Stilize kaos
Modellik kariyerinin ve moda tasarımı eğitiminin ardından Bless The Mess markasına hayat veren Elisabeth Mas’ın festival ruhu taşıyan yaşam tarzına yakından şahit olmak için Baltalimanı’nda konumlanan evindeyiz.
GÜNCELLEME TARİHİ: 25 Aralık 2017
Elisabeth Mas, seyahatleri ve giydikleriyle kimileri için bir sosyal medya fenomeni olabilir ama yakın çevresi için Barcelona'dan İstanbul'a uzanan hayat macerasında, ev düzeni ve tasarımcı kariyerini kurmuş; en önemlisi de eğlenceli ruhunu korumayı başarmış bir dünya vatandaşı.
Röportaj Güneş Uysalefe Fotoğraf Selin Saral
Ceket Vintage Tişört Topshop Etek Zara Küpeler H&M Çizmeler Stuart Weitzman
Kimi insanlar vardır, dağınıklığın içinde düzeni bulurlar. Elisabeth Mas de onlardan biri. Baltalimanı'nda eşi Caner Karaloğlu ve bir yaşındaki kızları Mia ile yaşadıkları eve konuk olduğumuzda, arka fonda çılgın sesler çıkararak öten bir cins papağan, etrafta koşturan sevimli ama hırçın köpekleri Aspen ve Old McDonald had a farm! türevi çocuk şarkıları var. Bu 'kaos' içinde Mas, bilgisayarının başı ile mama iskemlesi arasında mekik dokuyor, festival ruhunu yansıttığı giyim markası Bless The Mess'in yönetimi ve anneliği dengede tutuyor. Bu işte de başarılı olduğu hem markasının Gizia Gate ve Room + Rumors gibi satış noktalarına girmiş olması hem de Mia'nın gülücüklerinden belli. Ayrıca yanlış anlaşılmasın, kendisi aslında hiç dağınık biri değil; sayısız spor ayakkabı ve Los Angeles'ta keşfedilmiş vintage parça, gardırobunda sıralı bir düzen içinde hizada duruyor, kendisi tek bir karışıklığa dahi göz açtırmıyor. Galiba başarısı, aslında herkesin hayatında olan karmaşaya izin vermesine ve bundan keyif almasına dayanıyor. Zaten hiç kaybetmediği bu enerji onu Barcelona'dan Paris'e ve New York'a taşımış, modellik kariyeri ve moda tasarımı eğitimine imkan sağlamış. Hareketli ve eğlenceli hayatını eşi Caner'le paylaşmaktan keyif aldığı ise Mykonos'ta tanışmış olmalarından belli.
Ceket Vintage Tişört ve pantolon H&M Ayakkabılar Christian Louboutin
Sosyallik onun için bir yaşam tarzı da olsa Mas, anneliğin getirdiği yeni düzenden anlaşılan memnun ki, şimdiden ikinci bir çocuğun hayalini kuruyor bile. Kendisiyle sosyal medya üzerinde paylaştığı giyim zevki, markası, ailesi ve projeleri üzerine renkli bir sohbet gerçekleştirdik.
İstanbul'da hayat nasıl gidiyor? Şehrin enerjisine ve yaşam tarzına adapte olabildin mi?
Çok genç yaşta gezmeye ve farklı ülkelerde yaşamaya başladım, dolayısıyla göçebe ruhluyum denebilir çünkü gittiğim her yerde kendimi rahat ettirebiliyorum. Bence İstanbul'a tamamen alıştım. Artık yarı Türküm!
Şu an New York ve İstanbul arasında yaşıyorsun, aslında Barcelona'da doğdun ve hayatının bir evresinde de Paris'te çalıştın… Bu inanılmaz şehirlerle karşılaştırdığında, İstanbul'daki hayatın hangi yönlerden farklı ya da daha iyi olduğunu düşünüyorsun?
Artık tamamen İstanbul'da yaşıyorum, New York günleri sona erdi. Her şehirde yaşam tarzı çok farklı. Beş yıl yaşadığım New York'u geride bıraktım evet, ancak artık bebeğimle orada yaşamak istemiyorum çünkü çetin bir şehir, pek çocuklara göre değil. Bence yaşadığım her şehrin yaşımla bir ilgisi vardı… Gençliğimde, deneyim ve çalışmaya açken Paris'e taşındım; burası tam olarak ihtiyacım olan yerdi. Sonrasında ise daha düzenli ve büyük bir sıçramaya hazır hale geldim ve New York'a taşındım. İstanbul ise bugünkü yaşam biçimime çok uygun, bebekli aile yaşamı için çok rahat…
Çanta Chanel Şapka ve bilezik Aaryah - Ayakkabılar MM6 Maison Margiela
Tüm bu seyahatler arasında kızın Mia'yı büyütüyorsun ve o da şimdiden senin gibi bir dünya vatandaşı oldu çıktı. Anneliği nasıl deneyimliyorsun?
Annelik çok zor ve kimse size bunu söylemiyor! Aynı zamanda mutlulukla dolu bir deneyim, sizi daha insani yapıyor ve hayatınıza binlerce yeni anlam katıyor. Artık kendiniz için değil; aileniz için yaşıyorsunuz. Benim de tüm değerlerim Mia'nın gelişiyle değişti. Bir bebekle seyahat etmek kolay değil ama biz Mia konusunda çok şanslıyız, anneciğiyle olduğu sürece yeni yerlere kolayca adapte olabiliyor.
Bu arada eşin Caner ve küçük kızın Mia ile ideal bir hafta sonunuz nasıl geçer?
Geçtiğimiz Mayıs'ta evlendik ama aklımızdaki gibi düzgün bir düğün organize etmeye henüz vakit bulamadık. Hayalimdeki hafta sonunda ailemle doğa içinde olmak isterdim. Doğaya ve spora bayılıyorum ve ailemdeki herkesin, Mia, köpeğim Aspen ve Caner'in bu iki elementle iç içe olmasını istiyorum. Bu bakış açısıyla yetiştirildim ve bence bir insan olarak bana sağlam bir temel kazandırdı. Dolayısıyla bu prensipleri en sevdiklerimle paylaşabileceğimi düşünüyorum.
Ceket Luella Bartley Jean Opening Ceremony Tişört ve kemer Topshop Kolye vintage Ayakkabılar MM6 Maison Margiela
Ev hayatınıza geri dönecek olursak, İstanbul'daki bu adresinizi dekore ederken size neler ilham verdi? Bu evde en değer verdiğin detaylar ya da objeler neler?
Evin dekorasyonunda çıktığım seyahatlerden ilham aldım. Nereye gidersek gidelim dönerken bir şeyler getiriyoruz, bu yüzden evimiz çok özel çünkü her objenin arkasında bir hikaye mevcut. Mesela yemek odasındaki iki büyük tablo benim için çok büyük bir ifade gücüne sahip ve bu güçlü sanat parçalarına bakmaktan hiç sıkılmıyorum. Hikayeleri ise inanılmaz! Los Angeles'tayken Bless the Mess kampanyası için bir yer arıyordum ve duvarında çılgın grafitiler olan bir binaya rastladım. İçine girdiğimde ise Louis Carreon'un stüdyosunda buldum kendimi, bir anda kaynaştık ve çok iyi arkadaş olduk. Bu iki tabloyu sardım ve İstanbul'a getirdim; şaşırtıcı biçimde Louis çok tanınan bir sanatçı haline geldi. Şu an çalışmalarına bizim ödediğimizden beş kat daha fazla değer biçiliyor. Hayat sürprizlerle dolu ve yolculukta inanılmaz insanlar sizleri bekliyor.
Şapka Olive & Pique Ceket Bless the Mess Tişört ve jean Topshop Botlar & Other Stories
Şansın olsaydı, duvarına hangi sanat eserini asmak isterdin? Sanatla ilişkini nasıl tanımlarsın?
Bir gün duvarımda asılı bir Basquiat olmasını çok isterim. Bu sanatçı benim için neredeyse bir takıntı derecesinde... O ve onun gibi birçok sokak sanatçısı. Küçüklüğümden beri sanatla iç içe bir ailede büyüdüm ve dolaylı olarak her zaman sanata bağlı kaldım. Sadece gözlemci olarak değil; aynı zamanda tasarlayarak, performans sergileyerek, yaratarak… Bunların hepsi sanat. Çok yaratıcı bir insanım, dolayısıyla görsel olarak ilgimi çeken her şeyi sanat olarak değerlendiriyorum. Benim sanatla ilişkim bu ve bunu kendimce Bless the Mess ile kanalize ediyorum.
Çanta Gucci Gözlük Saint Laurent
Evet, Bless the Mess adında bir markan var. Tasarımlarının arkasındaki ilham kaynağını paylaşabilir misin?
Markanın ismi her şeyi anlatıyor aslında: Hayatın kaosunu kutlamalıyız. Hiçbir şey muhteşem olmadığına göre görünümünüzü alaşağı edecek güçte parçalar yaratabiliriz. Bu bağlamda blazer ceketlerimiz oldukça özgün. İlgimizi çeken tüm etkenlerden ilham alıyoruz; bu bir karakter olabilir, seyahat, heykel, müzik ya da herhangi bir şey!
Moda anlayışına gelecek olursak çok kendine özgü bir stiliniz var. Büyüdüğün süreçte, zevkin üzerinde etkili olan neleri sayabilirsin?
Kendim olmaktan hiçbir zaman korkmadım, başka birinin ne düşündüğünü ya da takip edip etmeyeceğini önemsemedim. Dolayısıyla her zaman kendi başıma denemeler yapmaktan ve içgüdülerime güvenmekten çekinmedim. Trendleri aslında çok takip etmiyorum; tabii güncel parçalar satın alıyorum ama bunları diğerleriyle harmanlıyorum. Yaşadığım şehre göre zevklerim ve stilim de çok değişiyor, New York'tayken çok daha çılgın kıyafetler giyiyordum… Tabii bunda yaşımın da etkisi var, ne de olsa artık bir anneyim!
Çocuk modasına da değinelim… Bu sektör hakkındaki fikrin nedir? Çocuklar için tasarım yapma planların var mı?
Bazı müşterilerin ricası üzerine kızları için de aynı ceketlerden yaptık. Ancak çocuk dünyasına giriş yapmak istemiyoruz; kadın sektöründe gelişmeyi hedefliyoruz.
Bu arada, bir anneye göre çok fit göründüğünü söylemeliyim, formunu nasıl koruyorsun?
Her gün koşuyorum ya da bir aktivite yapıyorum. Sahilde koşmaya bayılıyorum. Bunun dışında Mia'yı bir koşucu arabasına koyuyorum; Aspen'i de alıyor, parka ulaşana kadar koşuyoruz. Parkta bir saat boyunca Mia ile oynuyorum, sonrasında Aspen'in köpek arkadaşlarıyla vakit geçirmesine zaman tanıyıp eve geri dönüyorum.
Modaya geri dönelim. Takip ettiğiniz Türk yetenekler var mı?
Raisa&Vanessa'nın tasarımlarına bayılıyorum, stilime çok uygunlar.
Peki ya İspanyol isimler?
Charo Ruiz ve Yolan Cris'e bayılıyorum; favori iki tasarımcım diyebilirim, parçaları çok özgün.
Ayakkabılar Christian Louboutin - Şapka Lack of Color
Bizimle Sonbahar/Kış 2017-18 koleksiyonlarından favorilerini paylaşabilir misin?
Saint Laurent koleksiyonuna bayıldım, her şey inanılmazdı! Yükselen tasarımcılar arasında da Sea'yi sevdim.
2018'de elde etmek istediğiniz parçalar?
Saint Laurent'in yüksek tüylü çizmeleri!
Alışveriş yapmak için en iyi şehir?
Elbette Los Angeles.
Sosyal medyaya gelecek olursak, sana göre blogging dünyası nasıl şekilleniyor? Başladığında kafandaki fikir neydi ve bugüne dek sence içlerinden nasıl sıyrıldın?
Ben kendimi blogger ya da influencer olarak görmüyorum; sadece hayatımı paylaşıyorum ve insanlar da bunu seviyor gibi görünüyor! Bir şeyi yapıyor gibi görünmek ya da taklit etmek gibi bir çabam olmadı. Çok doğalım, belki de bu yüzden yaptığım işte başarılı oldum. Peki ya blogger'lar için nasıl bir gelecek öngörüyorsun? Ya da moda için?
Bugünlerde yükselen bir sektör haline geldi ancak yolun devamında birçoğu sönecek. Her şeyden çok fazla var ve herkes blogger gibi görünüyor. Dolayısıyla tahminim sektör daha sağlam bir hale geldiğinde iyi olanların kalacağı ve diğer gereksizlerin kaybolacağı.
Bilezik Aaryah Gözlük Saint Laurent Kolye Vintage Parfüm By Kilian
Çıktığın seyahatler evreninin büyük bir kısmını oluşturuyor, dolayısıyla başarının da. Mesela Burning Man'den bahsedelim, neredeyse bu etkinlikle eş anlamlı bir hale geldin! Sence de popülerliği yüzünden biraz banalize olmadı mı? Başka hangi etkinlikleri takip ediyorsun ya da deneyimlemek istiyorsun?
Coachella'ya 10, Burning Man'e dört yıldır gidiyorum ve haklısın, biraz doygunluğa ulaştı bu etkinlikler. Bunun sebebi ticari ve sosyal medyada yaygın bir şekilde paylaşıldığından herkes gidiyor gibi görünüyor. Fakat seni temin ederim ki çok farklı ve eşsiz bir deneyim. Ne olursa olsun hayatınızda bir kez gitmenize değecek kadar hem de. Aynı şey Tulum'a da oldu. Eskiden Tulum hakkında hiçbir şey bilmiyordu ama şu an çok kalabalık. Bu durum her bakir cennet için geçerli; güzelleştiğinde büyük balıklar gelir ve ele geçirir. Sosyal medya yüzünden artık hiçbir yer 'gizli' değil; önemli olan dalgayı çok geç olmadan yakalamak. Mesela bu yıl yılbaşı gecesi için en hit yer Brezilya'da Trancoso olacak. Ben beş yıl önce oradaydım… Buraya herkes keşfetmeden gitmek gerek çünkü işin güzelliği burada!
Peki hayali bir seyahat seni nereye götürürdü?
Sıcak havada, kumsal kenarında ve doğanın içinde bir yer… O nedenle tüm bunları içinde barındıran Rio de Janeiro diyebilirim, yani eşimle açık ara favori tatil rotamız.
Yeni yıl için paylaşmak istediğin planların var mı?
Henüz kesinleşmemiş olsa da planlarımızda yeniden Trancoso var. Yeni yılda ise Avustralya ya da Güney Afrika'da Cape Town'a gidebiliriz.