Pamela Anderson’dan Çıkardığımız Stil Notları
Pamela Anderson, ikinci baharını yaşıyor. Onun bu yeni hali, özellikle de sade stili, hepimize ilham oldu.
GÜNCELLEME TARİHİ: 14 Ağustos 2025
Yazı: Ece Büyükçolpan
Fotoğraflar: Getty Images
90’ların sarışın femme fatale ikonu o. Öylesine dişli, öylesine seksi ve gizemliydi ki... Bugün ise bambaşka bir kadın olarak karşımızda. Son zamanlarda adını sıkça duymaya başladınız, değil mi? Liam Neeson ile başrolü paylaştığı “The Naked Gun” filminin tanıtımı sırasında, hem kırmızı halıdaki duruşu hem de gündelik hayatındaki sokak stiliyle fotoğrafçıların objektifinden düşmeyen Pamela Anderson, yeniden bir stil ikonu olarak yükselişte.
Geçen yıl, “The Last Showgirl” filmindeki etkileyici başrol performansıyla başlayan bu yeni dönemi, Anderson’ı moda sahnesinde de yükseltti, açıkçası. Bildiğiniz gibi, artık makyaj yapmıyor. Bu kararın arkasında hassas bir sebep var: Yıllarca makyajını yapan çok sevdiği makyöz ve yakın arkadaşı Alexis Vogel’in vefatından sonra, onun anısını zarif ve vefalı bir duruşla yaşatmak için makyaj yapmayı bıraktı. Met Gala kırmızı halısında bile makyajsız boy göstermişti ve bu haliyle de çok güzeldi. Artık The Row, Oscar de la Renta ve Thom Browne gibi markalara yöneldi; bu seçki bile onun stil anlayışının nasıl değiştiğinin en net göstergesi.
Çünkü Pamela Anderson artık kıyafetlere kendini uydurmak yerine, kendine en çok yakışanı ve içinde en rahat hissettiği parçaları seçiyor. Ondan öğrenebileceğimiz birkaç stil dersi daha var. İşte Pamela Anderson’dan çıkardığımız stil notları:
Kendinize güvenin
“Stilimi en çok sevdiğim zamanlar, kendi kendime hazırlandığım anlardı.”

Pamela Anderson, kendine güvendiğinde en iyi halini yakaladığını fark etmiş. Artık seçimlerinde konforu ve zamansız şıklığı ön planda tutuyor. Oscar de la Renta, The Row, Proenza Schouler ve Victoria Beckham gibi markalarla oluşturduğu kombinlerde sade ama güçlü bir duruş sergiliyor. Altın Küre’de kendi stilini yaratmasından, Paris couture haftasında ardı ardına sunduğu kusursuz görünümlere kadar attığı her adım, zarifçe yaş alan Anderson’ın kendine güveninin en güzel yansıması.
Risk almaktan çekinmeyin
“Takipçi değil, öncü olmayı seviyorum.”

Pamela Anderson’ın 90’lardaki stilini bir hatırlayın; bakışların hep onun üzerinde olduğu, dişil ve iddialı bir imaj... Şimdi ise sadece kendisi için giyiniyor. Daha salaş kesimler, özgün ve sade dokunuşlarla çok daha güçlü, kendi stilini yansıtan bir portre çiziyor.
Eğlenmeyi unutmayın
“Stil, bence kendini ifade etmenin en iyi yolu.”

Kırmızı halıda adeta başka bir karaktere bürünmeyi sevdiğini söylüyor. Gucci ile nostaljik bir gece şıklığı, Gallello Atelier’nin uçuşan şifonları, Tory Burch’ün Met Gala’da ona modern bir Jeanne d’Arc havası veren elbisesi... Pamela, stil yolculuğunun her adımına kendine özgü bir eğlence katıyor.
Yeni şeyler deneyin
“Kimsenin yapmadığı bir şey yapın.”

Pamela Anderson, günlük hayatında kendi stilini yaratmayı seviyor ama yoğun basın turlarında stilist desteğini de ihmal etmiyor. Stilist Bailey Moon’la birlikte, Marc Jacobs dönemi Louis Vuitton’dan Gabriela Hearst ve Ferragamo’ya kadar uzanan “zekice seçilmiş” ve “moda hafızasına dokunan” parçalarla stilini güçlendiriyor. Özellikle Thom Browne’un onun için özel tasarladığı elbiseler, bu iş birliğinin ne kadar kıymetli ve özgün olduğunu gösteriyor.
Kendiniz olun
“Küçüklüğümde tam bir Erkek Fatma’ydım, annem de güzel bir kız olmanın öneminin altını çizerdi: ‘Güzelsen, güçlüsün,’ diyordu hep. Ben ise, hayatım boyunca bu kurallara hep karşı geldim.”

Makyajı bırakması çok konuşuldu, ama Anderson için bu bir manifesto değil, içinden gelen bir karar. O artık haute couture’ü en doğal haliyle taşıyor; yüzünde sadece içten bir gülümseme, üzerinde elbiseyi tamamlayan sade takılar... Son zamanlarda çok konuşulan arşiv parçalar ve sürdürülebilir tasarımlar onun için sadece bir moda tercihi değil, aslında bütünlüklü bir duruş.
Değişimi kucaklayın
“20’li yaşlarda makyaj yapmak eğlenceli olabilir ama yaş aldıkça sadelikten yanayım. Artık neredeyse hiç makyaj yapmıyorum. Kendimi böyle daha çok seviyorum. Kendini olduğu gibi kabul etmek gerçekten çok kıymetli.”

Yaş almak, o yeni halimizi kabullenip özgüven inşa etmek göründüğü kadar kolay değil. Pamela Anderson ise bu özgüvenin ne kadar özgürleştirici olabileceğinin en güzel örneği. Toplumun kalıplarına rağmen güzellik anlayışını yeniden tanımlayabileceğimizi, kendi yolumuzu her zaman yeniden çizebileceğimizi gösteriyor bize.
Duruşunuzun gücünü hafife almayın
“Sürdürülebilirlik, parçaları yeniden değerlendirmek benim için çok önemli. Vivienne Westwood’un dediği gibi: ‘Her yıl bir tane harika şey al, dolabını gereksizle doldurma.’”

Pamela Anderson, moda dünyasında sürdürülebilirlik ve etik konularını her zaman açıkça dile getiren biri oldu (90’lardaki PETA kampanyalarını hatırlarsınız). Bunu düşününce, vintage ve arşiv parçalarla, sürdürülebilir tasarımcıları tercih etmesi hiç şaşırtıcı değil. Özellikle Gabriela Hearst’ün yanı sıra, Avustralya merkezli, etik üretim yapan ve şapkalarıyla öne çıkan Lorna Murray’nin aksesuarlarını, New York’tan çıkan yarı özel üretim markası One Of’un parçalarını da taşımayı seviyor.





