapla kesişmiş midir bilinmez, ama kısa hayatında içinde bulunduğu endüstrinin kurallarını değiştirerek, hepimize sürekli ilham alacağımız zengin bir miras bırakarak bir parçasını ölümsüz kıldığını, son nefesi havaya karıştıktan çok uzun yıllar sonra bile hatırlanacağını söyleyebiliriz. Virgil buradaydı, iyi ki buradaydı.