Mutluluk enerjisi ile dolu şehir
SEYAHAT

Mutluluk enerjisi ile dolu şehir

391 köprü ve 117 adadan oluşan, yüzyıllardır değişmeyen şehir Venedik için yola çıktık. Festivalleri, kalabalığı ve bitmeyen yoğunluğu ile hep yaşayan bu şehre İstanbul’dan 2 saatlik uçuşla varabilirsiniz.

GÜNCELLEME TARİHİ: 30 Mayıs 2023

Yazar: İlker Topdemir

İstanbul'danVenedik Marco Polo Havalimanı'na Türk Havayolları ile günde karşılıklı 3 sefer gerçekleşiyor. Eğer bu seferler dolu olursa ya da fiyatları yüksek gelirse Milano'ya daha hesaplı bir şekilde uçup, oradan bineceğiniz hızlı trenle de iki saatte şehre ulaşabilirsiniz. Havalimanından kalacağınız otele deniz taksi veya deniz otobüsü ile ulaşmanız mümkün. Venedik'te yaşayan insan sayısı 600 bin civarında, her yıl gelen turist sayısı ise 13 milyonu buluyor ki kış aylarında dahi ciddi bir yoğunlukla karşılaşabilirsiniz. Toplam 7 bölgeden oluşan Venedik küçük bir şehir gibi görünse de yürüdükçe aslında o kadar da küçük olmadığını görüyorsunuz. Birbirinden farklı sokakları, rengarenk evleri ve kanalları ile son derece keyifli bir destinasyon.




NEREDE KALMALI: The Gritti Palace

Şehrin en büyük kanalının üstünde bulunan The Gritti Palace, 1475 yılına dayanan tarihi ve ihtişamı ile bizi karşılıyor. Eskiden saray olarak kullanılan bina, tarihi detayları, dokusu ve şıklığı ile şehrin en güzel oteli olabilir. Suit olarak düzenlenmiş 82 odasının her biri hem konforu hem de şıklığı ile konuklardan on üstünden on alıyor. İki restoranı, bir barı, bir de teras restoranı olan otel, müşterileri dışında şehirde olanların da favori buluşma noktası. Ana restoranı Del Doge'de kahvaltıdan akşam yemeğine kadar İtalyan mutfağından güzel enstantaneler bulabilirsiniz. Ayrıca otelin şefleri Daniele Turco ve Franco Sanna'dan özel yemek kursu alabilir, Chef 's Table için rezervasyon yapabilirsiniz. Böyle bir mutfakta şeflerle yemek yapmak çok keyifli bir tecrübe. Hem kendi klasmanında hem de genel müdürünün aldığı ödüllerle adından bahsettiren The Gritti Palace için şehrin en lüks oteli diyebilirim.


Aman Venice

AmanVenice, şehrin koruma altına alınmış sekiz tarihi binasından birinde konumlanıyor. Palazzo Papadopoli ismindeki bu sarayda toplam 24 suitiyle hizmet veren otel, dünya yıldızlarından kraliyet mensuplarına kadar birçok tanınmış simayı ağırlıyor. Tarih kokan binası içinde siz de kendinizi çok özel hissedeceksiniz. Diğer Aman otellerinde de olan restoranı Arva, Akdeniz mutfağının birbirinden nefis tatlarını sunuyor. Otelin ihtişamı ile restoranın muhteşem lezzetleri birleşince, gerçekten deneyimlenmesi gereken efsane bir ambiyans oluşmuş. Otelin diğer restoranı The Palazzo Kitchen, Matteo Panfilio ve 3 Michelin yıldızlı şef Norbert Niederkofler tarafından yönetiliyor. Konuklarına modern İtalyan mutfağından sanat eseri gibi yemekler sunan restoranda toplam 10 masa mevcut, gitmek isteyenlere önceden rezervasyon yapmalarını öneririm.


NEREDE YEMELİ?

Ai Mercanti Tam bir İtalyan trattoria restoranı. Lokallerin sık sık gittiği ancak bulmanın pek kolay olmadığı mekanın adresini Google Maps'e dahi girseniz,Venedik'in meşhur dar ve çıkmaz sokaklarında uzun süre aramanız gerekiyor. Restoranın kendisi minik, porsiyonları biraz az gibi görünse de gerçekten efsane. Bulmak için harcadığınız emeğe değiyor.


Vini di Arturro

50 seneye yakın hikayesi olan ve hâlâ eski usül telefon ile rezervasyon yapılabilen, sosyal medya hesabı dahi olmayan restoranda topla 6 masa bulunuyor. Mekanın sahibi ve aynı amanda şefi, 50 senedir aynı konsepti sürdürüyor. Başlangıçlar sezonda çıkan ürünlere göre günlük olarak hazırlanıyor, ana yemekler ise İtalyan klasiklerinden oluşuyor. Haftanın belli günleri açık olan restoran için çok önceden rezervasyon yaptırmanız gerekiyor.Yer bulabilirseniz midenizin bayram edeceğini söyleyebilirim.


Il Mercante Cafe

Basilica S.Maria Gloriosa dei Frari Kilisesi'nin olduğu meydana bakan cafe haftanın 5 günü 18:00 ile 01:00 arası hizmet veriyor. Atıştırmalıkları, kokteylleri ve tarihi binası ile etkileyici, mutlaka uğramanızı tavsiye ederim.


Caffè Florian

1700'lü yıllarda hizmet vermeye başlayan adres bölgenin en eski cafe'si olarak biliniyor. Hem etkileyici iç mimarisi hem de dünya çapındaki ünü sayesinde kapısında kuyruklar oluşuyor. Kahvaltısı, tatlıları ve akşam üstü canlı müziği ile hayatta en az bir kere deneyimlenmesi gereken bir mekan.


NEREYİ GÖRMELİ

Gün içinde yürürken dünyaca meşhur Rialto Köprüsü üstünde selfie çekmeden, Saint Marco Meydanı'nda insanları seyretmeden, kanaldaki tekneler ile seyahat ederken görkemli Basilica di Santa Maria della Salute binasını seyretmeden ve Dell'Accademia Köprüsü'nde bir gün batımına şahitlik etmeden Venedik'ten dönmeyin derim. Müzelerle dolu şehirde mutlaka gitmenizi önereceğim iki adrese gelince; Galleria dell'Accademia, şehrin ve İtalya'nın en önemli müzelerinden. Bu arada, müzelerin hepsi için biletlerinizi önceden almanızı öneririm. Peggy Guggenheim Collection, 20. yüzyıl sanatçılarının eserlerin olduğu, sanat koleksiyoneri Peggy Guggenheim'ın kendi evi olan, büyük kanal üzerinde konumlanan inanılmaz bir saray.