Uzakların ruhu
Modanın içine doğan Ayşe Boyner, kendi markası Faraway’in ilk koleksiyonunda toprak renkleri, keten kumaşlar ve hayvan desenleriyle safari ruhunu şehre taşıyor. Koleksiyonu incelemek ve markayı yakından tanımak için Cihangir’deki showroom’dayız.
GÜNCELLEME TARİHİ: 29 Haziran 2019
Çimen Uzsoy G.
Fotoğraflar Merve Ağazat
Yepyeni bir marka kurdun. Hikayesini en başından dinlemek isteriz. Modanın içinde büyümüş biri olarak neden bu kadar bekledin mesela?
Aslında hiç aklımda olmayan bir şeydi bu. Yıllardır aile şirketimizdeydim, Beymen, Boyner ve Wepublic'te satın alma departmanında, Boyner grupta CRM'de, Beymen'de online ve pazarlama görevlerim oldu. Yıllardır en büyük hayalim restoran açmaktı. Sonunda bu işe koyulmaya karar verip işi bıraktım. Geçen Ocak'ta aşçılık ve restoran işletmeciliği için okula gitmeyi düşünüyordum. İşi bırakmam tam 2019 yaz satın almalarını bitirdikten sonra, Kasım ayındaydı, yani okulun başlamasına iki ay kala. Benim aklımda da yaz için kıyafetler vardı. Satın almalarda aklımdaki bu modellerden görmeyince, benim yapmam lazım diye düşündüm. Yıllardır satın almada olduğum için müşterinin ne istediğini, arayıp da neyi bulamadığını iyice öğrendim. Doğrusu, daha önce böyle bir iş hiç aklımda yoktu, hatta neden yapmadığımı çok soran oluyordu ama o zamanlar kendi markamı yaratmak bana çok uzak geliyordu.
Tasarımlar tam da markanın adı gibi çok uzakların ruhunu taşıyor. İlk koleksiyon I Dreamed of Africa'da Afrika'nın renkleri, hayvan desenleri kullanılmış. Bu koleksiyona özel mi, yoksa egzotiklik markanın DNA'sında mı var?
Aslında önce koleksiyonu yaptık, isim sonradan geldi. Marka adını bir türlü koyamamıştık. Slogan düşünmeye başladım ve sloganların içinde "faraway" kelimesini kullanırken bu ismin hikayemize ne kadar uyacağını anladım. Bu sezon Afrika doğasının tonlarından ilham aldık. Safari ceketleri, keten parçalar, Afrika'ya safariye giderken giyilecek kıyafetlerin şehre uyarlanmış versiyonları oldu. İleriki koleksiyonları planlarken de fark ettim ki, hep tema olarak uzak toprakları ya da kültürleri baz alarak yola çıkıyorum, dolayısıyla bu isim tam oturdu.

Afrika senin için ne ifade ediyor? Showroom'un dekorasyonunda da bolca Afrika izleri görmek mümkün. Sık sık gider misin?
İlk kez onbeş sene önce ailece Kenya ve Tanzanya'ya gitmiştik. Daha sonra birkaç kere daha gittim ama istediğim kadar sık değil! Doğası, renkleri, vahşi hayvanları, insanlarıyla Afrika bana her zaman çok büyüleyici geldi. Babam da tanıdığım en büyük Afrika hayranıdır, her köşesinde fotoğraf çekmiştir. Ondan gelen bir sevgim de var mutlaka. Yeni showroom'umda, duvarda babamın Afrika'da çektiği iki fotoğraf vardı, şansıma koleksiyona da uydu!
Markanın DNA'sını mercek altına almışken, tasarım ve üretim prensiplerini de öğrenebilir miyiz?
Tüm kumaşlarımızı ve üretimimizi Türkiye'de yaptık. Yaz koleksiyonunda elimizden geldiğince doğal içerikli kumaşlar kullandık. Koleksiyonun neredeyse tamamını keten, pamuklu ve viskon kumaşlardan yapmayı başardık. Doğrusu çok da kolay olmadı çünkü sentetik kumaşlar son yıllarda çok fazla kullanılıyor ve doğruyu söylemek gerekirse doku ve görüntü olarak da epey güzeller. Önümüzdeki koleksiyonlar için bunu devam ettirmeye çalışıyoruz, özellikle de yaz koleksiyonlarımızda çünkü sıcak havalarda sentetik kumaş pek rahat bir opsiyon olmuyor. Faraway çabasız şıklık peşinde. Zorlama olmayan, gösterişten uzak, kendi içinde birçok şekilde kombinlenebilen tasarımlar yapmaya çalıştım.
Bu koleksiyonda keten başrolde. Sonbahar/ kış sezonunda farklı malzemeler de girecek mi işin içine?
Evet, bol bol, çeşit çeşit yün kumaşlar girecek. Ayrıca kış için çokça denim modellerimiz olacak. Kendi çizdiğim desenler, ipek ve viskon kumaşlar da olacak. Yazın yaptığımız güpür elbise ve bluzları da kışa uyarlayıp devam ettireceğiz. Benim en sevdiklerim biraz fırfırlı, güpürlü parçalar oluyor genelde. O yüzden hangi uzak diyara gidersek gidelim, bu tip kıyafetlerden biraz olacak gibi görünüyor.

Sadece kıyafet değil, ayakkabı, kemer, şapka da var Faraway'de. Ürün yelpazesini daha da genişletmeyi düşünüyor musun?
Kış için annemin mücevher markası B-Point ile birlikte küçük bir kapsül koleksiyon hazırlıyoruz. Önümüzdeki yaz koleksiyonunda çanta ve mayo da ekleyeceğiz.
Koleksiyondaki favori parçaların hangileri?
Uzun beyaz fırfırlı güpür elbise, üç parçalı şort takımlar, sırtı açık bütün elbiseler, kiremit keten safari gömlek ve pantolon, bir de haki keten tulum. Ayakkabılardan da Marra babuşları ayağımdan çıkarmıyorum.
Parçalar senin tarzınla birebir örtüşüyor sanki, her birini kendin de giymek için tasarlıyor gibisin.
Evet, biraz öyle oldu. Aslında en iyi kendimi bildiğim için kendimden yola çıkıyorum tasarlarken sanırım. Ama tasarımlara müşterinin gözünden de bakmadan olmuyor. İki tarafın ortak noktasını bulunca iyi bir iş ortaya çıkıyor. Aldığım geri dönüşler çok pozitif olduğu için mutluyum, doldurmak istediğim boşluğu iyi yakaladım sanırım.

Yaz için planların neler?
Haziran ayında bir road trip planım var ve çok heyecanlıyım. California'dan başlayıp, Joshua Tree, Death Valley, oradan Arizona ve Utah'taki parklara, oradan da Yosemite'ye gideceğiz. En sevdiğim tatil doğa tatilleri, trekking yapmak, tırmanmak. Gittiğimiz yerlerde kamp kuracağız ya da yol üstündeki motellerde kalacağız. Gittiğimiz her bölgenin tabiatı da birbirinden çok farklı. Joshua Tree ve Death Valley çöl, Utah ve Arizona'da kanyonlar, Yosemite'de granit kaya oluşumları, şelaleler ve ağaçlar var, hepsi birbirinden güzel.
Şu sıralar neler okuyorsun, neler izliyorsun, neler dinliyorsun?
Yıllar önce Charles Bukowski'nin okumadığım kitabı kalmamış sanıyordum ama evde okunmamış bir tane buldum; Women, onu okuyorum. En Son Versace cinayetiyle ilgili bir seri izledim. Çok fazla televizyon izlemiyorum aslında ama arada canım bir şeyler izlemek isterse CurbYour Enthusiasm'den bir bölüm açıyorum. Galiba en çok Andrew Bird dinliyorum. Gaye Su Akyol ve Kalben de yakın topraklardan dinlediklerim.




