Modada aksiyon zamanı
MODA

Modada aksiyon zamanı

Sürdürülebilirlik, 2010’ların moda dünyasında en çok sözü edilen başlıklardan biriydi. Milenyum jenerasyonu, favori markalarının sürdürülebilirlik hedefleri koymasını istiyordu. 2020’de ise artık bu hedeflere ulaşmalarını talep ediyor. Üstelik artık yalnı

GÜNCELLEME TARİHİ: 11 Nisan 2020

Çağla Bingöl

Dior'un Orman Podyumu
Dior, 2020 İlkbahar/Yaz defilesi için Paris'te şehrin orta yerine kurduğu podyumu ağaçlarla donatarak markası adına sürdürülebilirlik mesajı verdi. Koleksiyon ilhamını Christian Dior'un kız kardeşi Catherine'nin bahçe sevgisinden alıyordu. Maria Grazia Chiuri, marka için çok değerli olan bu kadının anısını kıyafetlere yansıtırken, bir taraftan da sürdürülebilirlik ve çevre bilinci üzerine çok konuşulan bu dönemde bitkilere podyumda nasıl yer vermesi gerektiğine kafa yormuş. Ve tam 164 adet, türü koruma altında olan ağacı defile alanına taşımış. Yani artık Dior için yarım saat içinde ölüverecek güzelim çiçeklerle bezenmiş podyum devri bitiyor. Defile sonrası kendilerine Fransa'nın farklı coğrafyalarında yeni bir hayat bulacak ağaçların zamanı başlıyor. Bu arada, şovda yer alan neredeyse her detay geri dönüşüme girebilecek malzemelerle hazırlanmış. Chiuri, Dior'un ve kendisinin ana misyonlarından olan feminist ajanda ile çevre bilincini bir araya getiriyor ve diyor ki; "Tüm modern feminizm fikirleri doğa ve insandan bahsediyor. Ve bu iki dünyayı yeniden birbirine yakınlaştırmaktan..." Kısacası, Dior bu hamlesiyle önümüzdeki dönem iki ajandayı beraber yürüteceğinin mesajını veriyor.

Louis Vuitton ve LIFE Programı
LVMH, geçen yaz sonunda çok ses getiren Moda Paktı'nın içinde yer almadığı için eleştirilmişti kimilerince. Ancak grup yöneticileri kısa bir süre sonra düzenledikleri toplantılarla, sürdürülebilirliğe odaklı LIFE (Louis Vuitton Initiatives for the Environment) programının gelişimi hakkında basına bilgi verdiler. Grubun jenerik markası Louis Vuitton ise 2018 yılında, lüks alanda sürdürülebilirlik üzerine çalışan markalara verilen saygın bir ödül olan Butterfly Mark'ın sahibi oldu. Markanın çalıştığı alanlar; su kullanımını ve atık miktarını azaltmak, geri dönüştürülebilir ambalaj kullanmak, filantropik çalışmalarda yer almak, mağaza, genel merkez gibi binalarında enerji tasarrufu sağlamak, soyu tehlike altında olan hayvanları üretimde kullanmamak, karbon salınımını azaltmak, yenilenebilir enerji kullanmak, sürdürülebilir elyaf tercih etmek, orman alanlarının korunmasına destek vermek, ileri dönüşüm uygulamak, eşit çalışma koşulları sunmak ve bilinçli tasarım anlayışı ile çalışmak olarak sayılabilir.

Chanel'in Yeni Misyonu: 1.5°
Coco Chanel'in yenilikçi vizyonunu tasarımın ötesine taşıyan marka, geçtiğimiz günlerde oldukça iddialı bir hedef açıkladı. Mission 1.5° isimli belgede, Chanel'in önümüzdeki dönem için sürdürülebilirlik adına kendine koyduğu dikkat çekici hedefler var. 2015 yılında imzalanan ünlü Paris İklim Anlaşması'nın küresel ısınma artışını 1.5 dereceye indirme hedefinden ilham alan vizyon; markanın üretim, operasyon ve tedarik zinciri konusunda ilerleme planını içeriyor. Buna göre Chanel, 2030 yılına kadar kendi operasyonunun sera gazı emisyonunu yüzde 50, tedarik zincirinden gelen her bir ünite ürünün emisyonunu ise yüzde 40 düşürmeyi hedefliyor. 2025 yılında tamamen yenilenebilir elektrik sistemine geçmeyi planlayan marka, kalan karbon atıklarına çözüm bulmak için de doğal kaynaklı çözümler üreten inisiyatiflere yatırım yapmaya başladı. Bunlardan biri, plastiğe doğada çözülen alternatif materyaller geliştiren Finli start-up Sulapac. Bir diğeri, tekstil üretiminde kullanılan kimyasal toksik maddelerin yerini tutabilecek doğal ipek bazlı malzemeler üzerinde çalışan Evolved by Nature. Geçtiğimiz yaz Moda Paktı'nın imza sahiplerinden biri olarak gördüğümüz Chanel'in meşhur dev bütçeli defilelerinin akıbeti de markaların tüm karbon salınımlarını gözden geçirdikleri ve azaltmak için uğraş verdikleri bir dönemde merak ediliyor.


Kürk karşıtı tasarımcı Donatella Versace

Versace İtalyan Sürdürülebilir Markalar
Liginde İtalyan modasının kalbi olan Camera Nazionale della Moda Italiana kurumunun girişimi CNMI Sustainability Working Group üyesi olan Versace; Giorgio Armani, Gucci, Prada ve Valentino gibi İtalya'nın diğer moda devleri ile beraber tekstilde sürdürülebilirliği hedefleyen öncü projelerde yer alıyor. Bunlardan biri, tekstil üretimine kimyasal güvenliği getiren ve 350 farklı toksik maddenin kullanımını yasaklayan anlaşma.

2017 yılında yine hoş bir adım atarak Londra'nın ünlü alışveriş bölgesi Sloane Square'de açtığı mağazayı yeşil bina standardı LEED (Leadership in Energy and Environmental Design) sertifikası ile tasarlayan Versace, 2018 yılında da koleksiyonlarında kürk kullanımına son verdiğini açıklamıştı. Donatella Versace, "Moda üretmek için hayvanları öldürmek istemiyorum. Bana doğru gelmiyor" demişti. Bu biraz gecikmiş bir karar, biraz da yüzeysel bir açıklama olarak görüldü moda dünyası tarafından. Çünkü yeni jenerasyon ve hayvan hakları savunucuları birçok modaevinin bu kararı böylesine geç almalarını samimi bulmuyor. Versace'nin maalesef şu ana kadarki en "yeşil" çıkışı, Jennifer Lopez'e birkaç defa giydirdiği derin yırtmaçlı, Amazon desenli yeşil elbisesi. Kısa süre önce Michael Kors'un Capri Holding bünyesine geçen markadan daha büyük adımlar bekliyoruz.


Malibu'daki Saint Laurent defilesinden

Ders Çıkarılacak Bir Çevre Krizi
Kering grubu ve başkanı, Fransız Başkanı Macron ile Moda Paktı üzerinde çalışırken; Saint Laurent paktın çalışmalarının açıklanacağı G7 zirvesine günler kala kendi adına hatalı bir adım attı. Kering'in Gucci ile beraber en büyük kazancı sağlayan moda markası, İlkbahar/Yaz 2020 erkek defilesini Malibu'daki Paradise Cove isimli saklı bir kumsalda gerçekleştirdi. Tüm dünyadan birçok editör, ünlü ve influencer'ın davet edildiği defilenin atmosferi oldukça romantik, neredeyse filmlerden çıkma gibiydi ama işin bir de diğer tarafı vardı. Malibu, özellikle de gizli kalmış bu kumsalı California'nın en iyi korunan lokasyonları arasında. Ayrıca defilenin düzenlendiği dönemde o bölgeye has, türü tükenme tehlikesinde olan bir balık cinsi sahile çıkıyor ve bu süreç çevre aktivistleri ve bölgenin çevreye hassas genç nesilleri tarafından takip ediliyor. Dolayısıyla defile, dev spotları, podyumu ve suyun gelmesini önlemek için kullanılan plastik kum torbaları nedeniyle tüm çevre halkının büyük tepkisi ile karşılaştı ve markayı düşünmeye itti. Editörlere farklı bir deneyim yaşatmayı hedefleyen destinasyon defileleri, hem dünyanın her yerinden insanları bir lokasyona ulaştırmak için sarf ettiği enerji hem de devasa setleri ve diğer atıklarıyla, tekrar değerlendirilmesi gereken etkinlikler. İşte, Kering ve LVMH şimdi bu konuya kafa yoruyor.

Prada'nın Yeniden Nalyon Çantaları
Prada ve kreatif direktörü Miuccia Prada'nın sosyal konulara olan duyarlılığı biliniyor. Marka, Moda Paktı'nın da bir parçası olarak, gerek üretim ve tedarik zincirinde sera gazı salınımını azaltma konusundaki dikkat çekici çalışmaları, gerekse perakende zincirinde ve pazarlamada kullandığı yenilenebilir elektrik, kağıt ve ambalajlarıyla beğeni topluyor. Ama tabii bir de bu çalışmaları müşteri kitlesine anlatmak gerekiyor. İşte, bu amaçla marka 1990'ların başında üne kavuşan naylon çantalarını güncelleyerek güzel bir koleksiyona imza attı. Prada Re-Nylon koleksiyonunda kullanılan Econyl® isimli materyal, Prada ve elyaf üreticisi Aquafil'in ortak çalışması ile ortaya çıktı. Okyanuslardan toplanan plastik atıklar, balık ağları ve elyaf atıklarından dönüştürülen koleksiyonun en beğenilen parçalarından olan küçük boy seyahat çantası, son dönemde attığı her adımla dikkat çeken ve bunu bildiği için her zaman toplumsal bir mesaj vermeye çalışan Sussex Düşesi Meghan Markle'da görüldü.


Gucci Cruise 2017 kampanyası

Gucci'den Equilibrium Projesi
Gucci, sürdürülebilirliğin dokunduğu her alandaki projeleri ile bazen genç nesle sesleniyor, bazen de farklı kurumların CEO'larına. Tüm bu çalışmalarını Gucci Equilibrium adı altında toplayan modaevi, geçtiğimiz yılın sonunda CEO Carbon Neutral Challenge projesiyle tüm sektörlerdeki büyük ölçekli markaların CEO'larına, kendi CEO'su Marco Bizzarri aracılığı ile seslendi. Bizzarri, karbon salınımını azaltma ve azaltılamayan alanlarda nötralize etme çağrısında bulundu. Nötralize etmek için önerilen formül, dünyanın doğasal ihtiyaç haritasını hazırlayan REDD+ projesine destek vermek. Tabii, Gucci'nin bundan daha renkli projeleri de var. Mesela Salma Hayek ile Beyonce'nin kurucuları olduğu Chime for Change inisiyatifi aracılığı ile marka, kadınları güçlendirmek için çalışıyor. Chime for Change'in projelerinden bir örnek; I Was a Sari. Bu proje ile Mumbai'deki kadınlara el işçiliği konusunda eğitim desteği ve olanak sağlanıyor. Böylece bölge kadınları Hindistan'ın yerel sari örtülerinden elbise, çanta, ayakkabı gibi katma değerli moda parçaları üreterek kendi ekonomilerini yaratıyorlar.


Stella McCartney İlkbahar/Yaz 2020

Sürdürülebilirlik Kraliçesi Stella McCartney
Sürdürülebilirliği konuşurken, neredeyse bu platformun oluşmasını sağlayan Stella McCartney'yi en sona bıraktık. Marka, kuruluş yılı olan 2001'den itibaren önce kürk ve gerçek deri kullanımına hayır diyerek, sonra da organik ve sürdürülebilir kumaş üzerine çalışarak, geleceğe vizyoner bir açıdan bakmasıyla kalpleri kazanmıştı. 2019 yılında Kering Grubu'ndan ayrılarak ilginç bir transfere imza atan ve rakibi LVMH bünyesine geçen Stella McCartney, bu hareketiyle Louis Vuitton Grubu'nu otomatik olarak sürdürülebilirlik alanında birkaç basamak yukarı taşıdı. Transferle markanın daha fazla görünürlük elde edeceği ve McCartney'nin engin sürdürülebilirlik know-how'ından yararlanacağı kesin. McCartney, diğer markaların attığı adımları yıllar önce atmış, doğaya dost kumaşlara yönelik Ar-Ge çalışmalarını desteklemiş bir isim olarak şimdi yönünü işin en çetrefilli kısmına, tedarik zincirlerine çevirdi. Tedarik zincirinin sürdürülebilir olması için tedarikçi firmaların çoğuyla neredeyse kurulduğu yıldan bu yana işbirliği yapan modaevi, bu zincirin tüm parçalarını hem düzenli olarak kontrol ediyor hem de eğitim ve iş koşullarının iyileştirilmesi üzerinde çalışıyor. Çünkü sürdürülebilirlik denildiği zaman akla ilk olarak çevre gelse de aslında insan da sanayileşme içinde oldukça savunmasız kalıyor. Marka, ucuz iş gücünün peşinden gitmek ya da çoğu zaman işi taşeronlaştırarak sorunları görmezden gelmek yerine insanların gelişmesine, iyiliğine yatırım yapmayı tercih ediyor.

Daha Gidilecek Çok Yol Var
Modanın çevreye en çok zarar veren ikinci endüstri olduğu ve sürekli büyümeye devam ettiği göz önüne alınırsa, ünlü modaevlerinin sürdürülebilirlik hedeflerine daha hızlı ulaşmaları şart. Bu konuda önümüzdeki dönemde en önemli kriterlerden biri, Block Chain teknolojisi ile tüm tedarik zincirinin takip edilebilir kılınması olacak. Çünkü geçmiş yıllarda hem lüks moda hem de ona bir yol gösterici olarak bakan fast fashion suçu tedarik zincirine atmak gibi bir sorun yaşadı. Bunun bilincinde olan moda grupları, sorunun üstesinden gelmek için şimdi Block Chain üzerinde çalışıyorlar. İzlenebilirlik öncü markalar tarafından başarılabilirse, zaman içinde müşteriler tarafından tüm markalardan talep edilmeye başlanacak. O zaman hem insani çalışma koşulları, hem üretim tesislerinin enerji ve atık politikaları, hem de çevreye ve topluma olan etkileri konusunda şeffaf bilgiye sahip olabileceğiz. En önemlisi, her şeyin daha sürdürülebilir olanını talep edebileceğiz.