Sophia Webster'ın dünyası
Sophia Webster’ın gardırobu da Londra’daki evi ve ayakkabı tasarımları kadar parlak ve cesur.
GÜNCELLEME TARİHİ: 2 Nisan 2019
Lucy Halfhead
Fotoğraflar Harry Crowder
Moda editörü Anna Rosa Vitiello
'Hayat kısa. Ayakkabıları satın al!' yazıyor, Britanyalı aksesuar tasarımcısı Sophia Webster'ın yatağının üzerindeki yastıkta. Bu, Doğu Londra'daki evinde yer alan ve onun yüksek modaya eğlenceyi geri getirme misyonunu yansıtan pek çok renkli dokunuştan yalnızca biri. Bahçedeki ağaçlardan sarkan dondurma görünümlü kağıt fenerler ve sarı balo elbiseli Disney prensesi şeklinde yapılmış yarısı yenmiş pasta, kızı Bibi Blossom'ın önceki günkü doğum günü partisinden kalma. Webster, dizine kadar inen (kendisi 1.55 boyunda minyon bir kadın) kedi motifli bir triko ve pembe pofuduk terlikler giyiyor. Üzerinde pembe flamingolu tulumla etrafta koşturan Bibi ise belli ki hâlâ parti modundan çıkabilmiş değil.


Elbette, Webster'ın işine ciddiyetle yaklaştığından kimsenin şüphesi yok. Ultra feminen formları güçlü bir zarafet duygusu ile birleştirerek yılda sekiz ayakkabı koleksiyonu çıkarmanın yanı sıra iki çocuk koleksiyonu, dört çanta serisi ve gelinler için nefis parçalar tasarlıyor. "Koleksiyona farklı kategoriler eklemeyi seviyorum ama zamanlamanın doğru olması gerekiyor. Mesela çocuk ayakkabılarını hamileyken tasarladım ve sonuç çok başarılı oldu. Aslına bakarsanız kendimi düşünüyordum; Bibi'nin giyebileceği sevimli ayakkabılar yapmak istemiştim" diyor gülerek.

Kızı Bibi Blossom odasında
Webster'ın ilk aşkı aslında moda değil dansmış. Ablası Claudia ile serbest stil disko yarışmalarına katılmak için ülkeyi uçtan uca gezmişler. "Dans pistinde öne çıkmak istiyordum" diyor, "o yüzden üzeri parlak taşlarla kaplı, ışıltılı kostümler giyiyorduk. Süslemelere olan eğilimim ta o zamanlara dayanıyor sanırım." Büyükannesi de onu erken yaşta etkileyenlerden: "Çoğu zaman okul çıkışında anneannem Peggy'nin evine giderdim. Her zaman gösterişli giysiler giyerdi ve geçtiği yerlerde simli bir iz bırakırdı."
Webster, daha sonra Camberwell College of Arts'ta sanat ve heykel eğitimi almış ve bir gün, canlı modelle yapılan bir çizim dersinde ayakkabılara olan ilgisini keşfetmiş. "Model ders boyunca bir sürü kıyafet giyip çıkardı" diyor, "o zaman fark ettim ki ben en çok ayakkabılarını çizmeye odaklanmıştım." Bunun üzerine Londra'nın prestijli ayakkabı tasarım okulu Cordwainers'ta dört yıllık eğitim almış ve ardından Royal College of Art'ta kadın giyimi üzerine master yapmış. Sonraki üç yıl boyunca asistanlığını yaptığı tasarımcı Nicholas Kirkwood ile de orada tanışmış. "Uzun bir yolculuktu. Ayakkabılar epey teknik bilgi gerektiriyor. Aynı sürede bir cerrah olabilirdim!"

Webster, kendi koleksiyonundan deri detaylı rafya terlikler ve koton çanta (masada) ile. Elbise, Vivetta.
2012'de kendi adını taşıyan markasını kurduktan sonra, Webster tasarımlarının üretim sürecine daha çok hakim olmak için Brezilya'ya gitmeye karar vermiş. "O sene bütün yazımı tedarikçilerle ve deri işleyenlerle tanışarak geçirdim" diyor. "Çok az Portekizce biliyorum ama fabrikada en çok kullanılan cümleyi öğrendim: 'Ai Sophia! E muito complicada!' (Ah Sophia! Bu çok karmaşık!)" Her ne kadar işçiler Webster'ın farklı tasarımlarını üretmeyi meşakkatli bulsalar da, çabaları Browns markasının sahibi Joan Burstein'ın dikkatini çekmiş. Burstein, Webster'ın kelebek aplikeli Chiara tasarımından stok alımı yapmış ve ayakkabılar yok satmış. "Bu benim için inanılmaz bir dönüm noktasıydı" diyor Webster. "Tanınmayan bir tasarımcının böyle satması olağandışı bir durumdu, o zaman anladık bu ayakkabılarda bir tür büyü olduğunu."

Tuvalet masası üzerindeki ayna-fırça seti büyükannesinden kalma
En İyi Çıkış Yapan Aksesuar Tasarımcısı kategorisinde layık görüldüğü British Fashion Award dahil pek çok ödül kazandıktan sonra, 2016'da ilk amiral mağazasını Mayfair'deki Mount Caddesi'nde açarak Christopher Kane, Roksanda ve Loewe gibi isimlere komşu olan Webster, hızlı yükselişini biraz da sosyal medyaya bağlıyor: "İnsanların ayakkabılarının fotoğraflarını Instagram'da paylaştıklarını oldukça erken fark ettik ve internet sitemizde buna özel bir sayfa ayırdık. Burada gerçek kadınların ayakkabılarını nasıl farklı şekillerde kullandıkları görülebiliyor. Bu kararımızın markanın büyümesine katkıda bulunduğunu düşünüyorum."

Kendi koleksiyonundan rugan sandaletlerle balkonda
Sophia Webster, yalnızca beş yılda Instagram'da bir milyon takipçiye ulaştı ve ayakkabıları Scarlett Johansson, Beyoncé ve Gwen Stefani tarafından giyildi. "Gwen ayakkabılarımı giydiğinde o kadar mutlu oldum ki! Gençlik yıllarımda sıkı takipçisiydim ve bence bugün hem parıltılı hem de erkeksi olan stilimde onun etkisi var."

Tasarımcının üzerinde: Triko ve etek, Mary Katrantzou. Ceket, House of Holland. Clutch, Sophia Webster.
Gündüzleri onu payetli ya da sloganlı bir Markus Lupfer tişört, House of Holland triko, jean ve kendi tasarımı olan Riko spor ayakkabılarla görebilirsiniz. Geceleri ise Mary Katrantzou'nun canlı desenlere sahip elbiselerini tercih ediyor. "Biraz bukalemun gibiyim" diyor. "Güçlü renkleri ve dikkat çeken parçaları seviyorum ama anne olduğumdan beri bir sürü salopet ve denim aldım. Ayrıca kesinlikle çok daha sık düz ayakkabı giyiyorum."

Evinin bahçesinde. Ceket, Mira Mikati. Jean ve tişört, Sophia Webster.
Bir zamanlar elektrik mühendisi, şimdi ise markanın CEO'su olan, en başından ber i en büyük destekçisi konumundaki eşi Bobby Stockley ile birlikte yaşadıkları, eski bir kiliseden dönüştür ülen evine de benzer bir estetik anlayış hakim. İçerisi, ahşap paneller, pastel duvarlar ve kilimler ile biraz barok, biraz da Barbie stili döşenmiş. Webster, yeni eşyalar satın almayı sevmediğini söylese de ("Beni daha çok sabaha karşı dörtte eBay'de Art Deco bir lamba için açık artırma savaşında bulabilirsiniz") evin dört bir yanını illüstratör Hattie Stewart ve sokak sanatçısı Pure Evil baskılarının da dahil olduğu modern sanat eserleriyle donatmış. Üst kattaki koridoru ise raflara itinayla dizilmiş 200 çift ayakkabı ve Londra Moda Haftası'ndaki şovlarından birinden kalma Electric Confetti yapımı dondurma formlu neon lamba süslüyor. Ama asıl favorisi, oyun odasında bulunan karatahta üzerine el yazısıyla yazılmış şu cümle: "Bir ananas gibi ol: Dik dur, taç giy, ve için tatlı olsun!" Webster Ailesi'nin mükemmel hayat felsefesi.




